BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  DÜNYA

Yeni sınav sistemi mi geliyor ?

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yeni sınav sistemine ilişkin, "Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki henüz somutlaşmış, bilimsel al...

Abone ol

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yeni sınav sistemine ilişkin, "Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki henüz somutlaşmış, bilimsel alt yapısı oluşturulmuş, karar düzeyine, yahut politika düzeyine getirilmiş bir teklif, bir model, yahut bir karar bulunmamaktadır. Bu konudaki tabi ki BTYK kararı herkes için belirleyicidir. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir” dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yükseköğretim Meclisi toplantısı, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi Başkanı Bekir Okan’ın katılımıyla gerçekleşti. TOBB Birlik Merkezi’nde düzenlenen toplantının açılışında konuşan YÖK Başkanı Çetinsaya, son günlerde kamuoyunda tartışılan konulara da açıklık getirmek istediğini söyledi. Yeni sınav sistemiyle ilgili tartışmalara değinen Çetinsaya, “Burada hepimizin bildiği gibi 2012 yılında Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu’nda (BTYK) alınmış bir karar var. 2014 yılı sonuna kadar yüksek öğretim giriş sisteminde yeni çalışmalar yapılması kararı var. Bu tabi ki toplumdan gelen, öğrencilerimizden gelen, sizlerden gelen bir takım eleştiriler ve çözüm önerileri üzerinde çalışmalar yapmayı içeriyor. Burada her farklı model, dünyadaki çok farklı modeller, Türkiye’de çeşitli sorunlara çözüm olarak önerilmiş farklı projeler ayrı ayrı tartışılıyor. Sınavın, yahut sınavların birkaç defa yapılması öğrencilerdeki stresi azaltabilmek için hayatın 180 dakikadan ibaret olmadığı yönündeki eleştirilere çözüm getirebilmek için, test yerine bazı soruların açık uçlu olup olamayacağı tartışması, imtihanların dijital ortamlarda yapılıp yapılmayacağı bir başka tartışma meselesi. Aynı şekilde öğrencilerimizin lisedeki yaşamları boyunca yaptıkları spor faaliyetlerinin, kültür faaliyetlerinin topluma hizmet yahut sosyal sorumluluk projelerinin onların nihai puanlarında bir etkisinin olup olmayacağı gibi konular ayrı ayrı uzmanlarca değerlendiriliyor. Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki henüz somutlaşmış, bilimsel alt yapısı oluşturulmuş, karar düzeyine yahut politika düzeyine getirilmiş bir teklif, bir model yahut bir karar bulunmamaktadır. Bu konudaki tabi ki BTYK kararı herkes için belirleyicidir. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın öğrencilik süreleriyle ilgili yaptığı açıklamalarla, basına bugün yansıyan haberlerle ilgili olarak ise Çetinsaya, “6111 sayılı yasanın 44’üncü maddesi etrafında bugünde bazı basın organlarında çıkmış haberlere açıklık getirmektir. Malum 6111 sayılı yasanın 44’üncü maddesiyle öğrencilik süreleriyle ilgili düzenlemeler yapılmıştı. Ben göreve başladıktan sonra 2011 sonu, 2012 başından itibaren hem vakıf üniversiteleriyle hem devlet üniversiteleriyle neredeyse sayısız çalıştaylar yaptık, beyin fırtınaları yaptık, bölge toplantıları yaptık. Öğretim üyeleriyle, öğrencilerle, dekanlarla çok farklı toplantılar gerçekleştirdik. Bütün bu toplantılarda ortaya çıkan meseleleri de biz ayrı ayrı masaya yatırıp tabi ki tartışıyoruz” diye konuştu.

“HÜKÜMETİMİZİN HARÇLARIN KALDIRILMASI KARARINDAN SONRA BU KONUDA BİR BOŞLUK DOĞDU”
Öğrenciliğin sonlandırılamamasının birçok açıdan beyin fırtınaları ve tartışmalarda önlerine gelen konulardan olduğunu kaydeden Çetinsaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunda dile getirilen konulardan bir tanesi. 6111 sayılı yasanın 44’üncü maddesinin ilk halinde süreler öğrencilik süreleri mali esaslarla düzenlenmişti fakat hükümetimizin harçların kaldırılması kararından sonra bu konuda bir boşluk doğdu. Dolayısıyla bu boşluğun doldurulmasına yönelik bir çalışma yapılması gerekiyor. Aynı şekilde mali esaslar ortadan kalkınca bu harçların kaldırılması kararıyla birlikte üniversitelerimizin planlama yapamama diye bir durumları ortaya çıktı. Yine buna yönelik olarak bir çalışma, bir tartışma yürütülüyor. Aynı şekilde Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler Enstitüleri’nde önemli sorunlar yansıtılıyor bizlere. Özellikle yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde öğrenciliğin bitmemesi giderek öğretim üyeleri ve enstitüler üzerindeki tez yüklerini arttırıyor ve giderek sağlıklı bir yüksek lisans eğitimi, lisans üstü yapılması önünde bir takım sorunlar oluşturabiliyor. Aynı şekilde birçok üniversitemizde şöyle bir sorunla karşılaşmaya başladık. Üniversitenin kağıt üzerinde 71 bin öğrencisi var ama o sene 51 bin öğrenci ders seçiyor. Bunun tabi üniversitelerin sınıf planlamalarından, ders planlamalarına, öğretim üyesi planlamalarına kadar birçok boyutta sorunlarla karşılaşmalarına sebep oluyor. Aynı şekilde öğrenci motivasyonlarının kaybolduğu, öğrencilerin nasıl olsa bir gün mezun olurum motivasyonuyla öğrenciliklerini uzatma eğilimine girdiği, sosyal bakımlardan, toplumsal bakımlardan birçok bakımdan sorunlara yol açabileceği bizlere ulaşmış çeşitli öneriler ve talepler bulunmakta. Aynı şekilde belki son bir faktörde istatistik meselesi. Uluslararası kuruluşlarda özellikle istatistiklerimiz tartışılmaya başlandı. Bu gerçek öğrenci sayılarıyla, çünkü Sayın Başkan 4 bin 300 telaffuz etti. Ben size 4 bin 900’ü rahatlıkla telaffuz edebilirim. Açık öğretimde başta olmak üzere aktif ve pasif öğrencilerin analiz edilmesinde uluslararası ve ulusal istatistiklerde yer almasında bir netliğe kavuşmamız gerekiyor. Bütün bu gerekçelerle doğrudur. Bizde ön fikirler olarak, birtakım komisyonlarda ön çalışma olarak, birtakım çalışmalar yapılmaktadır ama henüz nihai bir aşamaya gelinmemiştir, herhangi bir karar yoktur. Şuanda düşünce safhasında, ön çalışma safhasında ilerlemektedir.”
(İHA)