Türkiye'ye yılda 250 ton altın giriyor ama bizim ürettiğimiz sadece 11 ton... Oysa yerin altında tonlarca altınımız var..
Abone olMaden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürü Mehmet Üzer, Türkiye'de 6 bin 500 ton altın bulunduğunu, bunun 700 tonunun özel sektör ve MTA'nın çalışmalarıyla işletilebilir hale geldiğini ifade ederek, ''Türkiye'nin altın potansiyelinin büyük kısmı henüz yerin altında gömülü olarak duruyor. Altınlarımızı mutlaka yerin altından çıkarıp ekonomiye kazandırmamız lazım'' dedi.
TÜRKİYE'NİN ALTIN POTANSİYELİ-
Gazetecilerin Türkiye'nin altın potansiyeline ilişkin sorularını da yanıtlayan Üzer, teorik olarak Türkiye'de 6 bin 500 ton altın olduğunu, bunun 700 tonunu özel sektör ve MTA'nın çalışmalarıyla işletilebilir hale geldiğini söyledi.
Türkiye'nin altın potansiyelinin büyük kısmının henüz yerin altında gömülü olarak durduğunu belirten Üzer, bunun için ciddi bir risk sermayesi gerektiğini, devletin de MTA vasıtasıyla bu riskin bir kısmını üstlendiğini anlattı.
MTA Genel Müdürü Üzer, Türkiye'ye yılda 250 tona yakın altın girdiğini, bunun için de 6-7 milyar dolar civarında bir para ödendiğini, ancak yıllık sadece 11 ton altın üretildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Altınlarımızı mutlaka yerin altından çıkarıp ekonomiye kazandırmamız lazım. Sadece altın değil, diğer madenlerimiz için de böyle. Ülkemizin gömülü madenlerinin önemli bir kısmının yerin altında durduğunu, bugüne kadar yapılan madenciliğin derin olmayan sondajlarla yönetilen bir madencilik olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'de ikinci etap madencilik 5-6 senedir başladı. Gömülü madenlerin bulunması için hem sığ hem derin sondaj yapmamız lazım. Yani yerin altını da üç boyutlu işletilir hale getirmemiz lazım.''
Türkiye'nin maden varlığının ekonomiye kazandırılmasında özel sektörün de önemli bir yeri olduğunu ifade eden Üzer, ''Ülkemizin madenlerinin ortaya çıkarılması sadece MTA'nın aramasıyla mümkün değil, özel sektörün de yatırım yapması lazım'' dedi. Üzer, MTA'nın gelecek yıllarda sadece alt yapıya hizmet üretmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
''KRİZDEN ETKİLENMEYEN TEK ALAN ALTIN MADENCİLİĞİ''-
Altın Madencileri Derneği Başkanı Ümit Akdur da dernek üyesi kuruluşların teknoloji ve insan sağlığı açısından Türkiye'de önemli yatırımlar yaptığını söyledi.
Geçen yıl Bergama Ovacık ve Uşak Kışladağ madenlerinde toplam 11 ton civarında üretim gerçekleştirildiğini, üretim yapan ve geliştirilmekte olan çok önemli projeler bulunduğunu anlatan Akdur, işletmeye alınacak yeni altın madenleriyle birlikte 2010 yılı sonunda Türkiye'de altın üretiminin 38 tona çıkmasını hedeflediklerini belirtti.
2008 yılının ilk iki çeyreğinin dünyada madencilik için çok parlak bir dönem olduğunu ifade eden Akdur, madencilik sektörünün de küresel krizden etkilenerek daha sonraki dönemde çok ciddi bir daralma yaşadığını kaydetti.
Madencilikteki olumsuz durumun halen devam ettiğini belirten Akdur, ''Dünyada yaşanan krizden etkilenmeyen tek alan altın madenciliği olmuştur'' dedi. Akdur, altın fiyatlarının halen 900 dolar seviyelerinde olduğunu vurguladı.
TÜRKİYE MADENCİLİKTE 10. ÜLKE
Dünyada madencilikte adı geçen 132 ülke bulunduğunu, Türkiye'nin bu ülkeler arasında çeşitlilik bakımından 10, üretim bakımından da 28. sırada olduğunu söyleyen Üzer, madenciliğin gayri safi milli hasıladaki yerinin de yüzde 1,5 olduğunu kaydetti. Üzer, ''Ben bunu ülkemize yakıştıramıyorum. Biz, bir kıtanın maden çeşitliliği kadar madene sahip bir ülkeyiz ama aramalara yeterince önem vermemişiz. Biz artık hızlı bir şekilde gömülü madenlerin aranmasına başladık ve ikinci etap madenciliği geçtik'' diye konuştu.
Türkiye'de son yıllarda maden aramalarına büyük hız verildiğini ifade eden Üzer, şunları söyledi:
''MTA son 4 senede 3,3 milyar ton kömür buldu. Kömür rezervlerini yüzde 40'a yakın artırdık. Jeotermalde yüzde 32 artırdık. Bizim yerli ham maddelere önem vermemiz lazım. Madencilik ülkelerin kalkınmasında lokomotif bir sektördür. Ülkeler eğer varsa kalkınma stratejilerini madencilik üzerine kurarlar. Çok şükür ülkemizde madenlerimiz var. Bizim hızlı bir şekilde madenlerimizi ekonomiye kazandırmamız lazım. Onun için yeteri sıklık ve yeteri derinlikte sondaj yapmamız gerekiyor. Madenciliğin riski büyüktür ama katma değeri de çok yüksektir. Türkiye maden bakımından zengin denebilecek pozisyonda.''
-DERİN SİSMİK ARAŞTIRMA GEMİSİ-
Türkiye'nin maden potansiyelini ortaya çıkarmak için denizlerde de arama yapılması gerektiğini ifade eden Üzer, derin denizlerde sismik araştırma yapabilecek 60 milyon dolar civarında bir yatırımı olan sismik araştırma gemisinin alım işlemini de başlattıklarını, sürecin devam ettiğini bildirdi.
Üzer, Türkiye'nin denizlerde 480 bin kilometre kare hakkı olduğunu, bunun yüz ölçümünün yaklaşık yarısından fazlasına denk geldiğine dikkati çekti.
Türkiye'ye derin deniz araştırmaları için hep yabancı gemilerin geldiğini, bunlarla bazı sorunlar yaşandığını anımsatan Üzer, ''Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin derin denizlerde sismik araştırma yapacak bir gemisinin olmaması bir ayıptı. İnşallah bu ayıbı kapatacağız. Biz de kendi gemimizle kendi karasularımızda araştırmalarımızı sürdüreceğiz'' dedi.
Sığ sularda sismik araştırma yapacak olan ''Selen'' adlı botun da bitmek üzere olduğunu ifade eden Üzer, şu anda iç mekan döşemesi yapılan botun bu yılın ortalarına doğru denize indirileceğini kaydetti.
-