BIST 9.577
DOLAR 34,00
EURO 37,88
ALTIN 2.824,81
HABER /  GÜNCEL

Yazarlardan Anayasa paketi yorumları

Anayasa değişikliği paketi açıklandı, tansiyon yükseldi. Kritik maddeler için köşe yazarlarından ilginç yorumlar..

Abone ol

Anayasa değişikliği paketi gündemin ilk sırasına oturdu. Köşe yazarları keskin bir görüş farkı ile paketi değerlendirdiler. Kimisi 'yargıyı ele geçirme' dedi, kimisi de 'büyük değişim' olarak gördü.

Taraf'ın tepesindeki isim Ahmet Altan, paketi "Böyle adım adım "halkın egemen" olduğu bir düzene geçeceğiz" sözleriyle değerlendirdi. Karşı taraftan Milliyet yazarı Melih Aşık ise "yersen reform" sözleriyle eleştiri oklarını iktidara yöneltiyor.

Önümüzdeki yaza damgasını vuracak ve muhtemelen de refenaduma gidecek paket için yazarlar ilk yorumlarını işte böyle yaptı:

OKTAY EKŞİ (HÜRRİYET) : ÖNCE MAKSADI KONUŞALIM

Anayasamıza göre, Anayasa değişikliği konusunda parti disiplini milletvekillerini baskı altına almasın diye “Meclis grubu” bu konuda karar alamıyor.

Dahası, milletvekilleri sadece kendi vicdanlarının sesini dinlesin, parti çıkarını değil ülke çıkarını ön planda tutsun diye, “gizli oy” usulü uygulanıyor.

Anayasa’nın dediği ne? Uygulama ne?

Lafa devam etmeden siz söyleyin, o hükümler orada iken yapılan uygulamanın ne kadar demokratik olduğunu!

Yukarıda “öneriyi dikkatle okuduğumuzdan” söz ettik ya... Gelelim önerinin özüne:

Bu değişiklik paketinde -yeri gelince değineceğimiz- gerçekten iyi hükümler var. Ama öneri o “iyi” hükümler yaşamımıza girsin, demokrasimiz bir parmak daha ilerlesin diye hazırlanmamış.

1- Yargıyı Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bağımlı kılmanın altyapısı hazırlanmış. (Bunun ayrıntılarına sonra gireceğiz.)

2- Bizzat bugünkü Cumhurbaşkanı’nın da “Anayasa’nın bana verdiği yetkiler gereğinden fazladır” dediğini anımsıyorsunuz değil mi? Buna rağmen, tam tersi yapılmış. Örneğin, “Rektörleri benim atamama gerek yok” diyen Cumhurbaşkanı’nın yetkileri daha da güçlendirilmiş. Keza Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi’ne belirli süzgeçlerden geçerek aday gösterilmiş 11 asıl, 4 yedek üye tayin etme yetkisi, “yükseköğrenim görmüş olma” dışında hiçbir niteliği olmayan 2 kişiyi Anayasa Mahkemesi üyesi seçmesine imkân verecek kadar genişletilmiş.

3- Cumhurbaşkanı’nın yetkisi artırılırken aslında Abdullah Gül değil, ondan sonra Çankaya’ya çıkmayı düşündüğü bilinen Tayyip Erdoğan göz önünde tutulmuş. Yani elbise ona göre biçilmiş.

4- Anayasa’nın 10’uncu maddesinin “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” şeklindeki ikinci fıkrasına “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” diyen bir cümle ilave edilmesi istenmiş.

Sizin aklınıza “bunun altında türbanın yattığı” gelmiyor mu?

 

Emre Aköz'ün yorumu sonraki sayfada

 

[PAGE]

 

 

EMRE AKÖZ (SABAH) : YASAMA YARGI'NIN ÜSTÜNDE OLABİLİR Mİ?

 

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in ne dediğini duydunuz mu? Mini Anayasa değişikliği gündemde ya... "Yargıyla ilgili düzenlemeler, Anayasa'ya aykırı" demiş.
Bu laf, şu anlama gelir: "Meclis yasama görevini yerine getiremez; Anayasa'yı değiştiremez."
Yani "kuvvetler ayrımı"ndan bahseden Yargıtay Başkanı, aslında kuvvetler ayrımına karşı çıkıyor. "Yargı, Yasama'nın üstündedir" diyor.
Bizim "yargıçlar devleti" ya da "yargıçlar iktidarı" dediğimiz, tam da bu işte.
Demokrasi karşıtı bir yöne savrulan Yüksek Yargı nasıl toparlanacak? Fikri olan söylesin.

 

 

 

Melih Aşık'ın yorumu sonraki sayfada

 

[PAGE]

 

 

MELİH AŞIK (MİLLİYET) : YERSEN REFORM

 

Arabın derdi kırmızı pabuç demişler... Bizim iktidar partisinin derdi de yargıyı yarmak; kendisi için tehlike olmaktan çıkarmak... Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker yargıyı kuşatma heveslerinden söz ediyordu, dün bir adım daha ileri gitti, iktidarın amacının artık “yargıyı ele geçirmek olduğunu” söyledi. İlk hedef Anayasa Mahkemesi ile HSYK’yı bozmak... Partiyi kapatılmaktan, kendilerini de Yüce Divan’a gitmekten kurtarmak.
Taslağa göre, Meclis’te grubu olan partilerin izni olmadıkça parti kapatma imkânsız hale getiriliyor. Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı 19’a çıkarılıyor. 19 üyenin 4’ünü Meclis, yani AKP, geriye kalan 15 üyeyi de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül seçiyor. Gül seçim işinde ustalaştı. Rektörleri de o seçiyor mesela; kendilerinden olmayan bir kişiyi bile üniversite camiasına sızdırmıyor. Seçimi Gül’e bırak gerisini merak etme sen...
Gül’ün Anayasa Mahkemesi’ni bizzat seçmesinin hukukla nasıl çeliştiğini CHP’li Şahin Mengü bir misalle anlatıyor:
- Cumhurbaşkanı’nın vatana ihanetten yargılanması söz konusu olursa onu kim yargılayacak? 19 üyesinden 16’sını kendisinin seçtiği Anayasa Mahkemesi! Komediye bakın...
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker basit bir gerçeği fısıldıyor:
- Öngörülen değişiklikler Anayasa’ya aykırıdır...
Avukat Turgut Kazan, tasarıyı hükümetin hazırladığını, bunun da Anayasa’ya aykırı olduğunu anımsatıyor...
Anayasa Mahkemesi’nce laik cumhuriyetin aleyhine faaliyetlerin odağı olan bir partinin anayasa yapmasındaki garabet bir yana; derslerini de çalışmamışlar...

 

Ahmet Altan'ın yorumu sonraki sayfada

 

 

[PAGE]

 

AHMET ALTAN (TARAF) : BÜYÜK DEĞİŞİM

AKP, bu sistemin hedefindeki parti, BDP de öyle, bu partiler kendi varlıklarını sürdürebilmek, kendi tabanlarının haklarını koruyabilmek için değişimi savunmak zorundalar.
Yirmi altı maddelik yeni "anayasa değişim" paketinin çok eksikleri olduğu doğru ama gene de bu eksikliklerine rağmen büyük bir adım bence, devlet sultasını kıracak, halk iradesinin yolunu açacak önemli değişiklikler içeriyor.
Askerî anayasanın, siyasetin ve halk iradesinin üzerine yerleştirdiği "yargı vesayetine" son veriyor.
Değişime karşı çıkan "tutucuların" mazeretlerine bayılıyorum, bu değişimler "bağımsız yargıya darbe vuracakmış", hangi bağımsız yargı bu, Genelkurmay Başkanı'nın emriyle savcıyı görevden atan yargı mı?
Siyasete pranga takıp askerlerden emir alan bir yargıyı bize "bağımsız yargı" diye yutturmak ve bu prangalı esaretimizi sürdürmek istiyorlar.
O kadar şaşkınlar ki herkesin de şaşkın ve aptal olduğunu sanmaya başladılar.
Bu son anayasa değişim paketi önemli bir adım, yeterli değil ama gene de çok ciddi bir adım.
Böyle adım adım "halkın egemen" olduğu bir düzene geçeceğiz.
İnsanlar kendi topraklarında "köle" olmaktan, aşağılanmaktan, ezilmekten bıktılar çünkü.

 

Ahmet Kekeç'in yorumu sonraki sayfada

 

 

[PAGE]

 

AHMET KEKEÇ (STAR) : SİZ BUSUNUZ İŞTE

 

İşte, içinde geçici 15. maddenin de bulunduğu yeni bir değişiklik tasarısı paketi var ortada...

Nihayet 12 Eylül’ün ipliği pazara çıkarılabilecek.

Nihayet Kenan Evren ve arkadaşları yargılanabilecek.

Nihayet çok şekvacı göründüğünüz “darbeler dönemi” kapanacak.

Hayır, bu pakete kapıları “tamamen” kapalıymış...

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay dün bir açıklama yaptı ve “Bu haliyle bu pakete destek vermeyeceklerini” söyledi.

Hangi pakete, hangi haliyle ve ne zaman destek verdiniz ki?

Cunta anayasasından şikâyetçisiniz, anayasa değişikliği teklifi geldiğinde kaçıyorsunuz.

Başkalarının tasarısını beğenmiyorsunuz, “o halde kendi tasarınızı getirin” denildiğinde kulağınızın üstüne yatıyorsunuz.

Sabah akşam YÖK’ün ne kadar da berbat bir kurum olduğunu tekrarlayıp duruyorsunuz, YÖK’ü yok etme fırsatı doğduğunda ortadan toz oluyorsunuz.

Eskiden Kürt meselesinde önceliği kimselere kaptırmazdınız... Ne zaman bu meselenin çözümü konusunda bir imkân belirse, asli ocağınız olan MHP safları arasına tüyüyorsunuz

Siz busunuz işte...

Bir de buyurmuş ki Hakkı Süha Bey, “Geçici 15. Madde tek başına gelirse destek veririz...” 

Destek vermezsiniz.

Bir yolunu bulup kaçarsınız.

Müteaddit defa yaptığınız, bundan sonra da yapacağınız gibi.

Şanlı tarihiniz bu tür “kaçışlar”la dolu çünkü...

Ali Bayramoğlu'nun yorumu sonraki sayfada

[PAGE]

 

ALİ BAYRAMOĞLU (YENİ ŞAFAK) : DEMOKRATİKLEŞMEDE HEDEF BU KEZ FARKLI

Nitekim paket iki alanı hedefliyor:

Askeri alan

Yargı alanı

Askeri alana yönelik önde gelen düzenlemeler şöyle:

- Yüksek Askeri Şûrâ'nın alacağı askerlikle ilişik kesme kararları yargı denetimine açılıyor.

- Askerlerin işlediği "devletin güvenliği, anayasal düzen ve bu düzenin işleyişine karşı suçların" sivil mahkemelerde yargılanması hükme bağlanıyor.

- Askeri Yargıtay'ın kuruluş ve işleyişine ilişkin kanunların "askerlik hizmetlerinin gereklerine" göre düzenlemesinin önü kapatılıyor.

- Anayasa'nın 12 Eylül askeri darbesini yapanların yargılanmasına engel olan geçici 15. maddesi kaldırılıyor.

Diğer değişiklik önerileri ise doğrudan doğruya yargının vesayetçi rejimde kapladığı alanı ve yapısına yönelik...

- Rejimi Anayasa Mahkemesi'nin ve Yargıtay Başsavcısı'nın ideolojik haciri altına sokan siyasi parti kapatmalar zorlaştırılıyor ve kapatma davasının Meclis izniyle açılabilmesini öngörüyor.

- Anayasa Mahkemesi'nin üye sayısını 11'den 19'a çıkarıyor, TBMM'ye 3 üye seçme kapısını açıyor. Anayasa yargıçlarının görev süresi 12 yılla sınırlanıyor.

- Yüce Divan kararlarına yargı yolu açılıyor.

- Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısında değişikliğe gidiliyor. Üye sayısı 21'e çıkarılıyor. HSYK'nın meslekten çıkarma kararı, yargı denetimine açılıyor.

Çıkacak parazit seslere kulak asmayın...

Öyküsü nasıl gelişir bilinmez ama bilin ki Türkiye derin devlet mücadele, demokratikleşme ve sivilleşme sürecinde yeni kapı açmaya hazırlanıyor...

Güngör Mengi'nin yorumu sonraki sayfada

[PAGE]

GÜNGÖR MENGİ (VATAN) : MEŞGULİYET TEDAVİSİ

Acelecilikten uzak ileriyi düşünen dikkate odaklı tutumlara eskiler “teenni” derlerdi...

Eski değerlerin yeni temsilcileri bugün pek tez canlılar. Ve güç ellerindeyken geleceğe biçim verme fırsatını kaçırmak istemiyorlar.

İlerde sorun doğabilirmiş; hiç dertleri değil.

“Ben gönlümü eylerim gerisi Allah kerim!”

Hükümet etme üslubu bu...

Anayasa değişiklikleri halka cazip görünsün diye pakete dahil edilmiş “kenar süslemesi” bazı yenilikler var.

Bunları ayıklayınca iktidarın amacı ortaya çıkıyor:

AKP Anayasa’ya uymadığı için mahkûm olmuştu. Şimdi Anayasa’yı kendine uydurmaya çalışıyor!

Yargıyı ele geçirmek

1. HSYK’yı ele geçirerek yargının tam kontrolünü sağlamak;

2. Kapatılma tehdidini savmak için gereken ne tedbir varsa bunları almak.

Paketin hangi niyete hizmet ettiğini Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker dün şu sözlerle açıkladı:

“Kuşatmanın da ötesinde yargıyı ele geçirmekle eş anlamlı!”

Böyle bir tablo, yürütme ve yasama erklerini buyruğu altında tutan iradenin sonunda yargı erkini de teslim alarak diktatörlüğünü ilân etme noktasına gelmesi değil midir?

İktidarın o kadar acelesi var ki, en bilinen şekil şartına bile uyma zahmetine katlanmıyor. Anayasa hükümetin işi değildir. Yasa koyucu parlamento zeminindeki uzlaşmaları şart koşuyor.

Ama anayasa değişikliklerine doğrudan Başbakan karar vermiş, partilere de paketi Başbakan Yardımcısı ile Adalet Bakanı götürmüştür.

Dayatma mantığı bundan daha fütursuzca gösterilemez!