BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,75
ALTIN 2.971,98
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Yaşar Kemal anısı Ahmet Altan anlattı

Türk Edebiyatının çınarı Yaşar Kemal son yolculuğuna uğurlanırken Ahmet Altan'ın yazısı akıllarda. Brezilya'lı ünlü çizer ise Yaşar Kemal'i böyle resimledi.

Abone ol

Türk edebiyatının efsanesi Yaşar Kemal çok az kişiye nasip olacak bir kalabalıkla bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. Yaşar Kemal'in edebiyatta iz bırakan hayatının yakın tanıklarından biri olan Ahmet Altan ölümünün ardından usta yazarı kaleme aldı. Ünlü Brezilyalı karikatürist ise Yaşar Kemal'i bir çınar olarak resimledi.

YAŞAR KEMAL CENAZE TÖRENİ (CANLI YAYIN NOTLARI - TIKLAYIN)
İşte Ahmet Altan'ın kalemindan Yaşar Kemal anıları;

"Onu sanırım elli yıl kadar önce tanıdım. Evlerine ilk gittiğimiz günü hatırlıyorum. Şehrin dışındaki bir gazeteci sitesinde oturuyordu, Orhan Kemal de aynı mahalleye taşınmıştı, biz de oraya taşınacaktık, parasızlık, ülkenin ünlü yazarlarını şehir dışındaki epeyce kötü yapılmış bir siteye hicrete zorluyordu.

O sıralarda ben 13-14 yaşındaydım, Yaşar Kemal de kırklı yaşlarına yaklaşıyordu herhalde ama bana büyük ve yaşlı bir insan gibi gözükmüştü. Evlerini çok beğenmiştim, kilimler, Anadolu’yu hatırlatan eşyalar, modern ışıklarla ve objelerle içiçeydi.

Sonra biz de Basınköy’e taşındık.

MAHALLEDEKİ ÇOCUKLARIN ARKADAŞIYDI

Yaşar Kemal, mahalledeki bütün çocukların arkadaşıydı, onlarla birlikte uçurtma uçurur, top oynar, ahbablık ederdi. Onun daha uzaktan gelişini gören bütün çocuklar sevinçle bağırmaya, ona doğru koşmaya başlarlardı.

Bize geldiğinde de o sıralarda çok küçük olan Zeynep’le sanki o büyük biriymiş gibi konuşur, oyunlar oynar, Mehmet’le uzun yürüyüşlere çıkardı.

'SEN O İTE ALDIRMA YAŞAR"

Ben ergenliğe yeni adım atmış, belki de gereğinden fazla kitap okuyan, edebiyat konuşmaya meraklı ve itiraf edeyim ki kendini dünyanın merkezi sanan kibirli bir oğlan çocuğuydum, konuşmalarım, tavırlarım Yaşar Kemal’i sinirlendirirdi bazen. Yaşar Kemal’le bir oyun oynamamış, böyle bir hatıraya sahip olmayan o mahalledeki tek çocuk bendim sanırım. Kimi zaman ukalalıklarımla onu çok kızdırdığımda o kocaman sesiyle küfür eder, “Kerime, halk kızı olduğu için gerçek insandır, sen ona benzememişsin” derdi. Annem gülerdi, “Sen o ite aldırma Yaşar” derdi.

Annem Yaşar Kemal’i çok severdi, kardeşiymiş gibi davranırdı, sanırım öyle de hissederdi. Ben onların “halk kızı ve halk oğlu” olmalarıyla usulca dalga geçer ve Yaşar Kemal’i daha fazla kızdırırdım.

ANNEM ÖLÜNCE AĞLADI

Annemin öldüğü gecenin sabahını hatırlıyorum, babam bendeydi, Yaşar Kemal de bana gelmişti, sabah saat on bir gibiydi, “Bana bir viski ver” demişti, “içkiyi bırakmıştım ama şimdi içeceğim.”

Ağlıyordu.

Şimdi benim, onun için ağladığım gibi… Sessizce.

GECELERİ SOKAKLARDA DOLAŞIRDI
O kalabalık ve coşkulu yaşamına rağmen büyük bir yazarın bütün yalnızlığına ve huzursuzluğuna sahipti, geceleri kendini evden dışarı atar, tek başına ıssız mahallenin sokaklarında, mahallenin çevresindeki kırlarda yürürdü.

Bazı geceler, geceyarısına doğru, biz babamla konuşurken pencere sert darbelerle yumruklanırdı, “Yaşar geldi” derdi babam, ben kapıyı açmaya giderdim.

“Oğlum, sen kapı denilen şeyi bilmiyor musun,” derdi babam Yaşar Kemal’e, “niye pencereleri yumrukluyorsun.”

Yaşar Kemal de babama küfürlerle cevap verirdi, sonra ciddileşip konuşmaya başlarlardı, bazen de babamın takılmalarına aldırmadan “Bana bir içki verin” derdi, o zaman gerçekten bunaldığı bir gece olduğunu anlardı babam, eğer “Yaşar” çok sıkıntılıysa gecenin yarısında babamla birlikte çıkıp giderler, bir yerlerde içerlerdi.

YAZARLIK KASAPLIK GİBİDİR

Bir kış gecesi, sessiz ve ağır bir karın bütün mahallenin üstüne çöktüğü bir geceyarısı, benim yazarlığa hevesli olduğumu bilen ve beni romancılık için fazla “kırılgan” bulan babam, bana nasihat ediyordu, “Yazarlık öyle kolay değildir,” diyordu, “hayatın bütün kanını, kirini, kokusunu bileceksin, onu sırtında taşıyacaksın, kasaplık gibidir yazarlık, sert ve dayanıklı olacaksın.”

O sırada pencere yumruklanmıştı.

“Yaşar geldi” demişti babam.

Yaşar Kemal, omuzlarında, saçlarında kar yığınlarıyla içeri girdiğinde, babam merhaba bile demeden, “Yazarlık nasıl bir şeydir Yaşar” demişti.

“Kasaplık gibidir,” demişti Yaşar Kemal.

Çok şaşırmıştım, birbirlerinin söylediğinden habersiz biçimde aynı sözleri söylemelerine hayret etmiştim.

Ne demek istediklerini daha sonra anlamıştım.

YAŞAR KEMAL KARİKATÜRÜ
Brezilyalı ünlü çizer de bugün Yaşar Kemal'e çizgilerle veda etti. İşte Yaşar Kemal;
yaşar-kemal-latuf.jpg