BIST 9.420
DOLAR 34,42
EURO 36,31
ALTIN 2.836,39
HABER /  MEDYA

Yeni Şafak'ta İslamcıları kızdıracak yazı!

Yeni Şafak'ın aykısı İslamcı yazarlarından Yusuf Kaplan, Kemalizmi ve Türk muhafazakarlarını konu aldığı yazısında çarpıcı bir polemiğin fitilini ataşledi.

Abone ol

GAZETECİLER.COM - Yeni Şafak si yazarı Yusuf Kaplan bugünkü yazısıyla muhafazakar mahallede yeni bir tartışmanın kapısını araladı. Kaplan, İslami referanslara sahip siyasi geleneğin Kemalizm karşısında siyasal bir zafer kazanmasına karşı Kemalizmin "seküler yaşam tarzı" karşısında yenildiğini söyledi.

İKİ KUŞAK SONRA İSLAM BU ÜLKEDE AZINLIĞIN DİNİ OLABİLİR

Vesayetçi Kemalist siyasi sistemin çatırdamasına karşın seküler Kemalist zihniyetin postmodern söylemlerle eklemlenerek kendisini yeniden ürettiğini kaydeden Yeni Şafak yazarı "Uyarıyorum: Eğer bu süreç böyle devam edecek olursa, fazla değil, iki kuşak sonra, İslâm, bu ülkede azınlıkların dini hâline gelebilir."diyerek çok tartışılacak bir iddiada bulundu.

KEMALİZM BİTTİ DİYENLER BİZİ YANILSAMAYA SÜRÜKLÜYOR

Müslüman kimliğin son yıllarda "muhafazkar" kimliğe dönüştüğünü vurgulayan Yusuf Kaplan, bu kimlik dönüşümünün hiç bir sorgulama ve eleştirel bir süreç yaşanmadan gerçekleştiğini söyledi. Kaplan Kemalizm bitti diye bayram yapanların büyük bir yanlıgı içinde olduğunu savunduğu yazısında "Türkiye, bir yandan vesayetçi Kemalist siyasî rejimin tortularından kurtuluyor ama öte yandan da seküler Kemalist zihniyetin çıkmaz sokağının eşiğine doğru sürükleniyor. Kemalist rejimin bittiğini söyleyerek bayram yapanlar, bizi büyük bir yanılsamanın eşiğine fırlattıklarını görebiliyorlar mı acaba?" diye sordu.

İşte Kaplan'ın yazısındaki ilgili bölüm:

KEMALİZM'İN KENDİSİNİ YENİDEN-ÜRETMESİ

Bunu en çarpıcı şekilde 'Gezi kuşağı' fenomeninde gözlemliyoruz öncelikle. 'Gezi kuşağı'nın en belirgin özelliği, Kemalizm'in sekülerleşme projesinin, ayartıcı, sığ postmodern seküler özgürlük fikriyle buluşmasıdır.

Yaşanan şey, Kemalizm'in sekülerleşme projesinin, postmodern söylemlerle kendisini yenilemesi, İslâmî kesimleri de kuşatması, ehlileştirmesi ve kendisine eklemlemesidir.

Başörtüsünün 'özgürleşmesi', bir açıdan bakıldığında, önemli bir adımdır. Ama başka bir açıdan bakıldığındaysa, İslâmî kesimlerin İslâmî iddiaları ve söylemleri önce aşındırmalarının, sonra da zamanla terketmelerinin başlangıç noktasıdır.

SEKÜLER KEMALİZM'İN YENİ BAYRAKTARLARI: MUHAFAZAKÂRLAR

Vesayetçi Kemalist siyasî yapılar yıkıldı; bu doğru. Ama seküler Kemalist zihniyetin temsilcilerinin ve sürdürücülerinin bizzat muhafazakârlaşan İslâmî kesimler oldukları da doğru!

Bunun en ürpertici göstergesi, 'Müslüman' kimliğinin, 'muhafazakâr' kimliğine hiçbir esaslı eleştiri ve sorgulama süreci yaşanmadan kolaylıkla dönüşebilmiş olmasıdır!

Artık bu ülkenin İslâmî kesimleri, kendilerini 'Müslüman' diye değil, 'muhafazakâr' diye tarif ediyorlar!

LİBERALİZM AKSİYON, MUHAFAZAKÂRLIK REAKSİYONDUR

Oysa 'muhafazakâr'lık, hem modernleşmenin, dolayısıyla sekülerleşmenin bir başka adıdır hem de muhafazakârlaşan İslâmî kesimlerin, daha savunmacı bir noktaya itilmelerinin zeminidir.

Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu, muhafazakârlaşan İslâmî kesimlerin, toplumun ezici çoğunluğunu oluştursalar bile, fiilen ve zihnen azınlık konumuna sürüklenmeleri demektir.

Şöyle ki: Modernliğin de, postmodernliğin de yegâne merkezî ve itici gücü, liberalizm biçimleridir. Liberalizm, aksiyon'dur; muhafazakârlık ise reaksiyon. Ama modernliğin / postmodernliğin içinden geliştirilen sekülerleştirici bir reaksiyondur muhafazakârlık.

Liberalizm, değişimin ana motorudur; muhafazakârlık ise, liberalizm ve dolayısıyla sekülerleşme biçimlerine uyumlanarak liberalizmden onay alma biçimidir.

Liberaller, toplumda azınlık, muhafazakârlar ise çoğunluk bile olsalar, liberaller değişimin yönünü, içeriğini ve omurgasını tayin ederler; muhafazakârlar ise, 'yer kapmak' pahasına bu değişime boyun eğerler.

İSLÂM, AZINLIKLARIN DİNİ HÂLİNE GELEBİLİR!