Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, hedef gösterilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı böyle savundu.
Abone olYeni Şafak yazarı İsmail Kılıçraslan, "dünyanın en yalnız adamı" dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bugünkü yazısında destek çıktı.
Özellikle seçim sonrası Erdoğan aleyhine estirilen rüzgar dikkat çekici boyutlara ulaştı. Son olarak Erdoğan, sarayda 'milyonluk iftar' suçlamasıyla karşı karşıya kalmış eleştirilere görüntülü yanıt vermişti.
"İtibarsızlaştırma" ve "yalnızlaştırma" operasyonuna maruz kaldığı söylenen Erdoğan için Kılıçarslan kritik bir yazı kaleme aldı. AK Parti'ye ve muhafazakar kesime yönelik kimi zaman sert eleştirileriyle adından söz ettiren Kılıçarslan, Erdoğan'ın yanında saf tuttuğu yazısı yankı uyandırdı.
"Yalnız adamı savunmak" başlıklı köşesinde Kılıçarslan, hedefteki isme sahip çıktı. Erdoğan'ın siyasi kariyeriyle ilgili beğendiği ve onaylamadığı yönleri okurlarıyla paylaşan yazar, yazısında "One minute" çıkışıyla o akşam ilk kez kendisini 'Recep Tayyip Erdoğancı' hissettiğini yazdı.
Sonraki 6 yıl boyunca hislerinin değişmediğini ifade eden Kılıçarslan, neden onun yanında olduğunu böyle anlattı:
"KIYASIYA ELEŞTİRDİĞİM ÇOK ZAMAN OLDU"
"Evet, bu altı yıl boyunca zaman zaman AK Parti'ye zaman zaman Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine son derece kızdığım, bazen ikisini de kıyasıya eleştirdiğim çok zaman oldu. Çünkü ben, 'eleştirisiz itaat'in çok kötü, çok feci bir yol olduğunu düşündüm hep. Çok faydasız bir yol olduğunu... Başka türlüsü, hayatım boyunca hiç elimden gelmedi. O yüzden iyi maaşları, harika fırsatları hep kaçırdım. Bunu da hiçbir zaman mesele etmedim.
Neyse, mesele ben değilim. Mesele Recep Tayyip Erdoğan…
"OYUNU GÖREBİLDİĞİ İÇİN BİLE 'YALNIZ ADAM'DIR O"
Bana sorarsanız, Recep Tayyip Erdoğan şu anda dünyanın en yalnız adamıdır.
Yapabildiklerini ve yapamadıklarını bir kenara bırakalım. 'Yapmak istedikleri' için, yani niyetleri için bile etkisiz hale getirilmesi gereken bir adamdır dünya sistemi için Recep Tayyip Erdoğan. Halit Meşal'den Gannuşi'ye, Bakir İzetbegoviç'ten Mursi'ye dünyanın bütün 'güzel bir kaybedişle kaybedenlerinin' yanında saf tutuyor olması bile sistem için affedilmez bir suçtur. Oyunu bozduğu, bozabildiği için değil sadece 'görebildiği' için bile 'yalnız adam'dır o.
Bugün gelinen noktada birileri Türkiye'yi dizayn etmek için 'Erdoğan'sız her türlü' deyip beş bin türlü numara çekiyor ve on bin türlü takla atıyorsa benim duracağım yer bellidir: 'Yalnız adamı savunmak.'
Ne diyordu Simone Weil: 'Şimdi 'yarın öbür gün zoru gelince göreceğim ben sizi' denilen günlere geldik. Hayırlısı be gülüm.'