Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe maçı öncesi yaptığı açıklamalar üzerine ortalık hareketlendi. İşte bugün yaşananlar.
Abone olOrtaya atılan çeşitli iddialar üzerine gazetecilerin mektup ve yanıt trafiği başladı... İşte, 'İbrahim Seten' tartışmasında son gelişme... Hıncal Uluç'un köşesinde kaleme aldığı cevap... Aziz Yıldırım konuştuğundan beri Türk spor medyasının hal-i pür melaline bakın.. Zehir hafiyeler ''Sende şunu, bende bunu kastetti'' muhbirliği içindeler.. Daha öteye geçenler de var.. ''Aslında söylemedikleri daha kimler kimler var.. Onlar da bunlar'' diye yeni isimler, yeni töhmetler yazıp çiziyorlar.. Türk spor medyası, Arthur Miller'in Cadı Kazanı'ndaki köyden beter.. Okuyorum, bakıyorum.. Sövene kızmıyoruz, ''Daha da sövmeliydin'' diyoruz.. Biz daha ağırını yazıp söylüyoruz.. Meğer ne aşşağılık bir toplummuşuz biz spor yazarları.. Bu millet hala bizi adam yerine koyup okumaya dinlemeye devam ediyorsa, vallahi çok sabırlı.. **** Aslında böyle günlerde mesleğe ve meslekdaşa sahip olsun diye kurulmuş bir de dernek var.. ''Aman ne şiş yansın, ne kebab..'' Sen bütçeni federasyondan gelecek dolarlara bağlarsan, federasyon başkanı senin üyelerine söver.. Geçiştirirsin.. Sen para kazanmak için hala, Fener, Galatasaray, Beşiktaşlı Spor Yazarları Turnuvası hayalleri içinde yaşarsan, tabii Fener başkanını kızdırmaktan ödün patlar.. Derneğin görevi para kazanmak.. Mesleğin onuru, para getirmiyor ki.. **** Esat Yılmaer, Hürriyet gibi köklü bir gazetenin Spor Müdürü olarak Aziz Yıldırım'ın meslek onur ve ilkelerine saldırısına, en başta en sert yanıtı vermesi beklenirken, Cadı avına çıkan, nedense (!) sadece İbrahim Seten ve Sanem Altan'ı bulup birinci sayfa sür manşetten, Sanem'in harika deyimi ile ''Bonny ve Clyde gibi'' teşhir eden Spor (!) servisinin başı.. Aziz Yıldırım'a değil, ''Sen ne diyorsun Aziz Efendi'' diyen bana saldırıyor.. ''Artık biz de Hıncal Uluç'un gazetecilikten, gazeteciliğin en temel kurallarından haberi olmadığını biliyoruz'' diyor.. Esat, ''Gazetecilik'' lafını şu son rezaletten sonra ağzına en son alacak adamsın. Mesleğine yönelmiş bir saldırıya karşı koyacağına ''Kimi dedi.. Kimi kastetti'' diye zehir hafiyeliğe soyunup, dediklerinden nedense(!) sadece İbrahim Seten'i tahmin ve bir tahminden haber yapıp sür manşete çıkaran sensin. Ağırlık ve sorumluluğunu bize sövenlere karşı değil, onların yanına koyan sen.. Bir tahmini, bir dedikoduyu sürmanşet haberi yapan sen gazeteciliğin temel kurallarını biliyorsun.. Oysa ben, bir haberin değil, bir yorumun içinde, üstelik ''Söylenti'' olduğunun da altını çizerek söyledim, senin hiç hoşuna gitmeyen laflarımı.. Herkesin ağzında sakızdı söylediklerim.. Tüm spor servislerinde konuşuluyordu.. Herkesin konuştuğunu açıklamak, ne zamandan beri suç?.. Sevgili Esat.. Seni herkesin ağzında sakız yapan söylentinin kaynağını bilmiyor musun?.. Adını bildiğin gibi biliyorsun.. Ama nedense öyle bir telaş içindesin ki, ''En iyi savunma hücumdur'' deyip, bana gazetecilik ve gazeteciliğin kurallarını öğretmeye kalkışmışsın.. Bir daha yapma.. Telaş içinde yazı yazma.. Millet suçluların telaşı sanabilir. Bugün İbrahim Seten'in Özkök'e mektup falan yazmadığını herkes biliyor.. O zaman bu laf nerden çıktı eğer sahiden bilmiyorsan, İbrahim'i bulup Ercan'ı bulamayan(!) zehir hafiyelerine söyle, araştırsınlar, gene bulamazlarsa beni arasınlar olur mu, Esat.. Seni ne kadar sevdiğimi ve desteklediğimi bilirsin Esat.. O yazına öyle üzüldüm ki.. Yazdığın o haber üzerinde bir eleştiri daha var.. İyi oku.. Satır satır, kelime kelime iyi oku.. ''Hürriyet'te İbrahim Bey ve eşi ile ilgili haber konusundaki eleştirinize katılıyorum. Fenerbahçe Başkanının, belli ki öfkeyle söylediği bu sözleri ciddiye alıp kimseyi töhmet altında bırakmamak gerekirdi. Fenerbahçe Kulübü başkanının isim vermeden ima ederek itham ettiği kişiler arasında benim damadım da vardı. Hiç kuşkusuz bu tür ithamlarla ilgili bir haber yapılacaksa, ima edilen herkesten söz edilmesi gerekirdi. Bunu ilgili arkadaşlarıma da söyledim. Ama dediğim gibi, bu yanlışlığın arkasında hayali bir mektuba dayalı kasıt aramamak gerekir. Siz de aynı meslektesiniz. Zaman zaman istemediğiniz yanlışlıklar oluyor. Önemli olan bunların düzeltilmesidir.'' Anladın değil mi, Sevgili Esat.. Bu mektubu bana yazanın Ertuğrul Özkök olduğunu.. O haberi(!) öyle yazarak çok müşkül durumda bıraktığın Ertuğrul Özkök.. ''İbrahim Bey ve eşi ile ilgili eleştirime katılan, Aziz Yıldırım'ın sözlerini ciddiye alıp, insanları töhmet altında bırakan haber yazılamayacağını söyleyen, ille de yazılacaksa, Genel Yayın Müdürünün damadını görmezden gelmenin 'Kuşkusuz' bir yanlış olduğunu söyleyen'' kişi, senin Genel Yayın Müdürün.. Önce kendi yanlışının özürünü dilemen gerekir.. Sonra bu yanlış haberin, hem de böyle yanlış içerikle nasıl ve niçin hazırlandığını açıklaman ve kamuoyunu herhangi bir ''Kasıt'' olmadığına inandırman şart.. Bu haber niye sadece İbrahim'e yönelik.. Niye birinci sayfadan sürmanşet, hadi anlat bakalım?.. Bunları yaparsan, ancak ondan sonra, oturur seninle gazetecilik ve gazeteciliğin temel kurallarını tartışabiliriz, sevgili kardeşim.. Ben tepki gösteren hayvan olmaya devam edeceğim.. İnsan olduğum için!..