AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, yeni anayasa konusunda kararlı olduklarını belirterek, “Biz muhalefet partilerine bakıp da ...
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, yeni anayasa konusunda kararlı olduklarını belirterek, “Biz muhalefet partilerine bakıp da halka verdiğimiz sözün üzerine bir bardak su içirtmeyiz onlara. Ve halkla onların yüzünden karşı karşıya, milletimizle de onların yüzünden karşı karşıya kalmayız” dedi.
Partisinin “2023 Vizyon” toplantısı için Bursa’ya gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, girişte gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Yeni anayasanın çıkarılamaması halinde AK Parti’nin oy kaybı yaşayıp yaşamayacağının sorulması üzerine Soylu, “Biz muhalefet partilerine bakıp da halka verdiğimiz sözün üzerine bir bardak su içirtmeyiz onlara. Ve halkla onların yüzünden karşı karşıya, milletimizle de onların yüzünden karşı karşıya kalmayız. Buradaki kararlılığımız ve irademiz tamdır. Ve milletimize yeni bir anayasayı getirme kararlılığımız tamdır. İşin esası budur. Eğer bunlar olmazsa, bunları da gerçekleştiremezsek biz Meclis’e anayasal yönetmelerimizi sunarız, bunun da takipçisi oluruz” diye konuştu.
“MUHALEFET TÜRKİYE’Yİ 2007’NİN ÖNCESİNE GÖTÜRMEYE ÇALIŞIYOR”
Başkanlık sisteminin anayasayı tıkadığı söylemlerini eleştiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başkanlık sistemi, AK Parti için de, Türkiye için de demokrasi, özgürlükler ve özgürlük sistemi açısından da ilerici, ilerlemeci bir hamledir. Hiç kimse dönüp muhalefetin önerdiğine bakmıyor. Muhalefet, Türkiye’yi 2007’nin de öncesine götürmeye çalışıyor. Hem CHP hem de MHP, Cumhurbaşkanının tekrar TBMM tarafından seçilmesini öneren, yani 2007 referandumunda halka verdiğimiz, halkın aldığı, halkın yeni bir hakkı olarak oluşturduğu Cumhurbaşkanını kendisini seçme yetkisini tekrar Meclis’e devretme konusunda bir iradeyi ortaya koymaktadırlar. Bu doğru değildir. Biz halkın seçmesiyle birlikte halkın milli iradesinin, yürütmenin en üst mekanizması olan Cumhurbaşkanlığı makamında, etkin hale gelmesini ve özellikle 1960 darbesinden sonra her Cumhurbaşkanlığı seçiminin ülkenin ekonomi ve siyasal istikrarını kaosa sokacak bir anlayışı ortadan kaldırmasını ve milletin ve milli iradenin hakim kılınması konusundaki arzumuzu bugün de devam ettiriyoruz. Bizde bu konuda herhangi bir geriye dönüş veya herhangi bir demokratik istikametimizden sapma söz konusu değildir. Ama CHP ve MHP özellikle vesayet sistemini, en temel yürütme mekanizması olan Cumhurbaşkanlığı üzerinden ve bazen de demokrasiyi kontrol üzerinden gerçekleştirmiş olduğu bu anlayışı devam ettirmek istemektedir. Bu kabul edilebilir bir iş değildir. Özellikle eğer, bu sistemi anayasal uzlaşma sürecini bir şekilde baltalamaya çalışan bir anlayış varsa, bu muhalefetin uzlaşmaz, muhalefetin Türkiye’yi eski noktaya getirme anlayışından kaynaklanmaktadır. Ama bütün bunlara nazaran elbette ki bu uzlaşma sürecini ortaya koymaya çalışacağız ve devam ettireceğiz. Ama eğer bu olmayacaksa şunu söylemek gerekir ki Anayasa Uzlaşma Komisyonu bir illa nihai bir komisyon değildir. İkincisi burada AK Parti kendi anayasa metnini TBMM’ye eğer, aritmetik yetkinliği söz konusu olursa da halka referanduma getirmeyi kendine bir yol haritası olarak değerlendirmektedir. Bunların hepsi masadadır. Hepsi konuşulabilir.”
“ANA MUHALEFET VE MUHALEFET PARTİLERİ UZLAŞMAMAYA YÖNELİK TAVIR SERGİLİYOR”
AK Parti’nin CHP, MHP ve Meclis’te grubu bulunan BDP ile birlikte yeni anayasa hususunda kararlılığını, samimiyetini ve iyi niyetini deklare ettiğini anlatan Soylu, “Ancak anayasa konusunda bütün siyasi partiler kendilerine ait bir değerlendirmeyi bu süreçte ortaya koymuşlar, her siyasi partinin kendine ait bir anayasal önerisi ortaya çıkmıştır. Bizim ortaklaşa yaptığımız maddelerle 105-106 maddelik bir anayasa önerisi, diğer siyasi partilerin 140-170 maddelik bir anayasa önerisi ve bunların hepsinin ortaya koyulduğu bir değerlendirme. Bunun ne faydası var? Bütün siyasi partiler birbirlerinin nasıl bir anayasa önerisi olduğunu bir şekilde öğrenmiş oldular. Bütün siyasi partiler önümüzdeki dönemde eğer kendileri çıkaracaklarla nasıl bir anayasa önereceklerini hem birbirlerine anlatmış hem de birbirlerine hangi adımları atma konusunda inisiyatif alanları olduğunu bir şekilde değerlendirmiş oldular. Fakat bu geçen süre içinde öncelikle söylemek gerekir ki özellikle ana muhalefet ve muhalefet partisi Türkiye’nin demokratikleşme, ekonomi, müzakereci demokrasi, modern hukuk devleti olması konularında almış olduğu istikametin tersine, esas itibariyle o masanın etrafında uzlaşmaya değil de biraz daha uzlaşmamaya yönelik bir tavır sergilediler. Biz bunu da hoş görerek AK Parti olarak devam ettik ve hala da devam ediyoruz. Ancak burada şunu açık yüreklilikle ifade etmek lazım. Bizim halka bir deklarasyonumuz var. Biz anayasa oluşturmak zorundayız. ‘Biz size yeni bir anayasa öneriyoruz ve yeni anayasa oluşturacağız’ dedik. Diğer siyasal partilerin de önerisi var. Onların halka olan bu önerisi onları ilgilendirir. Ama bizim önerimiz bizi ilgilendirir. Ve biz bu yeni anayasayı oluşturma konusunda halka verdiğimiz sözü tutmak, halka verdiğimiz deklareyi yerine getirmek konusunda samimi çabamızı bir şekilde desteklemek zorundadır” dedi.
“BUGÜNE KADAR SADECE 40 MADDE ÜZERİNDE UZLAŞMA SAĞLANDI”
Ortak bir anayasa yapma konusunda bugüne kadar iyi niyetlerini gösterdiklerini dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hem CHP hem MHP ile hem de grubu bulunan BDP ile ortak bir anayasa yapmak bizim en temel taleplerimizden biridir. Ama bunun şartı şudur. Türkiye’nin 20. yüzyılda, 1982 Anayasası’nın kendisine açmış olduğu bir takım problemleri taşıyan, bu problemleri yani ihtilaflarımızı derinleştiren ve aramızdaki sosyal mukaveleyi zayıflatan bir anayasa oluşturmak, 1982 Anayasası’ndan farklı bir şey oluşturmak anlamına gelmemeli. Biz bireyin devletin merkezine oturtan insan onurunu en yüksek bir şekilde ortaya koyan, modern hukuk ve modern demokratik devletin temellerini oluşturan bir anayasayı oluşturmakla, önermekle ve milletimizin önüne getirmekle mükellefiz. Buradaki şartlar açıktır. Çok fazla detaya girmeye de gerek yok. Biz eğer bu Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, zannediyorum ki bu Meclis’in kapanma sürecine kadar olan dönemde yine çabalarımız ve gayretlerimizi ortaya koyacağız. Ama bu güne kadar toplam 40 madde üzerinde o da zaten dünyada temel tez olarak kabul edilmiş temel hak ve hürriyetler maddesi üzerinde bir uzlaşı oldu.”