BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Yaşar Okuyan'dan müthiş iddialar!

Okuyan tanık sandalyesinde partisi ve yolsuzluk yapanlarla ilgili dehşet verici açıklamalar yaptı.

Abone ol

Ankara 2 No'lu DGM'de görülen davanın bugünkü duruşmasında, elektrik kesintisi sorununa, bir özel televizyon canlı yayın aracının jeneratörlerinden yararlanılarak çözüm bulundu. Devam eden duruşmada, sanıklardan Prof. Dr. Ferhan Özmen, savuma yaptı. Özmen, 15 yıldır profesör olduğunu, girişimsel kardiyoloji ile ilgili Türkiye'de ve dünyada uygulamalarda bulunduğunu söyledi. Eski Sağlık Bakanı Müsteşarı olarak da kardiyoloji alanında personel yetiştirilmesi için çalışmalar yaptığını anlatan Özmen, Türk Girişimsel Kardiyoloji Vakfı'nı da bu konudaki bilimsel çalışmaları yakından izlemek amacıyla kurduklarını söyledi. ''ÇALIŞARAK ELDE ETTİĞİM TASARRUF'' İyileştirici tıbbi malzeme satan firmalarla çıkar ilişkisi içinde olduğu, rüşvet aldığı iddialarını reddeden Özmen, iki bankada hesabı bulunduğunu belirterek, birçok hesabının olmasının, bu hesaplara yatan paraların illegal yollardan elde edildiği anlamına gelmeyeceğini kaydetti. Özmen, bir hesabındaki 272 bin Amerikan Doları konusunda iddia makamının kendisine soru yöneltmediğini ifade ederek, ''Bu para, yıllardan beri çalışarak elde ettiğim tasarrufumdur. Maaş, döner sermaye gelirleri ve gayrimenkul satışlarından elde ettiğim paradır. Hesaba parayı başkaları değil kendim yatırdım. Emeğimin karşılığıdır ve tamamen yasal yollardan elde ettiğim tasarrufumdur. Yüklü miktarda para yatırmak kanunsuzluk değildir'' diye konuştu. Özmen, Türk Girişimsel Kardiyoloji Vakfı hesabına yatırılan paraların kendisi tarafından çekildiğini ve vakıf yararına harcandığını savundu. Ferhan Özmen, meslektaşları arasında saygı gördüğünü, çıkar amaçlı suç örgütünün varlığından haberdar olmadığını, dolayısıyla böyle örgüte yardım etmesinin de söz konusu olamayacağını ifade etti. Sanıklardan eski SSK Genel Müdür Yardımcısı Cahit Pekyardımcı da, avukatının verdiği yazılı savunmaya katıldığını söyledi. 'OKUYAN'IN TANIKLIĞI USULE AYKIRI'' Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın tanık olarak duruşma salonuna alınmasının ardından, sanıklardan Dr. Ender Örnek'in avukatı Sedat Vural, dava açıldıktan sonra yaptığı açıklamalar dolayısıyla Okuyan'ın tanık olarak dinlenilmesinin usule aykırı olduğunu ileri sürdü. Tanık olarak dinlenen Okuyan, olaya ilişkin açıklamalarda bulunduğunu, sanıkları isimlendirerek bir açıklama yapmadığını kaydetti. İyileştirici tıbbi malzeme ve ilaç alımı ile diğer alanlarda hırsızlık ve yolsuzluğun yıllardır kangren haline geldiğini ifade eden Okuyan, SSK'nın iyileştirici tıbbi malzemelerini 1992 yılında yapılan protokol ile aldığını, fiyatların, ihale yapılmaksızın SSK bürokratları ve firma temsilcileri tarafından belirlendiğini anlattı. ''UÇAKTA ÖĞRENDİM'' Yaşar Okuyan, 1999 yılı sonu 2000 yılı başlarında İstanbul'dan uçakla gelirken, iyileştirici tıbbi malzeme satan bir firma yetkilisinin yanına gelerek oturduğunu, bu kişinin, SSK'nın iyileştirici sarf malzemelerini çok pahalıya aldığını, ''(Ortopedi ve kardiyoloji malzemelerinde dolar bazında yüzde 30 indirim yapın) deseniz, firmaların tepkisi olmaz, ancak bürokratlar karşı çıkar'' dediğini anlattı. Okuyan, kendisinin bu durumu inandırıcı bulmadığını, ancak konuyu ilgili genel müdüre ilettiğini söyledi. Daha sonra, kardiyoloji ve ortopedi malzemelerinde indirime gidildiğini, ancak ortopedi malzemelerinde yapılan indirimin 10 gün sonra geri alındığını öğrendiğini ifade eden Okuyan, SSK Eskişehir Hastanesi Başhekimi'nin, ''kardiyoloji malzemelerinin ihaleyle alınmasının daha ucuza mal olacağını'' söylemesi üzerine bürokratlarını topladığını ve protokol uygulamasının yanlış olduğu kanaatine vardıklarını belirtti. Okuyan, daha sonra ihale düzenlendiğini ancak serbest piyasa koşullarında bu ihalelerin gerçekleşemediğini, hatta düşük fiyat veren bir firma yetkilisinin tehdit edildiği yönünde duyumlar aldığını bildirdi. Konuyu Rekabet Kurulu'na intikal ettirdiğini belirten Okuyan, ''Ne yazık ki kurul, ihalelerde tehdit olduğuna ilişkin bir şeye rastlanılmadığı görüşünü bildirdi'' dedi. ''DURUMU BAŞBAKAN ECEVİT'E BİLDİRDİM'' Durumu dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, başbakan yardımcıları Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz'a ilettiğini, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun devreye girmesini istediğini kaydeden Okuyan, ancak kamuoyunda kendisine yönelik çok büyük psikolojik baskılar başladığını anlattı. Okuyan, ''Parti grubumda milletvekili arkadaşlarım beni suçladı. (Niye ortalığı karıştırdın, insanlar ölecek), dediler. Konu kilitlendi. Duran ameliyat olmadı ama durdurulması noktasına geldi, gecikmeler başladı. İşin içine baskı ve tehditler girince, ihaleler yapılamaz hale geldi'' diye konuştu. ''DOKTOR TAKMADI' TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda çalışma yaparken müsteşarının aradığını, ''Bursa'daki bir hastaya kalp pili vermiyorlar, hasta her an ölebilir'' dediğini anlatan Yaşar Okuyan, kişisel çabaları sonucunda bir kalp pili bulunduğunu, ancak onu da doktorun takmadığını söyledi. Okuyan, doktor hakkında soruşturma başlatıldığını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Bu olayı, o dönemde yaratılmak istenen tehditlerin bir sonucu olarak değerlendiriyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanı olarak, siz devletsiniz, bakanlık makamında oturuyorsunuz, birileri kurdukları organizasyonla devlete meydan okuyorlar, insanların sağlığıyla oynuyorlar, insanları ölümle burun buruna getiriyorlar.'' Söz konusu organizasyonun medyayı kullanarak kamuoyu yarattığını, kendisinin beceriksiz bir kişi olarak gösterildiğini anlatan Okuyan, olayla ilgili nasıl bir tehditle karşılaştığı yolundaki soru üzerine, ''(Seni döveceğiz, öldüreceğiz) şeklinde bir tehdit yok. Hastaların sağlığıyla oynanıyor şeklinde haberler yayınlatılıyor. Özel hayatınızla ilgili haberler yapılıyor. Bir bakan başka nasıl tehdit edilecek, nasıl baskı olacak? Dağ başında mıyız ki (seni vuracağız, öldüreceğiz) diyecekler'' diye konuştu. GERGİN ANLAR... Yaşar Okuyan'ın sanık avukatlarının yönelttiği soruları yanıtlaması sırasında zaman zaman gergin anlar yaşandı. Okuyan, ''10 yıldır devam eden, adeta meşru hale getirilmiş bir sisteme çomak sokuyorsunuz. Huzurunuzda davanın sanığıymışız gibi psikolojik hava içinde bırakılıyoruz'' dedi. Kardiyoloji ve ortopedi malzemelerinin protokol fiyatlarının altında alınması durumunda aradaki farkın SSK'ca ödeneceğine ilişkin taahhütname konusunda yaptığı girişimlere firmalardan bir tepki gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Okuyan, Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER) yöneticileri ile yaptığı görüşmede bu konunun gündeme geldiğini ve firma yöneticilerinin tepki gösterdiğini söyledi. Okuyan, SADER yöneticilerinin, fiyatların protokol fiyatları düzeyine çekilmesi için formül bulunmasını istediklerini bildirdi. Mahkeme Başkanı Yunus Karabıyıkoğlu, Savcı Ömer Suha Aldan'ın ''İhbarda bulunduğunuz için pişman mısınız?'' şeklindeki sorusunu Okuyan'a yöneltmedi. Okuyan, DGM'den ayrılırken, gazetecilerin aynı soruyu sorması üzerine şunları söyledi: ''Hayır, hiç pişman değilim. Allah'tan başka hiç kimseye de eyvallahımız yok. Buradaki olay meclis soruşturma komisyonu kararları gibi değildir. İsmet Paşa'nın, (Eğer namuslular namussuzlar kadar cesaret sahibi olmazsa, o ülke felakete uğrar) sözü vardır. Bu ülke sahipsiz değildir. Bunların hesabı sorulmalıdır.''