BIST 9.550
DOLAR 34,55
EURO 36,27
ALTIN 2.964,80
HABER /  SPOR

Yazarlar Fener için neler yazdı?

Fenerbahçe'de spor yazarları Gaziantepspor maçında alınan mağlubiyetin faturasını Daum'a kestiler.

Abone ol

Fenerbahçe'de spor yazarları Gaziantepspor maçında alınan mağlubiyetin faturasını Daum'a kestiler. Birbirinden seçkin kalemlerin Gaziantepspor-Fenerbahçe maçıyla ilgili analizleri şöyle:

Gürcan Bilgiç (Sabah): Yazık bile denemez

Fenerbahçe, daha önce "Alexsiz'liği" denemişti. Elektrikleri kesilmiş ve beceriksiz bir haldeydiler. G.Antep'de de farkları olmadı. Bunu fark ettirmek için çabaları da yoktu. Daum da bunların içindeydi, zaten hep öyleydi. Değişim için "risk" almak gerekir. Bunun için de yürek lazım. Sığındığı liman (pahalı futbolcular) bir sürü mazeret üretiyor zaten.
Sekiz haftadır kayıpsız geçen bir serisi var Fenerbahçe'nin. Bu süreçte yenilgileri veya beraberlikleri de olabilirdi. Tıpkı dünkü gibi. Kimse de buna bir şey diyemez. Ligin en zor deplasmanlarından birini oynarken hele. Son dakikalarda yediğiniz golle kaybedilen puana normalde ancak "yazık" denebilir.

Maçı TV'den seyredenler arasından böyle konuşanlar veya yazanlar da olacaktır. Ama Kamil Ocak'taki görüntü ve notlarda Gaziantep kalecisinin yaptığı kurtarış yazmıyor. Fenerbahçe'nin iki bekinin (Carlos-Gökhan) bindirmeleri de yok. Maçı kontrollü oynayıp, topun kendi ayağında kalmasını sağlamak için bilerek yapılan bir temposuzluk da değil bu.
Biraz İstanbul BŞB maçının son dakikalarında vakit geçirirken sarı kart gören Alex'in izlenimleri var. Çaresizlikte ve kadercilikte istikrar var yani...
Sorumluluk alan yok. Mehmet Topuz en isteyeceği yerde, forvetin arkasında yer alıyor. "İlaç" için olsun, bir ver-kaç arasın arkadaşlarıyla...
Ya da orta sahaya yaklaşıp, o etkili driplinglerinden birini göstersin.
Yok arkadaş! Aynı Kazım gibi; kendisi sahada, etkisi formülünde olan bir performans.

Mehmet Demirkol'un yorumu bir sonraki sayfada

[PAGE]


Mehmet Demirkol: Harika zamanlama (Milliyet)

Böylesine düşük performanslı sıradan bir maç için fazlasıyla parlak final oldu. Da Silva’nın, Volkan’ın bakışlarıyla bile zor takip edebildiği serbest vuruşu için alkış yetmez. Maç boyunca sürekli şut deneyen Brezilyalı’nın bacaklarında o dakikada böyle bir güç olabilmesi sebebiyle bile kutlamalı... Sergilediği gerçekten inanılmaz bir vuruş kalitesiydi. Futbolun kendine has özelliğiyle vasatın altındaki bu sıkıcı oyun aklımızda belki de sadece bu şahane perdeyle hatırlanacak.

Fenerbahçe dün, dünyanın dört bir yanındaki birçok kulüpte gördüğümüz milli maç sonrası sendromunu en ileri boyutta yaşadı. İlk 30 dakikada Antep’in pasif oyunu bile onları tam bir takım yapmadı. Özellikle Emre-Topuz-Semih hücum nüvesinin akıl almaz uyumsuzluğu sadece bizim için değil, oyuncuların bizzat kendisi için dahi şaşırtıcıydı.

Sürekli birbirlerine sitem edişlerinden bunu anlayabilirsiniz.Bu üçlü iyi çalışmayınca zaten varlıkları tartışmalı olan Kazım ve Vederson’dan da yararlanmak mümkün olamazdı.

Belki oyun dengede gitse sarı-lacivertlilerin kendilerine gelme, Daum’un da olaya el koyma çizigisi öne çekilebilirdi. Ancak Fenerbahçe için sonun başlangıcı oynadıkları bu ‘5 benzemez’ oyunun galibiyet için yeterli olabileceği fikrine kapılmaları oldu. Oyunu kontrol etmeye topa sahip olmaya hiç yeltenmediler neredeyse.

Semih ileride attığı gole rağmen Fenerbahçe’deki en kötü performanslarından birini sergiledi. Pivot özelliklerini hiç ama hiç kullanamadı. Topuz ilk yarıdaki 2 şut denemesi dışında oyuna hiç girmedi. Emre de fazlasıyla geride kaldı. Durdular. Topu zorla Antep’e verdiler. Kontratak da yapamadılar.
Antep de duruma isyan eden oyuncu ise Olcan’dı. Biraz şansla maçı çok önce dengeye getirebilirdi. Ancak bu Antep için daha mı iyi, yoksa daha kötü mü olurdu, bunu söylemek zor. Bana kalırsa tam zamanında beraberliği bulup şahane bir finalle 3 puanı aldılar. Daha erken olsa Fenerbahçe’nin kendine gelecek zamanı olacaktı. Bu harika zafere rağmen şunu bilmeliler ki hâlâ lig standardının altındalar. Fenerbahçe’yiyse, tarif edecek bir standart yok maalesef. Akıllar hiç maçta değildi. 

Selçuk Yula'nın yorumu bir sonraki sayfada

[PAGE]


Selçuk Yula (Fotomaç): Daum'un yanlışları

Her şeyin bir sonu vardır. F.Bahçe'nin 9'da 9'luk serisinin sonu da G.Antep'te yaşandı. Haa "Bu maçta yaşanır mı" derseniz yanıtım 'hayır' olur. F.Bahçe 9'da 9'u çok rahat hem de skoru farklı bir şekilde yaşayabilirdi ama Daum'un yanlış tercihlerinin kurbanı oldu. Takımın en fazla koşan, iş yapan, atılan golde mükemmel asist yapan Vederson'u dışarı alıp Santos'u koymasının nedenini anlayamadım. Aynı şekilde sağ kanatta tek başına mücadele eden Gökhan Gönül'ü çıkarıp Bekir'i almasına da bir anlam veremedim. Aslında ikinci 45 dakikada hiç koşmayan, arkasındaki Gökhan Gönül'ü yapayalnız bırakan Kazım'ı çıkartıp Özer'i alsa, aynı şekilde gene ikinci 45 dakikada yorulup sadece oyunu seyreden Carlos'u çıkartıp Vederson'u geriye çekip öne Uğur Boral veya Santos'u alsa bu maç inanın ki 3-4 farkla F.Bahçe'nin galibiyeti ile biterdi. Daum bunları göremedi.

İleride Semih'in yalnızlığını göremedi. Ortada Emre ile Baroni'nin koşa koşa formalarını ıslatıp kulübeye "Yanımıza ne olur koşan bir adam koyar mısınız" diyen bakışlarını görmedi. Ve F.Bahçe'nin güle oynaya 9'da 9 ile döneceği G.Antep deplasmanından mağlubiyetle dönülmesine neden oldu. Tamam... Lugano gibi, Güiza gibi, en önemlisi Alex gibi futbolculardan yoksunsun. Kabul ediyorum. Sahaya çıkan 11 de çok iyiydi. Zaten takım da çok iyiydi. Vederson'un harika ortasına Semih'in mükemmel kafa vuruşu ile öne de geçmişsin. Oyun tamamen senin hakimiyetin altında. Bir problem de yok. Ama yanlış değişiklikler F.Bahçe'nin sonunu hazırladı. Maç F.Bahçe'nin galibiyeti ile bitseydi Emre'yi sahanın yıldızı, Semih'i de her zamanki gibi görevini yapan futbolcu ve Baroni'yi de Aurelio'yu aratmayacak bir ön libero olarak gösterecektik. Skor yazarı olmadığımız için yine bunları gösteriyoruz. Ama yanlarına sahanın, yani oynayan bütün futbolcuların en iyisi olan G.Antepsporlu Cesar Souza'yı da ekleyerek.

Kemal Belgin'in yorumu bir sonraki sayfada

[PAGE]


Kemal Belgin (Türkiye): Ahh Alex Vahh Alex!

Bir futbol takımının maliyeti ülke gerçeklerinin çok üzerinde 100 milyon euroları geçiyor da o takımın alacağı galibiyetler ya da puan 1 oyuncunun kafasına veya ayaklarına kalıyorsa, o takımın geleceğinin parlak olmasını beklemek; asla mümkün değildir.
İddialı şekilde soruyorum:
Benzeri bir mantıkla bugün Avrupa haritasının üzerinde bir tek takım dahi gösterebilir misiniz?
Yazıya böyle girişimin sebebi, F.Bahçe’nin ilk defa yenilgiye uğrayışının Alex‘siz kalışına bağlanacağını şimdiden okur ve duyar gibi olduğumdandır.
Yazık!.
Daum, Mehmet Topuz‘la Kazım‘ın görevlerini belirlemede bütün hafta bunalım geçirirken; aslında Vederson‘u Roberto Carlos‘la harcamasının faturasını ödeyeceğini çoktan kestirmeliydi. Bölgesine gelen bütün boş topları sanki ileride çok fizikli futbolcuları varmış gibi 60-70 metre kullanan Roberto Carlos yenen ilk golde de seyirci kalarak acaba Daum’a bir şeyler anlatabilmiş midir?
Pekiyi o nedir?
“Artık beni bırak” mesajıdır.
Emre‘nin Semih‘le bütünleşebilmek adına çırpınışı Cristian‘dan hiç destek görmezken, Semih‘in muhteşem golüyle G.Antepspor’un teknik direktör yanlışları nerede ise ceza tahtasına yansıyacaktı.
G.Antepspor’un Portekizli hocası Julio Cesar‘ın uçtaki en son adam değil de o tip oyuncunun arkasında oynarsa faydalı olabileceğini dün bu galibiyetle sanırım artık anlamıştır.
Erman‘ın bu ülkede en doğru adrese pas verme özelliği olan orta saha oyuncusu iken yerine arsa tipi Jorginho‘nun oynatılışı da F.Bahçe’nin yukarıdaki orta saha zaaflarının uzun süre üstünü örten yanlıştı.
Şayet G.Antepspor Beto ve Erman doğrularını taa başlangıçta düşünebilseydi; F.Bahçe o dramatik ama muhteşem frikik golüyle değil, daha evvel teslim alınabilirdi.
Birinci vitesle gitmeye çalışan antika bir araba çağımızdaki yeni modelleri geçemez.
İşte dünkü maçın nerede ise bir 65 dakikası iki eski model arabanın yarışı idi sanki.
Sonra bir tanesi modernize edilince, eski arabayı yerle bir etti.

Selim Soydan'ın yorumu bir sonraki sayfada

[PAGE]


Selim Soydan (Vatan): Daum kaşınıyor

8 haftadır hiç kayıp vermeden gelmişsin G.Antep’e.. Alex, Lugano ve Güiza gibi 3 asın kadroda bile olmadığı halde 1-0 öne geçip 1.5 puanı erkenden cebine koymuşsun.. Karşındaki rakibin kımıldamaya bile mecali yok.. Bu tablonun sonunda 2-1 mağlup oluyorsan hatayı önce kendinde arayacaksın Daum Efendi, başkasında değil..

Daum, eksik kadro ve yaklaşan G.Saray derbisi nedeniyle yine vur-kaç yapmayı hedeflemişti.. Allah’ı var, 1-0’dan sonra sahada Topuz değil Alex olsa F.Bahçe farka gidebilirdi.. Sorun da burada zaten.. Alex olmadan bu takım maç kazanamıyorsa, dün sahada yer alan 14 futbolcu ile teknik adamın da aynaya bakma zamanı gelmiştir..

Daum'un marifet saydığı ‘Aman aman, 1-0 olsun, bizim olsun’ anlayışı, maalesef bütün takıma sirayet etmiş durumda.. Herkes birden görev adamı olmuş, kimse ne etliye bulaştı ne sütlüye.. 1 puana adını bile değiştirmeyi göze alacak Couceiro, mecburen 76’da Erman’ı, 80’de de Beto’yu sokunca o ‘bitik’ Antep canlandı.. Gol bağıra çağıra ‘Geliyorum’ dedi.. Daum’un bu bölümde yaptığı hamlelere bakın, Vederson-Gökhan-Topuz’u çıkarıp Santos-Bekir-Özer’i soktu..

Oysa madem 1-0’ın üstüne yatıyorsun, orta sahayı kalabalıklaştırsan ve Antep’in 2. bölgeyi çabuk geçmesini engellesen isteğine ulaşacaksın.. Vederson ile Gökhan çıkacak son adamlardı ayrıca.. Mesela ilk golde adamını kaçıran Santos.. 2. gol öncesi gereksiz bir faul yapan ise Bekir.. Lugano’suz defans yolgeçen hanı, 1.50’lik Olcan bile biri direkten dönen üç kafa vuruşu yaptı, düşünün..

Erdoğan Şenay'ın yorumu bir sonraki sayfada

[PAGE]


Erdoğan Şenay: Daum'un intiharı (Milliyet)

Fenerbahçe’nin 8 haftadır devam eden galibiyet fırtınaları, dün zorlu bir 90 dakika sonrasında sona erip yenilgi hüsranına dönüşüyordu Gaziantep’te.
Evet, Fenerbahçe sakat olan önemli isimlerinden yoksundu, Milli Takım’ın zorlu oyunlarından dönen futbolcuların yorgunluğu ile de hayli tedirgindi yarışmada. Ancak yine de Semih’le ilk golü yaratmış bir takım, ikinci 45’te rakibin batıcı kontrataklarında bu kadar özensiz ve kaderci olma lüksüne nasıl bürünebiliyordu?
Kazım’ın mesuliyetsiz ve gelişigüzel anlayışı ile Fenerbahçe’nin ligde ve Avrupa’daki iddia dolu amaçları hiç birbirine uyuşuyor mu Allah aşkına? Alex’in olmadığı maçlarda sarı-lacivertli takım böylesine paniğe kapılır ve strateji üretemezse lig yılının bitiminde nasıl mutlu sonla kol kola olabilir ki!
Uzun zaman attığı tek golün şemsiyesi altına sığınan Fenerbahçe, Olcan’ın direkte eriyen gol şanssızlığına rağmen, neden içinde yaşadığı tatlı rüyadan silkinip sıyrılamıyordu ki?

Daum niçin ikinci 45’te müthiş organize paslarla oynayan ve kontrataklarla kalesine sürekli inen Gaziantepli golcüleri görmezden gelerek acilen defansif takviyeleri aklından dahi geçiremiyordu? Çünkü geçmiş haftalarda, son dakikalarda gelen inanılmaz beleş gollerin yine boy gösterebileceği umutlarına ve hayallerine takılıydı aklı da, ondan... Halbuki kalede Volkan-Emre Belözoğlu-çıktığı ana kadar Vederson-Semih-Cristian hatta Roberto Carlos bile oyun Fenerbahçe’nin galibiyetinde ve hakimiyetinde giderken sahanın en iyilerinin görüntüsü içindeydiler.

Ancak Gaziantep’teki Brezilyalılar’ın ayaklanmasını rakibin golcü ismi Da Silva başta olmak üzere tüm Antep’in orta sahadan çıkıp, Fenerbahçe kalesine sağ ve sol kulvarlardan akmakta olduğunu göremiyordu Daum Hoca. Yine “Nasıl olsa araya bir gol sıkıştırırız” hayalciliğine kapılıp Fenerbahçe’nin seyrek gol atakları çıkışlarına bakıp kalıyordu hocamız. Orta alanda pusuya yatmış Gaziantepli hırslı ayakların harekatını anında tespit edemeyen Daum, bu ani yenilginin baş sorumlusudur.
Özetle Fenerbahçe’ye son haftalarda şans meleklerinden inen puanların bereketi Daum’un dün gerçekleri görememesiyle sona ermiştir. Yani dünkü yenilgiye, ağır bir bakışla göz gezdirirsek, oyunu sevk ve idare açısından Daum’un intiharı diyebiliriz.