BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  SAĞLIK

Ye tatlıyı doğur atlıyı

Hamilelikle ilgili dilden dile dolaşan ve bilimsel olmayan batıl inançlar bulunuyor.

Abone ol

Hamilelikle ilgili dilden dile dolaşan ve bilimsel olmayan batıl inançlar, kadının ruh hâline zarar veriyor. Siz siz olun bu gerçek dışı söylentilere kanmayın, sağlığınızı bozmayın...


Hayatımızın her alanında olduğu gibi, kadın sağlığı ve özellikle de hamilelik konusunda batıl inançlar, insanların hayatlarını etkiliyor. Bu tür söylentiler, daha çok geri kalmış toplumlarda ortaya çıkıyor ve bunlara inananların sayısı her geçen gün artıyor. Oysa bunların bilimsellikle ve gerçekle hiçbir ilgisi yok. Uzmanlar, bilimdışı bu tür inanışlar konusunda herkesi uyarıyor. İşte Kadın-Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe’den gebelik dönemi ile ilgili güldürürken düşündüren batıl inançlar...

Gebe kadın hangi hayvana bakarsa, doğacak çocuğu o hayvana benzer.
Hamilelikte kadın eşini daha çok seviyorsa çocuğu anneye, erkek kadını daha çok seviyorsa babaya benzer.
7 aylıkken doğan çocuğun yaşayacağına inanılırken, 8 aylık doğan çocuğun ölmesinden korkuluyor. Oysa, bebeğin yaşaması gebelik haftasına bağlı. 8 aylık çocuğun yaşama ihtimâli 7 aylığa göre 10 kat daha yüksek.
Hamilelikte tırnak -saç kesersen çocuğun ömrü kısa olur.
Midesi yanan kadın bebeğinin saçlı doğacağına inanıyor. Fakat, hamilelerde mide yanması mide ile yemek borusu arasındaki kasın gevşemesine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bu sırada asit yemek borusuna kaçtığı için, anne adayı midesinin yandığını söylüyor.


Hamilelik dönemindeki kadın acı ve tatlı yerse oğlu, ekşi yerse kızı olur.
Kadının karnı sivriyse erkek, yayvansa kız çocuğu dünyaya gelir.
Bir önceki çocuğun göbek deliği yukarı bakarsa yeni doğacak çocuk erkek, aşağı bakarsa kız olur.
Bir kız çocuğu hamile bir kadınla çok ilgilenirse, doğacak çocuk erkektir.
Anne adayının yüzüğü ipe bağlanır. İp yatay sallanıyorsa erkek, dikey sallanıyorsa kız çocuğunun olacağına inanılır.
Hamile kadından gizli iki ayrı minderin altına bıçak ve makas konulur. Anne adayı makasa oturursa kız, bıçağa oturursa erkek olur.
Toplumda “sezaryen olursam içim temizlenmez” inanışı hakim. Kadınlar sezaryen doğumun ardından karınlarının kalıcı olacağını düşünüyor.
Baba adayı, hamilelik döneminde anne adayı ile birlikte kilo alırsa bu bebeğin erkek olacağı anlamına gelir.
“KIZ ÇOCUK ÇİRKİNLEŞTİRİYOR”

Hamilelik döneminde çirkinleşen kadının kızı olur.
Bebeği karnın aşağısında taşıyorsan erkek, yukarıda taşıyorsan kız çocuk dünyaya gelir.
Gebelik boyunca anne adayının ayakları üşüyorsa kızı, bacak kılları arttıysa erkek bebeği olur.
Hamile bir kadına elini göstermesini istediğinizde, avuç içini gösterirse kız, elinin tersini gösterirse oğlu olur.
Bir önceki çocuğunuz ilk “anne” dediyse kız, “baba” dediyse çiftler erkek bekler.
Anne adayının gebe kaldığı zamanda yaşı ve yılı her ikisi de çift sayı ise kız, biri çift diğeri tek sayı ise erkek olur.
HEPSİ YANLIŞ DEĞİL

Toplumda yaygın bazı inançlar ise bilimsel olarak açıklanabiliyor...

İlk üç aylık dönemde ölüm korkusu gibi çok ciddi korku yaşayan kadınların, çocukları eksik parmaklı doğar. Bunun bilimsel bir yanı olabilir. Erken dönemde ölüm korkusu gibi çok ciddi bir korku yaşayan kadınlarda damarlar birden daralır. Tam o sırada bebeğin parmakları oluşuyorsa, bebeğin damarlarından biri de tıkanabileceğinden gelişmesi durabilir.
İlk aylarında bulantısı çok olan kadının kızı olur. Bu inancın bilimsel olarak da geçerliliği var. İlk üç ayda bulantıya sebep olan hormonlar genelde kız çocuğunun salgıladığı hormonlardır.
Erkek bebeği olan hamile kadınlarda, karnındaki tüylenmeler erkeklik hormonu, testesteron hormonu salgılanmasıyla açıklanabiliyor.
Neslihan SÖZEN/İSTANBUL
Bugün