BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  MEDYA

Yazarlar Erdoğan'ı nasıl buldu?

Başbakan Erdoğan'ın 2023'ten sonra hedefi 2071'e taşıdığı kongre konuşmasını köşe yazarları, nasıl buldu?

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi'nin yankıları sürüyor. Merakla beklenen Başbakan Erdoğan'ın yaptığı konuşma, köşe yazarlarının gündemindeydi. Konuşmanın şifrelerini aralayan yazarlar, Erdoğan'ın ne demek istediğini köşe yazılarına taşıdılar.

MÜTHİŞ BİR NUTUK ŞOV

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, köşesinde Erdoğan'ın konuşmadığını resmen gürlediğini yazdı. Yazar, izleyenlerin tek kişilik müthiş bir “nutuk şovu”na tanık olduğunu düşünürken, halkın iyi hitabetten ne anladığını da şöyle dile getiriyor:

(...)Sesi kaldırıp indireceksin, erkek sesle haykıracaksın, araya iki türkü, üç şiir atacaksın, hep tarihi bir konuşma yapıyormuş gibi yapacaksın, gürleyeceksin, eseceksin, duygusal patlamalardan kahramanlık destanlarına savrulacaksın falan..."

Destansı bir siyasi kültüre yatkın olduklarına dikkat çeken Hakan, farklı bir siyasi kültüre sahip olmaları halinde sorulacak soruları böyle sıralıyor:

(...)İki buçuk saat konuştunuz ama uçağımızı kimin düşürdüğünden, Uludere’nin faillerinin neden hesap vermediğinden, yargıyla ilgili sorunların ne zaman çözüleceğinden, Anayasa’nın ne olduğundan, zamların nereye varacağından, Suriye işinin neye bağlandığından, ifade özgürlüğünden, gösteri yapanlara sıkılan gazlardan bir kelime olsun söz etmediniz... Ne iş?”

ÇANDAR: YENİ BİR ŞEY YOK AMA...

Radikal yazarı Cengiz Çandar ise Erdoğan'ın yeni bir şey söylemediğini düşünen isimlerden. Çıtayı yükseltenlerin hayal kırıklığı yaşadığını belirten yazar, köşesinde PKK ve BDP'yi dışlayan konuşmasıyla Erdoğan'ın çözümsüzlük siyasetini devam ettirdiğini savunuyor. Çandar, aynı konuşmanın olumlu yönlerine de şu sözleriyle dikkat çekiyor:

(...)O da, kendisini, Ak Parti’yi ve geleceği bağlayacak cinsten, yeterince açık biçimde bir ‘çözümsüzlük deklarasyonu’nu ilan etmemiş olmasıdır. Hiç ‘yeni’ olmayan, ‘heyecan uyandırmayan’ cümleler kullanmasının, yani aslında ‘somut bir şey söylememesi’nin ‘hayırlı’ yönü mevcut. Olmayacak, yürümeyecek, ağzı kapatılmış, dört tarafı bağlanmış bir ‘proje’ ortaya koymamıştır. “Geleceğin önü açık bırakılmıştır” yorumuyla umut pompalamayı sürdürebiliriz belki. "

ADEM YAVUZ ARSLAN VE BARLAS NE DEDİ? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

KÜRT VATANDAŞLARIN VİCDANLARINA ÇAĞRI

Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan, köşesinde Erdoğan'ın Kürt meselesinde vicdanlara çağrı yaptığını, eylem planı açıklamadığını yazdı.

Soruna ilişkin Erdoğan'ın yeni bir sayfa açma isteği içinde olduğunu hatırlatan yazar, yazısına şöyle devam ediyor:

(...)Kürt kökenli kardeşlerim yerine doğrudan 'Kürt kardeşim' demesi, gelin 'yol haritasını birlikte yapalım' demesi de dikkat çekici. PKK'nın her türlü sabotajına rağmen 'inadına hizmet' vurgusu bir bakıma meydan okumaydı. Kürtler'e çağrısı, özellikle 'vicdanlara çağrısı', sesi çıkmayan geniş kitlelere yönelik bir beklentiyi de yansıtıyor. Ne kadar doğrudur ne kadar gerçekleştirilebilir tartışılır ama Erdoğan, Kürtler'den artık PKK'ya karşı seslerini çıkarmalarını istiyor."

DEMİREL LİSTE DIŞI

Sabah yazarı Mehmet Barlas ise köşesinde Erdoğan'ın merkez sağ siyasetin isimleri sıralarken Süleyman Demirel'in adını anmamasına dikkat çekiyor.

(...)Erdoğan "Muhafazakâr-Demokrat" siyasetin geçmişteki iki büyük ismini, Adnan Menderes'i ve Turgut Özal'ı zikrediyor AK Parti'nin çizgisini anlatırken.
Ama Demirel listede değil.
Burada bir de hüzün verici bir durumun varlığını hatırlamalıyız.
Çünkü Muhafazakâr-Demokrat siyasetin bir diğer önemli ismi Süleyman Demirel'dir.
Ama 28 Şubat post-modern darbesindeki konumu, onu bu çizgide zikredilmesi gerekli isimler listesinden ne yazık ki çıkartmıştır.

ZAMAN YAZARI AHMET TURAN ALKAN VE VATAN YAZARI RUŞER ÇAKIR NE DEDİ? SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

ALKAN: SİYASETTE DÜNYALAR KURULABİLİYOR

Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan ise hamaset dolu konuşmaya sitemi vardı. Bugünkü köşesinde hamasetin gizlenen sıkıntıların habercisi olduğunu yazan Alkan, çoğu insanın bu tür konuşmalara bayıldığını sözlerine ekliyor. İçerikten ziyade beden diline odaklanan yazar, eleştirisini böyle sıralıyor:

(...)Dinleyenleri iknâ etmek için sıkça dinî kavramlar telâffuz ederek alenî işmarlar çakmayı bir siyaset üslûbu olarak doğru bulmuyorum. Ticari hayatta dini ve milli kavramlarla iş yapılamaz ama siyasette dünyalar kurulabiliyor. Konuşmanın muhtevasına değil beden diline bakıyor ve değerlendirmeye çalışıyorum; bu dil benim hoşuma gitmiyor ve bu benim safdil cümlem, siyasetle nisbetimi de pek naif bir vurguyla izah ediyor (Son zamanlarda bu kelime yanlış yerlerde kullanılıyor; halbuki, tecrübesiz, saf, hatta bön, çaylak demektir; meraklısına arz!). Dinleyenleri iknâ etmek için sıkça dinî kavramlar telâffuz ederek alenî işmarlar çakmayı bir siyaset üslûbu olarak doğru bulmuyorum. Ticari hayatta dini ve milli kavramlarla iş yapılamaz ama siyasette dünyalar kurulabiliyor."

ÇAKIR: PARTİLİ CUMHURBAŞKANI OLMA ARZUSU

Vatan yazarı Ruşen Çakır, köşesinde Başbakan Erdoğan'ın bundan sonra ne yapacağını yazdı. Konuşmayı 7 bölüme ayıran Çakır, vedalaşma bölümünde Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkacağını belirtiyor.

(...)7- Vedalaşma: Dünkü kongreyi “AKP’de post-Erdoğan dönemin startı” olarak nitelemiştik nitekim Erdoğan konuşmasının sonunda partililere veda edip onlara haklarını helal etti ve onlardan da helallik talep etti. Kendisinden sonra partiye nifak sokmak isteyecekler olabileceği uyarısında bulunan Erdoğan’ın şu sözleri çarpıcıydı: “Allah ömür verirse, bu can bu bedende olursa, inşallah farklı göregler, farklı unvanlar altında, yine bir olacağız, yine beraber olacağız, yine partimizin, yine milletimizin hizmetinde olacağız.”

Bu uzun cümlenin Erdoğan’ın hem Köşk’e çıkma, hem de partili cumhurbaşkanı olma arzu ve kararlılığının dışavurumu olarak görüyorum.