Gazetelerde köşesi bulunan "Sütun Sahibi Gazeteciler" mal beyanında bulunacaklar. Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan Coşkun'dana mal beyanında bulunması istendi
Abone olAhmet Hakan " başlıklı yazısında hangi mal varlıklarını bildirmekte olduğunu şöyle açıkladı:
Yazı : Ahmet HAKAN
DÜN cepten aradılar ve "önemli" bilgiyi verdiler:
Polis memurları gazeteye gelmişler.
Demişler ki:
"Burada Ahmet Hakan adlı bir fıkra yazarı varmış. Onun ayın 20’sine kadar İstanbul Valiliği’ne mal varlığı bildiriminde bulunması gerekiyor. Aksi takdirde hakkında işlem yapılacak."
Bu bilgiyi aldığımda arayan arkadaşa şöyle dedim.
"Sakın bu berbat bir şaka olmasın kuzum."
Arkadaş fevkalade ciddiydi.
Şaka filan değilmiş.
Başbakan partisinin grup toplantısında mal bildirimiyle ilgili kanunu okumuştu ya...
İşte o kanuna göre "sütun sahibi fıkra yazarları"nın da mal varlıklarını açıklamaları zorunlu imiş.
Ben de sütun sahibi fıkra yazarıymışım.
Dolayısıyla mal varlığımı açıklamam gerekiyormuş.
* * *
Ne kadar ahlaklı olmaya gayret etsek de insanız işte...
Zaaflarımız var...
"Gazeteye gelen polisler" haberini alır almaz hemen "Ulan bir tek beni mi sıkıştırıyorlar acaba" duygusuna kapıldım ve o bir parça "haince" kaçacak soruyu soruverdim:
"Peki Ayşe Arman mal varlığını açıklamış mı?"
Cevap pek sarih değildi:
"Vallahi bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var. O da ayın 20’sine kadar senin mal varlığını açıklaman gerektiği."
Son günlerde sıkça yaptığım şeyi yaptım.
Yani "Hay bin kunduz" narası attım.
* * *
Şu işe bakın:
Başbakan Erdoğan durumdan sıyırıyor.
Kemal Abi hiçbir şey yokmuş gibi yaparak sarsıntıyı atlatıyor.
Bakanlar kurtarıyor...
Genel müdürler, daire başkanları sıkıştırılmıyor.
Ülkede "Suyun başını tutmuş" ne kadar etkili ve yetkili zevat varsa hepsi onca gürültü patırtıya karşın gemisini yüzdürüyor.
Ancak...
Sıra bana gelince polis marifetiyle üzerime geliniyor ve mavi gökyüzü bana dar ediliyor.
Üstelik memlekette tam 1451 adet "sütun sahibi fıkra yazarı" etkin olarak varlığını sürdürürken...
Neymiş?
Mal varlığımı açıklayacakmışım.
Üstelik öyle üstün körü bir açıklama da olmayacakmış bu...
Bana gönderilen "Mal Bildirimi Formu"na göre:
Sahibi olduğum arsa ve arazilerimi, bana ait olan değerli hayvanları, kara, deniz veya hava ulaşım araçlarımı, silah koleksiyonumu ya da pul koleksiyonumu, binalarımı, katlarımı, antikalarımı, kıymetli tablolarımı...
Yani varımı yoğumu yazacakmışım...
* * *
Pek paranoyak bir adam değilimdir.
Ama hayatta ilk kez kendimi çok mahir bir kaynak gibi hissettim ve paranoyanın kralını yaşamaya başlayarak acayip kıllandım.
Paranoyamı besleyen mühim sual şudur:
"Çok üst düzeyde bir ’mal varlığı polemiği’nin yaşandığı bir günde, herkesi bırakıp benim gibi bir adamın mal varlığının üzerine, hem de polis marifetiyle gidiliyor olmasının arkasında ’Fazla kişisel bir Kemal Abi portresi’ yazarak, Kemal Abi’nin ’sakallı’ ve ’tespihli’ günlerini ifşa etmiş olmam yatıyor olmasın?"
Ne dersiniz?
Fazla mı uçtum?