Seçim çalışmalarını yerinde görmek için Güneydoğu'ya giden Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan ilginç izlenimler aktardı.
Abone olYolsuzluk iddiaları konuşulurken yaşlı kadın, Zaman yazarına "lakin dinimiz bize, bizzat şahit olmadıkça suizan etmememizi öğütlüyor!" diye karşılık vermiş.
Yazar Alkan, yolsuzluklara inanmak istemeyen kitleler üzerinde havuz medyasının yayınlarının etkili olduğunu iddia etti.
Diyarbakır uçağında tanıştığı yaşlı bir kadın ile kızıyla yol boyunca sohbet eden Zaman si yazarı , aralarında geçen diyalogları köşesinde yazdı. İşte o yazıdan bir bölüm:
-Gazeteciyiz dedik. “Hangi gazete?”, “Zaman” derken konu hızla siyasi meseleye, Müslümanların birbirini hırpalamasına, oradan yolsuzluk söylentilerine akıverdi.
Yolculuk boyunca elindeki tevhidmatik ile tesbihatına kesintisiz devam eden hanımefendinin yolsuzluk iddialarına yaklaşımı çok ilginçti, dedi ki:
LAKİN DİNİMİZ BİZE BİZZAT ŞAHİT OLMADIKÇA
-Konuya şöyle bakmak daha doğru olur zannediyorum. Evet, kedinin ağzından yoğurt damlıyor, patilerinde yoğurt bulaşığının izleri var; yoğurt çanağı da önünde, lakin dinimiz bize, bizzat şahit olmadıkça suizan etmememizi öğütlüyor!
O kadar şirin bir izah biçimiydi ki, tebessümle karşıladık. Hemen deftere davranıp bu ilginç yaklaşımı sizlerle paylaşmak için not aldım. Sair meselelerde de; meselâ kalp kırmamak, hakaret etmemek, örgütçülükle suçlamadan önce iki kere düşünmek gibi hususlarda da böyle incelikli davranılmış olsaydı diye geçti içimden.
“Evet görüyorum ama inanmak istemiyorum” yaklaşımı, çaresizliğin dayattığı bir yaklaşım olarak hayli paylaşılıyor. Diyarbakır ve Urfa’da kimle karşılayıp ayaküstü sohbet etsek, bu mesele ve meselenin sürüklediği sonuçlar gündeme geldi. Bu intibalarımı inşallah, diğer yazar arkadaşlarımla birlikte daha tafsilatlı olarak sizlerle paylaşacağız.
Şu kadarını şimdiden çıtlatmak mümkün: En yetkili ağızdan başlamak üzere havuz medyasının yayını, “inanmak istemeyen” kitleler üzerinde hayli tesir yapmış.
ALİ BULAÇ'A ESPRİ
Bir kahvede Ali Bulaç’ı önceden tanıyan kıraathane sahibinin selâmdan sonra ilk cümlesi çok dikkat çekiciydi meselâ:
-İnşallah Zaman’ı bırakmışsın Hoca?
Epeyce güldük; güzel espriydi!