BIST 9.420
DOLAR 34,42
EURO 36,27
ALTIN 2.840,02
HABER /  GÜNCEL

Yeni Fransa hükümeti AB bütçe anlaşmasına karşı

Fransa’nın yeni Maliye Bakanı Pierre Moscovici, yeni hükümetin Avrupa Birliği bütçe anlaşmasını onaylamayacağını tekrarladı.

Abone ol

Fransa’nın yeni Maliye Bakanı Pierre Moscovici, yeni hükümetin Avrupa Birliği’nin bütçe anlaşmasını onaylamayacağını tekrarladı.

Moscovici, Fransa’nın anlaşmayı onaylayabilmesi için büyüme ile ilgili maddelerin eklenmesi gerektiğini belirtti.

Bütçe anlaşması, hükümetlerin borçlarını azaltmak için kamu harcamalarını sıkı kontol altına almsını gerektiriyor.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, seçim kampanyası boyunca kemer sıkma politikalarının yanısıra büyümenin de gerekli olduğunu vurguladı.

Hollande, kemer sıkma politikalarının tek başına euro bölgesindeki borç krizini çözemeyeceğini söylüyor.

Moscovici, göreve başlamasının ardından ilk defa verdiği bir mülakatta “Açıkça, anlaşmaya büyüme ve büyüme stratejisi üzerine bir bölüm eklenmesi gerektiğini, yoksa onaylamayacağımızı söylüyoruz” dedi.

Moscovici, Fransa’nın bütçe disiplini konusundaki tavrını yumuşatacağı ile ilgili kaygılara da cevap verdi.

"Açıkça söylüyorum, François Hollande da bunu birçok defa tekrarladı. Borçlarımızı azaltıp bütçe açığını kapatmak zorundayız. Asıl mesele bu. Çok borcu olan bir ülke giderek yoksullaşır”.

Alınacak önlemlere örnek olarak, hükümet, Cumhurbaşkanı ve bakanların maaşlarında yüzde 30 kesintiye gidilebileceğini açıkladı.

Moscovici'nin açıklaması Hollande'ın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile ekonomik kriz ile ilgili yaptığı görüşmeden birkaç gün sonra geldi.

27 üyeli AB’nin 25 üyesi anlaşmayı imzaladı ancak anlaşmanın tek tek devletler tarafından da onaylanması gerekiyor.

Giderek artan sayıda yorumcu ve siyasetçi, krizin sadece kemer sıkma politikaları ile çözülüp çözülmeyeceğini sorgulamaya başladı.

Bazı Avrupa ülkelerinin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve euro bölgesinde yılın ilk üç ayında ekonomik büyümenin durduğuna dair bu hafta açıklanan istatistikler, kemer sıkma önlemlerinin yanısıra ekonomiyi canlandıracak adımlar atılması için yapılan çağrıların artmasına neden oluyor.

Planlı çıkış

Yunanistan’ın euro’dan çıkmak zorunda kalması ihtimali, endişeleri artırıyor. Bu ayın başında yapılan seçimlerde, seçmenlerin büyük bir çoğunluğu kemer sıkma önlemlerini redetti.

Yunanistan Haziran ayında yeniden seçime gitmeye hazırlanıyor.

En çok oy alan partilerden biri, borçlarını donduracağını ve AB ve IMF’den alınan kurtarma kredilerinin şartlarını yeniden görüşüleceğini taahhüt ediyor.

İlk defa bazı siyasetçiler ve finans dünyasının önde gelenleri Yunanistan’ın euro’dan çıkmak zorunda kalabileceğini giderek daha yüksek sesle dile getirmeye başladılar.

IMF Başkanı Christine Lagarde, “Eğer Yunanistan yükümlülüklerini yerine getiremezse, şartlar yeniden gözden geçirilebilir. Bu, ya ilave yardımların yapılması, ya ek süre verilmesi, ya da euro’dan çıkması için uygun yolların bulunması anlamına geliyor – ki bunun olabildiğince planlı olması gerekir” dedi.

Lagarde, Yunanistan’ın euro'dan çıkışının “aşırı maliyetli olacağını ve büyük riskler barındırdığını ancak bunun teknik olarak detaylıca düşünülmesi gereken bir ihtimal olduğunu” belirtti.

Yunanistan’ın euro’dan çıkmasının yaratacağı en büyük risk, diğer euro bölgesi ekonomileri üzerinde zincirleme etki yapacak olması.

Son günlerde borçlanma maliyetleri giderek artan İspanya ve İtalya en savunmasız ülkeler arasında.

Bu da, yatırımcıların bu ülkelerin borçlarını ödeyip ödeyemeyecekleri konusunda giderek daha çok endişelenmelerine neden oluyor.

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, “Asıl mesele Yunanistan değil, İspanya ve İtalya olacak” diyor.

Zoellick, “Asıl tehlike tüm bunlar yaşanmaya başladığında, güvenlerin zedelenmesi ve bunun likidite sıkıntısına yol açması. Likidite sıkıntısı ise şirketlerin ya da bankaların altüst olmaya başlayacağının göstergesidir” dedi.