Ecevit'e askerden çekil çağırısı 29 Ekim resepsiyonun da iki general tarafından yapıldı. Teklifin şahidi ise bir gazeteci!
Abone olRadikal gazetesi Ankara temsilcilisi Murat Yetkin, Bülent Ecevit'e yönelik darbe girişimi iddialarına açıklık getirdi.
Yetkin, Çankaya'da yapılan resepsiyonda emekli iki generalin bu teklifi getirdiğine bizzat şahit olduğunu söyleyerek, "İddianameyi görmediğimiz için bizim bahsettiğimiz konuyla Ergenekon'da bahsedilen konu aynı mı bilmiyorum" dedi.
Yetkin ilgili görüşmenin tüm ayrıntılarını gazetesindeki köşe yazısında bugün kaleme aldı ancak darbeci paşaların ismini açıklamadı.
İşte Yetkin'in Ecevit'e darbe yapılacaktı iddiaları;
(...) Ecevit’e görevini bırakması doğrultusunda 2001 yılında üst düzey askerlerden kaynaklanan bir zorlama oldu. Hükümet darbesi denecek boyuta ulaşmasa da siyasi hayata müdahale yönünde bir girişim olarak rahatlıkla adlandırılacak bu zorlamaya bire bir tanık oldum.
Çankaya, 29 Ekim 2001
(...) Olayın başladığı mekân Çankaya Köşkü, zaman, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından verilen 29 Ekim 2001 Cumhuriyet Bayramı davetiydi. (...) Ecevit’in sağlığı 2002’deki büyük krizdeki kadar devlet sorunu haline gelmemişse de kötüleşmişti. Babakanın sağlığı, hükümet işlerini engellediği eleştirilerine neden oluyordu. Siyaset ve iş çevrelerinde Ecevit’in görevini yumuşak geçişle hükümetten başka bir isme devretmesi tartışma konusuydu.
(...) Davetin bir aşamasında Türkiye’deki 15 aktif orgeneralden ikisiyle sohbete başladık. Sohbetin konusu önce ekonomik durumdu, konuyu açanlar da onlar olmuştu. (...) “Komutanım bunu siz de dinleseniz” diyerek bir orgenerali daha getirdi. O generalin pek istekli olmamasına karşın, koluna girerek yanımıza getirdi. Bir başka dört yıldızlı general ne konuşulduğunu anlar, ama tasvip etmez bakışlarla bizi birkaç metre mesafeden izliyordu.
Mesajlar art arda gelmeye başladı: ‘Ekonomi de, siyaset de tıkanma noktasına geliyordu. Hükümet kendi içindeki anlaşmazlıkları bırakıp çözümlere yoğunlaşamıyordu. Müdahale söylentileri askeri rahatsız ediyordu. Çözümü Ecevit bulacaktı. Ecevit neden kendinden sonra DSP’yi devralacak bir ismi işaret edip yönetimin ve ülkenin önünü açmıyordu?’
"Ecevit'in yerine Özkan geçsin"
Emekli orgeneral anlatmaya başladı. Birkaç hafta önce bir başka emekli orgeneralle birlikte bütün bunları Bodrum’da bir araya geldikleri Başbakan Yardımcısı ve Ecevit’in şahsi banka hesabının yönetilmesini dahi emanet ettiği sağ kolu Hüsamettin Özkan’la konuştuklarını, bu konuyu daha sonra İstanbul’da bir grup işadamına da açtıklarını söyledi. Ecevit, yerini neden Özkan’a bırakmıyordu? Özkan neden bunu Ecevit’e aktarmıyordu? Öneriye Özkan’ın ne yanıt verdiğini sordum. Özkan, “Bunu duymamış olayım. Ece- vit’le geldim, Ecevit’le giderim, bunu da ona söyleyemem” demişti. Oysa askerler bu düşüncelerinin ve bu girişimlerinin yazılmasını istiyorlardı; ancak bir kayıtları vardı, o da isimlerinin saklı tutulması.
Özkan’ın makamında sıkıntı
(...) Özkan, “Bunu haber yapacak mısınız?” dedi. Ben, bu haberi kullanmak zorunda olduğumu, kaynağın kendisi olmadığı için kısıt ve kayıt koyamayacağını, ancak Ecevit’in de durumu bilmeye hakkı olduğunu düşündüğümü söyledim. Özkan, “Ben sana randevu alayım, git anlat” dedi. Ecevit’in makamına gitti ve birkaç dakika sonra geldiğinde “Babakan bekliyor” dedi. Bu durum hoşuma gitmedi. Adeta oraya haberin doğrulanması için değil, öylesine önemli bir konuyu başbakana bildirmek için geldiğim izlenimi ben istemeden doğabilirdi. “Olmaz, siz de gelmezseniz yapmam” dedim. Birlikte Ecevit’in odasına girdik.
Ecevit’in makamında
Ecevit masanın başına, Özkan soluna, ben sağına oturduk. Özkan, “Murat askerlerden bir haber almış, sizden görüş istiyor, yazmamak üzere” dedi. Ben daha o aşamada, Özkan’ın “Yazmamak üzere” kaydını düzelttim ve bunu yazmayı düşündüğümüzü, ancak böyle önemli bir konuda görüşünü almamız gerektiği için orada bulunduğumu söyledim. Sonra duyduklarımı anlattım. Ben anlattıkça Ecevit artan bir endişeyle dinledi.
"Ecevit yığıldı kaldı"
“Bunu söyleyenlerin rütbesi ne? Kor(general) ya da ikinci başkan düzeyinde mi?” diye sordu. (O dönem Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt idi.) Ben “Kuvvet komutanı düzeyinde, orgeneral” dedim.
“Nereden çıkıyor bu?” diye sordu.
“Hüsamettin beyin de durumdan haberi varmış, generaller ona da söylemişler” dedim.
Ecevit ani bir hareketle soluna, Özkan’a döndü ve hayret içinde “Öyle mi?” dedi.
Özkan, “Öyle efendim, size arz edemedim” dedi. Dirsekleri masaya dayalı halde oturan Ecevit kendisini koltuğun arkasına adeta bıraktı ve bir süre öylece sessiz kaldı. Hayatımın en sıkıntılı anlarından biriydi.
Ecevit, “Yerimi neden bırakmam gerekiyormuş, başkası daha mı iyi yapacakmış?” diye sordu. Yanıtlayamadım.
Konuşma bitti ve çıktım.
Ecevit’in yanında konuşulanları saklı tutarak, 31 Ekim 2001’de, yani hemen ertesi gün Radikal’de yayımlanan ‘Ecevit gitsin, Özkan gelsin,Genelkurmay’ın da sıcak baktığı yenilik isteği’ haberini yazdım. Özkan’ın “Ecevit’le geldim, onunla giderim” dediğini de ekleyerek.