Üniversite öğrencilerinin yumurtalı protestosu bugün köşe yazılarının da gündemini oluşturdu.
Abone olAnkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerinin TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'yu hedef alan yumurtalı protestosu bugün köşe yazılarınında gündemini oluşturdu. Bazı yazarlar öğrencilerin tavrını eleştirirken, kimisi AK Parti hükümetini 'dikkatli olması' konusunda uyardı. Kimisi ise öğrenci eyleminde kullanılan 'yumurta'yı esprili bir dille yazısına taşıdı.
İşte bugünkü gazetelerden sizin için derlediğimiz 'yumurtalı eylem' yorumları....
BÜYÜK TUZAK HABERİNİZ OLSUN
Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar, bugünkü köşesinde dün yaşanan yumurtalı protestoyu 'Büyük tuzak haberiniz olsun' başlığıyla okurlarına aktardı:
"Sanki sihirli bir el değmiş gibi bir süredir üniversiteler hareketli. Darbe ve ara rejim tecrübesine sahip bir ülke olarak cehenneme giden yolların iyi niyet taşlarıyla döşendiğini çok iyi biliyoruz.
Aynı bildik senaryo...
Eylem sırası, dün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeydi. CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum ve AK Partili Burhan Kuzu, bu eylemlerden nasibini aldı. İlginçtir, o ana kadar öğrenci eylemlerine kol kanat geren ve bir gün öncesinde onları meclis koridorlarına taşıyan CHP’nin sözcüsü, eylemci öğrencilere “faşist” diye bağırdı, eylemi “faşizm” olarak nitelendirdi.
İktidar partisine yönelik saldırıları “demokratik refleks” olarak hoşgörüyle karşılayıp alkışlayan irade, öğrenci okları kendi gövdelerine saplanınca “faşist” naralarıyla taarruza kalktılar.
Demokrasi havariliği de 24 saat sürmedi. Asıl mevzu bu değil, cevap aradığımız soru, üniversitelerin neden birden bire kaynamaya başladığıdır..."
SEPET SEPET YUMURTA SAKIN BUNU UNUTMA...
Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil ise Mülkiye'deki yumurtalı öğrenci eylemini esprili bir dille kaleme alarak, okurlarıyla şu satırları paylaştı:
"Giderek artan protesto gösterileri nedeniyle, polisin biber gazı stokları zaafiyete uğradı. ABD'den ve Brezilya'dan her sene 70 bin tüp biber gazı ithal eden Türkiye, başa çıkamadı, çareyi yerli üretimde buldu...
Bir başka haber:
Türkiye'de her sene 14 milyar adet yumurta üretildiğini belirten Tarım Bakanı Mehdi Eker, AKP hükümetinin katkılarıyla sene de 18 milyar adede çıkaracakları söyledi...
Gaz Yetmiyor
Tavuk gani
Bu maçın kaybedeni belli
Gaza gelip, inatlaşma...
Folluk olur.
DİĞER YAZARLARIN YORUMU İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ
BURHAN KUZU'YA AÇIK MEKTUP
Bir diğer Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan ise yumurtaların hedefi olan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'ya yazdığı açık mektupla seslendi:
"Saygıdeğer hocam...
Öncelikle geçmiş olsun diyorum.
Umarım Mülkiye'de üzerinize fırlatılan yumurtalar, şemsiye engelini aşamamıştır. Umarım elbiseniz lekelenmemiştir. Ve yine umarım en az Anayasa konusunda olduğu kadar 'yumarta lekesi çıkarmanın en kolay yolu ' tarzı pratik bilgilerde iyisinizdir.
Sayın Hocam...
Yumurtalı saldırıya uğramanıza ne kadar üzüldüysem, saldırı karşısında gösterdiğiniz fevri tepkiye de o kadar üzüldüğümü bilmenizi isterim....
CANLI YAYINDA ÖĞRENCİ PROTESTOSU
Radikal yazarı Cüney Özdemir ise öğrencilerin eylemini bugünkü köşe yazısı içinde 'Canlı yayında öğrenci protestosu' başlığıyla ayrı bir bölümde şu sözlerle değerlendirdi:
"Dün yine öğrenci protestosu vardı. Bu sefer üniversitede protesto edilen CHP’li Süheyl Batum’du. Üstelik bu sefer canlı yayında, bütün kanallarda yayımlanan bir ağız dalaşı izledik. Üniversite öğrencileri öfkeli. Bunu artık anladık. AKP’ye de CHP’ye de Haşim Kılıç’a da öfkeli. Peki bu öfkenin arkasında ne var? Yani öğrenciler ne istiyorlar? İşte burası tam bir karmaşa...
...“Öğrenciler ne istiyor” diye soranımız yok. Böyle olunca da bu sefer onlar öfkeleniyor. Sözün bittiği yerde devreye yumurta giriyor. O yumurtayı ister Egemen Bağış gibi oturup afiyetle yemeyi düşünün isterseniz Burhan Kuzu gibi kafanızda patlamasın diye eğilin."
BURHAN KUZU YANLIŞ YAPTI
Star gazetesi yazarı Ergun Babahan ise yazısının hedefinde AK Partili Burhan Kuzu vardı. Kuzu'nun Mülkiye'de takındığı tavrı Babahan şu sözlerle eleştirdi:
"AK Partili Burhan Kuzu, cumartesi günkü olayların ardından Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne giderken çiçeklerle karşılanmayı beklemiyordu herhalde.
Mensubu bulunduğu partisinin denetimindeki polis, İstanbul’da tam bir şiddet operasyonu gerçekleştirmiş, gençleri insanın tüylerini diken diken eden bir şekilde dövmüştü.
Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, bu olaya tepki göstermedi bildiğimiz kadarıyla.
Kimseyi istifaya da çağırmadı.
Sonra kalkıp dayak yiyen çocukların okuluna gitti.
Giderken yumurtalı protesto olacağını biliyordu, o yüzden polisiye önlemler altında gitti.
Çocuklar da kendisi ne “şık” olmayan bir karşılık verdi.
Burhan Bey, şemsiyelerle kurtulduğu yumurta yağmurundan sonra Ankara Üniversitesi Rektörü ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Dekanı’nı istifaya davet etti.
Ayıp etti..."
DİĞER YAZARLARIN YORUMLARI İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
AHMAK
Star gazetesinin bir diğer kalemi Ahmet Kekeç ise öğrencilere yönelik baskıyı ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun olaylara ilişkin sözlerini 'Ahmak' başlıklı yazısında şöyle eleştirdi:
İyi de benim güzel kardeşim, biz polis dayağını tartışmıyoruz ki...
Kılıçdaroğlu’nun kalemşorları söylenmesi gerekli her şeyi söyledi; “Jop demokrasisi” dedi, “Recep Bey düzeni” dedi, “Yaklaşan faşizmin ayak sesleri” dedi, “Bu vahşetin hesabı sorulmalıdır” dedi.
Her bir şey “fazlasıyla” söylüyorum...
Polisin göstericilere yönelik sert mukavemeti yanlış olmuştur.
Dolayısıyla, o nahoş görüntüyü ortaya çıkaranları kınıyorum.
Gösteri hakkı, demokratik bir haktır. İsteyen, zararsız tarafından yumurta atar. İsteyen poposunu gösterir. İsteyen slogan çığırır. İsteyen pankart açar. İsteyen nümayiş yapar...
Bırakın protesto etsinler..."
YUMURTACILARIN HEDEFİ DEMOKRASİ
Sabah yazarı Emre Aköz ise bugünkü köşesinde öğrencilerin yumurtalı eylemini hoşgörüyle karşılayanlara yönelik eleştiriler vardı:
"Bazı büyük yayın organlarının, yumurta atarak yapılan protesto eylemlerini (hoşgörünün de ötesinde) sempatiyle karşıladığına şahit oluyoruz.
"Canım, silah çekmediler ya... Alt tarafı yumurta attılar" havasındalar.
Önce basit bir empati testi:
Böyle düşünen gazeteci arkadaşlar, kendilerini o kişinin yerine koysun...
Örneğin bir medya toplantısına davet ediliyorsun. Tam konuşacaksın... Çat! Üstün başın yumurta...
Eee, ne oldu şimdi?
Olan belli: Konuşma engellendi. Diyalog ihtimali kalmadı. İletişim kesildi. Kavgaya davet çıkarıldı..."
YUMURTALI PISA
Star gazetesi yazarı Mehmet Altan ise üniversitedeki yumurtalı eylemi Türkiye'nin uluslararası eğitim kalitesi araştırması olan PISA'da sonuncu sıralarda yer almasına bağlayarak okurlarıyla paylaştı.
"Üniversiteye davet edilenleri dinlemek... Medeni bir biçimde tartışmak... Karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak... Bunlar bizde yok... Ne var? Hakaret... Bağırıp çağırma... Zorbalık ve yumurta...
Neden? Türk eğitim sistemi ve Türkiye toplumunun yetiştirdiği mahsul bu.
Öğrenci medeni bir üsluptan yoksun da, daha büyükler buna sahip mi?
Siyasetçinin ya da bir başka yetişkinin üslubu çok mu gelişmiş?
Herhangi biri sizin gibi düşünmemeye görsün...
“Doğruyu” kendi söyleminden ibaret sanan bir azgelişmiş ilkelin linç silahları hazırdır:
“Satılmış, hain”...
Bu ölçüde bir beyinsel zafiyetin zorbalığı kol gezmekte..."
DİĞER YAZARLARIN YORUMLARI İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
PROTESTO, SAYGISIZLIK VE ANARŞİ
Sabah'ın önemli kalemlerinden Nazlı Ilıcak ise öğrenci olaylarını Protesto, saygısızlık ve anarşi başlığıyla ele alıp, öğrencilerin tavrını eleştirdi:
"Dün de, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde gençlerin protestosu devam etti. Önce, CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum'a, daha sonra da, AK Parti milletvekili, Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'ya karşı eylem yaptılar. Gene Süheyl Batum ucuz kurtuldu; hiç değilse yumurtalı bir saldırıya maruz kalmadı.
Batum'u izledim; sinirlerine hâkim olmaya çalışıyordu ama, sonunda dayanamadı, 30-40 kişilik gruba, "Toplantıya katılanların çoğu beni dinlemek istiyor; siz baskıyla onları engelliyorsunuz. Azınlığın bu şekilde çoğunluğa tahakkümüne faşizm denir" diye uyarıda bulundu. Ama tabii ki bu sözleri, o toplantıyı yaptırtmamaya kararlı gençleri durduramadı. "Çevik Kuvvet'le buraya gelen siyasetçileri istemiyoruz" dediler. Oysa güvenlik güçleri de, görevini yapıyor..."
BEYİNSİZ DİYEN KOMİSYON BAŞKANI
Vatan gazetesi yazarı Ruhat Mengi'nin bugünkü yazısının hedefinde Burhan Kuzu'nun öğrencilere yönelik 'Beyinsiz' sözleri oldu:
"Burhan Kuzu ise yumurtalı protestodan sonra SBF Dekanı’nı istifaya çağırırken, eylem yapan öğrencilere de “beyinsizler” diye hakaret etmiş. Bir Meclis komisyon başkanına hiç yakışmayan tavır olması bir yana eğer istifadan söz edecekse önce “öğrencilere düşman askerine, teröriste saldırır gibi bir kinle saldıran”, kapalı salonda bile biber gazı sıkmaktan çekinmeyen polis nedeniyle Emniyet Genel Müdürü ile İçişleri Bakanı’nın istifasını istemeli..."
YUMURTA ŞİDDET MİDİR?
Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş ise yumurtalı eylemi ve polisin öğrencilere yönelik şiddetini 'Yumurta şiddet midir?' başlığıyla tartışarak, medyanın olaylara bakışını şu sözlerle eleştirdi:
"Sabah pazılı yumurta yiyoruz. Etrafta yarı okunmuş gazeteler dağılmış vaziyette. Fatma sordu “İyi de Aslı, bu hamile kızın da eylemde ne işi var?“
Soruya cevap veremedim. Veremedim çünkü algılamakta zorlandım. Kafamda protestocu kız çocuğunu yerde tekmeleyerek düşük yaptıran polislerin görüntüsü, onlara arka çıkan siyasilerin demeçleri, gıkını çıkarmamak bir yana, adeta kız çocuğuna tekme tokat dayağı öve öve bitiremeyen yandaş medyamızın başlıkları var.
Ne diyebiliriz bu durumda? Ortada açık bir şiddet varken, mağduru sorgulamak, kıza laf etmek bize yakışmaz. Bırakalım o işi sistemin gönüllü fedaileri yapsın. Biz gazetecinin yapması gerekeni, güçlünün haklılığını, gücün suiistimalini sorgulayalım..."
GENÇLERİ AYIRMAYIN
Vatan gazetesinin deneyimli yazarlarından Güngör Mengi ise olayların artmasından hükümetin sorumlu olduğu uyarısında bulunarak, istifa beklentisini dile getirdi:
"...Kibirli tutumlar gidişi hızlandırıyor.
Mesela rektörlerle toplantı sürerken polis göstericileri ezecek yerde durdurmak yolunu seçse ve Başbakan o arada on kişilik bir temsilci grubunu kabul etseydi bu tatsızlıkların hiçbiri yaşanmazdı.
Hatta belki AKP’li Kuzu, dün Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni yumurta yağmuru altında terk etmek zorunda kalmazdı.
İktidar önderleri gençlere hınçlanmamalı, onları anlamaya çalışmalıdır.
Başbakan gençler arasında ayırım yapmaktan vazgeçmeli, İstanbul’da kullanmadığı fırsatı bu defa kendisi yaratmalıdır.
İstifa böyle durumlar içindir...
İdeolojik iktidarlar, eski raylarda sefere çıkarılan hızlı trenlere benzerler.
Sık kaza yaparlar, yolcularını kurban ederler..."