Krize dönüşen YAŞ atama ve terfi kararlarının yankıları hala devam ediyor.
Abone olKrize dönüşen YAŞ atama ve terfi kararlarının yankıları hala devam ediyor. Yaşanan krizler sonucunda varılan mutabakat ile Genelkurmay Başkanlığı’na Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın atanmasına karşı çıktığı 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız’ın yerine, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na Orgeneral Erdal Ceylanoğlu getirildi. Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar ise krizin çözülmesi sürecinde perde arkasında yaşananları yazdı. Tayyar'a göre krizin çözümü bakın nasıl sağlandı...
Başbakan Erdoğan, geçen yıl, uyumlu çalıştıkları ve Genelkurmay Başkanı sıfatıyla ilk kez şuraya katılacak Orgeneral İlker Başbuğ’a inisiyatif tanıdı, toplantıya pek ilgi göstermedi. Ancak, şura kararları siyasi iradenin güvenini incitici boyuttaydı. Albay Dursun Çiçek’in emekliliğine bile gerek görülmemişti.
Bu yıl, daha kararlı, inisiyatif üstlenen ve yasal haklarını arayan bir siyasi otoriteyle karşılaştık. Kamu bürokrasisinin askeri bölümündeki atama keyfiliği ortadan kaldırıldı, siyasi otorite denklemin etkin faktörü haline geldi.
Burada şaşırtıcı olan, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un kaybedeceği bir oyun planı üzerinden bilek güreşine tutulmasıydı. Oysa, başbakanı, cumhurbaşkanını çok iyi tanıyordu. Sanıyorum, duygularına yenik düştü.
Hesap hatası
Hükümet, şura öncesi Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül üzerinden mesajlarını çok net olarak iletti. Ergenekon, Balyoz, internet andıcı gibi dava ve soruşturma konularına adı karışmış generallerin terfileri ile 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanma önerisine kapalı olduklarını, hukuki gerekçeleriyle birlikte bildirdi.
Buna rağmen Başbuğ kumar oynadı, Hasan Iğsız’ın adını yazarak kararnameyi Milli Savunma Bakanlığı’na gönderdi. Kararnamenin başbakanlığa sunulması için Bakan Vecdi Gönül’ün inhası gerekiyordu. Hemen başbakanı aradı, tepkisi üzerine kararname bakanlıkta rafa kaldırıldı, başbakanlığa bile gönderilmedi.
Zirve karıştı, trafik yoğunlaştı, ama Başbuğ ısrarlıydı.
Asker cephesi
Kulislere yansıyan bilgilere göre, Başbuğ, dört kuvvet komutanıyla özel bir toplantı yaptı; Iğsız konusundaki ısrarını belirterek, geri adım atmama konusunda desteklerini istedi, nihai çare olarak “toplu istifa” kartını gündeme getirdi. İşin ilginç tarafı, bu kart, dolaylı olarak hükümetin kulağına fısıldandı.
Bu durum, kimilerince, “komutanlar istifa edebilir” yorumlarına yol açarken, kimilerince “blöf yapıyorlar” şeklinde değerlendirildi. Karşılık bulmadı.
Bu kez Başbuğ, 2.Başkan Orgeneral Aslan Güner ve 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız’la üçlü zirve yaparak yeni bir stratejiyi devreye soktuğu haberi kulislere yansımaya başladı. Toplu istifa seçenek olmaktan çıktığına göre, Kara Kuvvetleri için adı geçen Jandarma Genel Komutanı Atilla Işık emekliliğe zorlanarak yeni kart açılacaktı.
Öyle de oldu. 5 Ağustos’ta Işık Paşa emekliğini istedi. Bu sürpriz gelişmeyi Star’da manşetten duyurduğumuzda Işık Paşa bir özel TV kanalına yazılı açıklama yaparak, emeklilik kararını baskıyla almadığını duyurdu. Paşanın bu açıklaması hiç inandırıcı değildi.
Hükümet cephesi
Her oyun planı, hükümet tarafından değerlendiriliyordu. Sürecin uzaması ciddi rahatsızlık konusuydu. Bu arada büyük provokatif bir eylemin yaşanması halinde, Türkiye çok farklı mecralara sürüklenmek istenebilirdi. Ayrıca,
kriz sürdükçe hükümetin acz içinde gözükme ve yaşananların referandumu baltalama riski mevcuttu.
Sürecin kısa sürede sonlandırılması için radikal önlemler masaya yatırıldı. Tüm bakanlara iki boş kararname imzalatıldı. İhtiyaç duyulduğunda kullanılacaktı. Birincisi Genelkurmay Başkanı’nı görevden almak, ikincisi yerine yenisini atamak içindi.
Görevden alınması halinde Başbuğ’un yerine düşünülen Koşaner’di. Onun da emekliliğini istemesi halinde B Planı, sırasıyla Hava Kuvvetleri, olmazsa Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın atanmasıydı.
Çankaya cephesi
Bu süreçte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de aktif şekilde devreye girdi. Daha çok “arabulucu” rolündeydi. Atilla Işık’ın istifa ettiği gün Başbakan, Ankara dışındaydı. Cumhurbaşkanı, Işık Koşaner’i Çankaya Köşkü’ne davet etti. Burada İlker Başbuğ’un tercih edilmemesi, örtülü mesajdı.
Bize ulaşan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı, Koşaner Paşa’dan sorunun aşılması için inisiyatif üstlenmesi istedi. Birkaç gün sonra Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturacak olan Koşaner’in, Başbuğ’un gölgesinde ezilmesi rahatsızlık vericiydi. Gül’ün bir diğer önerisi, Atilla Işık Paşa’yı emeklilik kararından vazgeçmesi için ikna etmesiydi.
Başbuğ’a son mesaj
Sorun kilitlenince Başbakan, Cuma günü Eskişehir’e doğru yola çıkmadan önce nihai kararını verdi. Bir bakan, “Gece yayımlanacak Resmi Gazete’nin mükerrer sayısını takip edin” dedi. Başbuğ’un görevden alınmasına ilişkin kararname yayımlanabilirdi.
Öncesinde Milli Savunma Bakanı Gönül, son uyarı için Genelkurmay Başkanı’na gönderildi. Gönül, karargahtan ayrılmadan önce Erdoğan, Eskişehir treninde bombayı patlattı, Başbuğ’a ilettiği mesajları örtülü olarak kamuoyuna açıkladı.
Dedi ki: Başbuğ’dan Kara Kuvvetleri Komutanlığı için öneri bekliyorum. Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanlarından biri olabilir.
Başbuğ’un randevusu
Gönül’ün ziyareti ve Erdoğan’ın mesajları adrese ulaşmıştı. Başbuğ, sürpriz şekilde başbakandan randevu istedi ve aynı gün gece saat 23.00 sularında bir araya geldiler. Başbuğ’un Hasan Iğsız yerine önerisi Necdet Özel’di, Jandarma’ya ise Aslan Güner’in getirilmesini istedi.
Erdoğan itiraz etti. Bu arada Çankaya ile irtibat kuruldu. Yaklaşık bir saat süren görüşme sonunda Hasan Iğsız yerine Erdal Ceylanoğlu formülüyle sorun aşıldı.
Gece yarısı zirvesinden sonra alınan kararların kamuoyuna açıklanması planlandı. Ancak, her ne kadar bilgisi olsa bile Cumhurbaşkanı Gül’ün imzası alınmadan yapılacak bir açıklamanın nezaketsizlik olacağı düşüncesiyle açıklama ertelendi. Pazar günü açıklanan karar, Cuma gecesi netleşmişti.
Olan, Atilla Işık’a oldu. Şimdi çok pişman olduğunu duyuyorum ama nafile...