BIST 9.916
DOLAR 35,28
EURO 36,75
ALTIN 2.979,56
HABER /  MEDYA

Yeni Türkiye'nin yolu Diyarbakır'dan mı geçiyor?

Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yayman Diyarbakır'ya yapılan Demokratik Toplum Kongresi'nin satır aralarını yazdı.

Abone ol

Aysel Tuğluk’un ‘Ayrılma, bölünme değil kendimizi yönetmek istiyoruz. Devlet değil, demokrasi istiyoruz. Kendimizi yönetmek istiyoruz ama ayrılarak değil. Özgürleşerek ve özerkleşerek bunu yapacağız’  sözleri 7. Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) damgasını vurdu.

Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yayman, medyanın çok da ilgi göstermediği Demokratik Toplum Kongresi'ndeydi. Yayman Kongreden dikkat çekici notları köşesine taşıdı. İşte Hüseyin Yayman'ın bugünkü yazısı:

Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapan Aysel Tuğluk,  Öcalan’ın İmralı’ya getirildiği günden itibaren onunla görüşen isimlerden. Tuğluk, ‘demokratik açılım’ sürecinde Ahmet Türk’le aktif rol aldı. Dolayısıyla Tuğluk’un sözlerini önemsemek gerekiyor.

Bunun yanında Tuğluk’un ‘Kürt siyasi hareketinin kendi içinde demokrasi sorunu var’ cümlesinin altını çizmek lazım. Tuğluk’la yaptığımız sohbette Kürt siyasi hareketi içinde çoğulculuk vurgusu yanında eleştiri ve ifade özgürlüğü konusunda ciddi bir özeleştiri yaptı. Tuğluk’un sözleri HDP’deki dip dalgaları göstermesi bakımından oldukça manidar.

Hatip Dicle ve Selma Irmak dönemi

Demokratik Toplum Kongresi’nin yedincisini izlemek üzere iki gündür Diyarbakır’dayım. Basının ilgisi az olsa da DTK tarihi gündemle toplandı. Yerel gazetecileri saymazsak, yıllardır sorunu alandan izleyen Ruşen Çakır dışında gazetelerden kimse yoktu. Medya savaş dönemlerinde negatif yayın yapmayı, barış dönemlerinde ilgisiz kalmayı tercih ediyor.

DTK, Kürt siyasi hareketinin çatı örgütü olarak tasarlandı. Son tahlilde DTK bir Abdullah Öcalan projesi. Öcalan uzun zamandır Kürtleri ve Türkiye’nin demokratlarını bir platformda buluşturmak istiyor. Ancak DTK henüz bu rolü oynayamıyor. DTK, bekleneni tam olarak yerine getiremese de farklı grupları bir araya getirme bağlamında platform işlevi görüyor.

Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk’ün eşbaşkanlığı bırakmasıyla bu göreve Hatip Dicle ve Selma Irmak getiriliyor. Hatip Dicle 2009 KCK operasyonlarında cezaevine girdi. Yaklaşık beş yıl hapisten sonra özgürlüğüne yeniden kavuştu.

Dicle: Çözüm süreci hedefine varacak

Hatip Dicle, Öcalan çizgisinde siyaset yapan bir isim. 1991’de HEP’le parlamentoya girdi. DEP Genel Başkanlığı yaptı. 2 Mart 1994’te beyaz Toros’a bindirilip Ulucanlar Cezaevi’ne girdi. On yıl cezaevinde yattı. 2011’de Diyarbakır’dan vekil seçildi ancak seçim kurulu mazbatasını vermedi. Dolayısıyla savaş dönemini de, müzakere dönemini de çok iyi biliyor.

Dicle’yle çözüm sürecinin geleceğini konuştuk. Dicle, ‘Çözüm sürecinde devletin ve PKK’nın mesafe aldıklarını artık geri dönüşün mümkün olmayacağını’  dile getirirken ‘sürecin provokasyonlara rağmen hedefine varacağını ve çözümün gerçekleşeceğine inandığını’  belirtti.

Yeni Türkiye’nin yolu Diyarbakır’dan geçiyor!

Öcalan, ‘Demokratik Ulusu ve Özgür Yaşamı İnşaa’ temasıyla toplanan kongre mesajında ‘Devletçi anlayışı sorgulatacak, o zihniyeti aşan, toplumcu bir demokratik çözüm mekanizması kurulması gerektiğini’ söylerken “Devleti demokrasiye koşar adım gitmeye mecbur etmeliyiz” dedi.

DTK’da, Öcalan’ın geleceği, çözüm süreci, Rojava, Şengal, IŞİD ve Ezidiler konuşuldu. Şengal’de yaşanan trajedi Diyarbakır’da bir ulusal birlik havası yarattı. DTK gündemini Ankara’nın hassasiyetle takip etmesi gerekiyor. DTK gündemi, Kürt siyasi hareketinin hem aktörler hem de problematik anlamında hızla farklılaştığını ortaya koyuyor.

Çözüm süreci artık bu bileşenlerde yaşanacak gelişmelere de bağlı. Çözüm süreci Rojava’yı da, Şengal’in kaderini de yakından ilgilendiriyor. Kürt sorununu çözen Türkiye, doğal olarak Ortadoğu’nun demokratikleşmesine zemin hazırlayacak. DTK’da konuşulanlar ‘Yeni Türkiye’nin yolunun Diyarbakır’dan geçtiğini’ bir kez daha ortaya koydu...