BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,98
ALTIN 3.008,16
HABER /  GÜNCEL

Yeni salgın hastalıklar kapıda

Küresel ısınma sadece iklimi değiştirmeyecek. Bozulan ekolojik sistem sağlığımızı da vuracak. Bakteri türleri daha uzun ömürlü olacak. Bu yeni salgının habercisi demek.

Abone ol

Bulutlarda saklanan ve damar tıkanıklığı, böbrek taşı gibi hastalıklara neden olan nanobakteriler, küresel ısınmayla daha uzun ömürlü olacak. Uzmanlar nanobakterilerin neden olduğu hastalıkların salgın halini alabileceğini vurguluyor. Bilinen bakterilerin 100’de biri büyüklüğündeki nanobakteriler böbrek taşı, kalp hastalığı ve rahim kanseri gibi bazı hastalıkların tetikleyicisi sayılıyor. Bilim insanları, atmosferde bulutlarda yaşayan nanobakterilerin küresel ısınmayla daha uzun ömürlü olacağı ve bu hastalıkların oluşumuna etkilerinin artacağını öne sürüyor. Ulm Üniversitesi’nden Andrei Sommer ve Cardiff Üniversitesi’nden N. Chandra Wickramasinghe’nin ortaya attığı teze göre, nanobakteriler önce insan bedeninde oluşuyor, insandan havaya karışıyor ve sonra yeniden insanlar tarafından alınıyor. Bilim insanları Journal of Proteome Research dergisinde yayımladıkları makalede nanobakterinin atmosferde varlığını sürdüğünü kanıtladıklarını ifade etti. NANOBAKTERİYİ BULUTLAR BARINDIRIYOR Sommer ve Wickramasinghe makalelerine yazdıkları giriş yazısında şu ifadeyi kullandı: “Küresel ısınma aynı zamanda troposfer tabakasının da ısınmasına neden oluyor. Bulutlar kalınlaşarak daha uzun ömürlü hale geliyor ve bu da bulutların nanobakterileri barındırma potansiyelini artırıyor. Bu süreç, atmosferdeki nanobakterilere bağlı hastalıklarda artış nedeni olarak öngörülebilir.” Bilim ekibi Hindistan’ın Hayderabad kenti semalarında yaptıkları deneyde, özel bir balonla kentin atmosferinden hava numuneleri toplayarak, laboratuvarda inceledi. Havadan toplanan nanobakteri partikülleri ile insanda bulunan nanobakteriler arasında yapılan karşılaştırmada, iki tip arasında 7 anahtar kategoride benzerlik çıktı. Araştırmacılar bunu, insanların havadan aldıkları nanobakterilerden enfekte oldukları şeklinde yorumlanabileceğini savunuyor. NANOBAKTERİLER NEREDEN GELİYOR? Nanobakterilerin kaynağının ne olduğu sorusu ise ayrı bir tartışma konusu. Dr. Sommer, nanobakterilerin insanların idrarlarından havaya karıştığını öne sürüyor. Bu teze göre, idrar kanalizasyona karışınca atık sularla birlikte buharlaşıyor ve varlığını havada sürdürüyor. Atmosfere bir kez çıktıktan sonra ise, nanobakteriler yeryüzüne ıslak veya kuru olarak iki türlü iniş yapabiliyor. Nanobakteriler kuru halde yerçekimiyle yeryüzüne geri dönüş yapıyor. Nanobakteri bulutların arasında ıslak halde ise daha uzun süre yaşıyor. Kuru halde tehlike arzetmediği düşünülen nanobakterilerin asıl tehlikesi ıslak halde, yağmur damlalarıyla yeryüzüne düşmesi, zira bu durumda nanobakteriler hala ‘canlı’ sayılıyor. NANOBAKTERİ NEDİR? Atmosferde bulunan, nefes yoluyla veya içme sularına karışarak bulaşan nanobakterilerin nasıl bir yaşam formu olduğu başlı başına bir soru işareti. Nanobakterileri ilk olarak 1988 yılında Fin biyokimyacı Olavi Kajander hücre araştırmaları sırasında tesadüfen farketmişti. Ölü hücrelerde keşfedilen nanobakterilerin normal bakterinin 100’de biri büyüklüğünde olduğu saptandı. Bunların yeni bir yaşam formu olduğuna kanaat getiren Kajander, ‘nanobakteri’ olarak adlandırdığı bu araştırmasıyla mikrobiyoloji alanında önemli bir tartışmayı da başlatmış oldu. Nanobakterilerin bir kristal parçacığı olup olmadığı da mikrobiyoloji alanında önemli tartışma konularından biri. Bilim dünyası 20 ila 200 nanometre arasında çapa sahip canlıların ayakta kalmayı başaramayacağını kabul ediyor. Ancak nanobakteriler, başta ısı olmak üzere bakterileri yok eden bir çok dış etkene karşı yüksek direnç gösteriyor. BÖBREK TAŞI VE RAHİM KANSERİ Nanobakteriler ile hastalıklar arasındaki bağ ise, Kajander ve meslektaşı Neva Çiftçioğlu tarafından 1998’de ortaya atıldı. Elektron mikroskobunda yapılan incelemeler nanobakterilerin kendilerine kalsiyum fosfattan bir kabuk ördüğünü gösterdi. Böbrek taşının da kalsiyum bileşenlerinden müteşekkil olduğu göz önüne alınarak, nanobakterilerin böbrek taşı oluşumuna etkisi tartışmaya açıldı. Viyana Üniversitesi uzmanları 2003 yılında rahim kanseri hastalarından alınan doku numunelerinde nanobakteriyel oluşum saptaması bu yaşam formunun sanıldığında daha da tehlikeli olduğunu ortaya koydu ntv-msnbc