İnternet devrimi ile ortaya çıkan ve "yeni medya" diye nitelenen araçlarda etik ne derece hakim? İşte bu sorunun yanıtını iki uzman akademisyen veriyor.
Abone olAyın Karanlık Yüzü: Yeni Medya ve Etik adlı Mutlu Binark ve Günseli Bayraktutan’ın Tübitak Sobag destekli araştırma projesi sonuçları Kalkedon Yayınlarından çıktı.
Araştırmacılar amaç ve hedeflarini şu şekilde açıklıyorlar:
“Temel amacımız sürekli değişen ve gelişen, çeşitlenen ve neredeyse bir biçimde hepimizi dâhil eden sosyal medya araç ve ortamlarının ortaya çıkardığı-elbette kullanıcı dolayımlı-etik sorunların kaynağını öğrenmek, bunları tespit edip örneklendirmek, belki de sürekli değişen, farklılaşan, yenilenen bir “yeni” dünyada var olan olumsuzlukları da unutmamak üzerine bir kayıt düşmekti.
Günümüzde başta çevrimiçi haber siteleri olmak üzere, sosyal medya kullanımı üzerinden çok sayıda olay ve olgu gerek ana akım medyanın gerekse kamuoyunun gündemine sıklıkla gelmektedir.
Bu olay ve olguların içerik anlamında üretimi ve medyada yer alış biçimi etik açıdan sorunludur. Örneğin, yakın zamanlarda bazı politikacıların özel yaşamlarının gizliliğini ihlâl eden “mahrem alana”, “özel alana” ilişkin görsel-işitsel imgelerin gizlice yasa dışı yapılmış kayıtlarının İnternet’te forumlarda ve çeşitli video paylaşım sitelerinde dolaşıma girmesi, çevrimiçi haber sitelerinde, sosyal medyada ırkçı, etnik milliyetçi, farklı din ve mezhep aidiyetlerine karşı kızgınlık-küçümseme ve saldırı içeren, yabancı düşmanı, homofobik ve kadın düşmanı nefret söylemi üreten ve dolaşıma sokan içeriklerin varlığı, gerek çevrimiçi haber sitelerinde gerekse blog ortamlarında kaynak göstermeden görsel veya yazılı içerik kullanımı, içeriğe ilişkin yanıltıcı etiketleme, İnternet ortamında bırakılan dijital izlerin ard niyetle kayıtlanması ve tecimsel amaçlarla kullanılması, aşırı ticarileşme ve ticari ikna, telif haklarının ihlâli vb. sorunları yeni medya ortamındaki etik sorunlar olarak ilk elde saymak olanaklıdır.”
Çalışmanın önsözünü kaleme alan Ruhdan Uzun’a göre ise:
“İletişim alanının düzenlenmesinde gözden kaçırılmaması gereken en önemli konu ise alanın özgürlüklerle iç içe olması. Kişilerin ifade özgürlüğü hakkı ve bilgi edinme hakkı gibi temel haklarını kullanabilmeleri için sorunlar karşısında kısıtlayıcı, sınırlandırıcı, baskıcı yasalara başvurmak yerine etik bilincin yerleştirilmesi yeni medya alanında daha bir önem kazanıyor.
Öte yandan, yeni medyanın siber suçları ve gözetimi artırma gibi tehlikeli yanlarına ilişkin hukuksal düzenlemeler için de moral panik yaratmak yerine kişi hak ve özgürlüklerinin, kişisel bilgilerin, mahremiyetin korunmasında yasalara rehberlik edecek etik ilkelerin geliştirilmesi gerekiyor.
Elinizdeki kitap, sözü edilen eksikliklerin giderilmesinde önemli bir katkı sunuyor. Ortadoğudaki gelişmeler ve Gezi Parkı Direnişinin de gösterdiği gibi, siber uzamdaki sorunları ele almada yetersiz kalan geleneksel medyaya ilişkin etik tartışmasını yeni medya bağlamında yeniden ele alıyor.
Binark ve Bayraktutan bu çalışmada, yeni medya ortamlarındaki etik sorunları saha çalışmasının bulgularıyla değerlendiriyorlar. Yeni medya profesyonelleri, sivil toplum kuruluşlarının, kamu kuruluşlarının ve meslek örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler, hukukçular gibi çok sayıda kişinin düşünce ve deneyimlerini içermesi de çalışmanın bir diğer katkısı.”