BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,85
ALTIN 2.965,05
HABER /  GÜNCEL

Yeni Bir Beden; Yepyeni Bir Ben

Nur Akyol, bağışıklık sisteminin çevre doku ve organlara saldırması olarak tanımlanan bir sistemik lupus hastası.

Abone ol

Yeni Bir Beden; Yepyeni Bir Ben

Nur Akyol, bağışıklık sisteminin çevre doku ve organlara saldırması olarak tanımlanan bir sistemik lupus hastası. Tedavi sürecinde aldığı fazla kilolarla birlikte obezite ile tanışan Akyol için hayatı bu şekilde sürdürmek zorlaşmıştı. Bedeni ve her şeyden önemlisi kendisi için doğru bir adım atması gerektiğinin farkındaydı ve kararını verdi. Akyol, son zamanlarda en popüler obezite cerrahisi yöntemlerinden biri olan tüp mide operasyonu oldu. Ameliyat öncesi ve sonrasında yaşadıklarını ise tüm içtenliği ile bizimle paylaştı.

BUGÜNE KADAR VERDİĞİM EN DOĞRU KARARDI

Sistemik Lupus hastası olmam sebebiyle gördüğüm tedavi neticesinde çok fazla kilo aldım. Özellikle 2013’ten sonra aldığım kilolar vücudumun üzerinde adeta koca bir yük varmışçasına beni zorlamaya başlamıştı. Normalden aşırı kiloda olan herkes gibi hareketlerim kısıtlanmaya başladı. Aldığım birçok kıyafeti kendime yakıştıramıyor, aynada gördüğüm kişinin ben olduğuna inanamıyordum. Diyet ve egzersiz benim için çare olmuyor; fazla kilolar günlük yaşantımı olumsuz etkiliyordu. Obezite cerrahisi yani diğer bir adıyla diyabet cerrahisi konusunda okuduklarım ve yaptığım incelemeler neticesinde çevremdeki birçok kişinin karşı çıkmasına rağmen kararımı verdim ve tüp mide ameliyatı oldum. Belki de bu, bugüne kadar hayatımda verdiğim en doğru karardı.

112 KİLODAN 55 KİLOYA

Ocak 2014 tarihinde tam 112 kiloda bir kişi olarak ameliyata girdim. İlk bir yılın sonunda 55 kilo verdim. Adeta üzerimden koca bir yük kalkmış gibi. Şu anda operasyon üzerinden tam 16 ay geçti ve 55 kiloyum. 54 beden bir bayanken artık 38 bedenim. Bunun bana yaşattığı rahatlık kelimelerle tarif edilemez. Etrafımda operasyon geçirmeme karşı olan kişilerin düşüncelerinin olumlu yönde değişmesi ile birlikte kararımın ne kadar doğru olduğunu görmeleri de benim için ayrı bir mutluluk vesilesi. İtiraf etmem gerekir ki önceden ‘‘yeme artık yeter’’ diyenlerin şimdi ‘’biraz daha mı yesen; kuş kadar yiyorsun ama…’’ demeleri çok hoşuma gidiyor. Eskiden üçüncü kata üç defa dinlenerek, nefes nefese çıkarken şimdi 5. Kata zıplaya zıplaya çıkıyor olmak ve kıyafetlerimi bedenime göre değil de zevkime göre seçebilmek bambaşka bir keyif. SAĞLIĞIMA KAVUŞTUM Beni mutlu eden elbette ki sadece aynadaki görüntüm olmadı. Obezite ile birlikte ona eşlik eden diğer hastalıklarım şeker ve tansiyon da tüp mide ameliyatı ile birlikte hayatımdan silindi. Lupus hastalığım ise uzun bir süredir uykuda…

AMELİYATTAN SONRA İLK 6. AY ‘‘ALTIN DÖNEM ‘’

Tüp Mide Ameliyatı, özellikle son dönemde en sık uygulanan obezite cerrahisi yöntemidir.Laparoskopik (kapalı) yöntemle ve genel anestezi altında gerçekleştirilir. Midenin çıkışı olan pilordan yaklaşık 4-6 cm kadar mide tarafından başlanarak, özel aletler yardımı ile mide içerisine yerleştirilen bir katater yardımıyla mide ile yemek borusunun birleştiği yere kadar midenin tüp haline getirilmesi işlemidir. Yaklaşık 45 dakika kadar süren işlem sonrası midenin yaklaşık %75-80’ lik bir kısmı çıkarılmış olur. Bu ameliyatta midenin iştah hormonu (Ghrelin hormonu) salgılayan fundus kısmı da tam olarak çıkarıldığı için hastanın ameliyat sonrası iştahı azalır. Hem bu mekanizma hem de mide hacminin küçülmesine bağlı alınan kalori miktarının azalmasına bağlı olarak hasta fazla kilolarını vermeye başlar. Ameliyatın hemen sonrasında aslında kilo verme süreci de başlamıştır. İlk ay kişinin metabolizmasına göre de değişecek şekilde 10-11 kilo kadar verilir. Ameliyattan sonra ilk 6. Ayda fazla kiloların %50’si gitmektedir; bu dönem ‘’Altın Dönem’’ olarak bilinir. Bir yılın sonunda ise kişi artık fazla kilolarının %80 kadarını vermiş olur. Kilo verme süreci 18 ay boyunca devam ediyor. Hasta bu süreçte 1.ay,2.ay,6.ay ve ilk yıl gibi periyotlarda sürekli takip ediliyor. Obezite cerrahisinde kişinin arkasında uzman bir ekibin olması bu noktada çok büyük önem taşıyor.

CERRAHİ SONRASI BESLENME TARZI DEĞİŞİKLİKLERİNE UYMAK ÖNEMLİ

Diyet yaparken çektiğiniz açlık hissi ve yoğun stres tüp mide ameliyatı ile son buluyor. Sofradan kalkarken tabiri caizse ‘kuş kadar’ yemenize karşın doyma hissinin tadına varmış oluyorsunuz. Obezite cerrahisinin kişinin hayatına kattığı en büyük rahatlık ta şüphesiz ki bu doyma hissi. Bunun yanında obezite cerrahisi olan hastalar için ameliyat oldum; tamam bitti gibi bir düşüncenin asla olmaması gerekiyor. Ameliyatın getirdiği beslenme rahatlığını sürdürebilmek için kişinin ileri dönemlerde de bazı kurallara uyması gerekiyor. Doyduğun anda yemek yemeği bırakmak, katı ile sıvı gıdayı ayırmak, asitli içeceklerden uzak durmak, kalorili besinler yerine protein ağırlıklı besinlere ağırlık vermek gibi… Özetle cerrahi sonrası beslenme tarzınızda bir takım değişiklikler olacak ve bu değişikliklere uyum sağlayarak hayatı hafifletmek yine kişinin kendi elinde.

ARKANIZDA SAĞLAM BİR EKİP OLMALI

Böylesi ileri düzey ve önemli bir operasyonu gerçekleştirmek, hastalara cerrahi sonrası da gerekli desteği vererek, takiplerini sağlamak aslında tam bir ekip işi. Cerrahiye karar vermeden önce hasta ile yapılacak görüşmeler, muayene ve tetkikler de büyük önem taşıyor. Özel Karataş Hastanesi ; her biri alanında uzman, profesyonel bir ekiple hastalarını yeni bedenlerine ve yeni hayatlarına kavuşturuyor. 9 yıllık tecrübesi ve bilgi birikimi ile Obezite ve Diyabet Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Türker Karabuğa’nın önderliğinde gerçekleşen obezite ameliyatları ile obezite sorununun karşısında kalıcı başarılara imza atılıyor. ‘‘Yeni bir beden ile yepyeni bir ben’’ olmak hayal değil. Sadece doğru bir ekiple ve doğru yerde olmanız gerekiyor.