BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Yarım işleri tamamlayacak

Yeni Şafak Gazetesi'nden Salih Kemaloğlu ile röportaj yapan Topbaş İstanbul'daki şansını değerlendirdi...

Abone ol

Beyoğlu Belediye Başkanlığı döneminde uzlaşmacı yapısı ile dikkat çeken AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Kadir Topbaş, belediye başkan adaylığına en yakın isimlerin başında geliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaşadığı siyasi geçmişin avantajıni kullanan Topbaş belediye başkanlığı için misyonunu "Başbakan'ın İstanbul 'da yarım kalmış sevdasını tamamlamak" olarak açıklıyor.

AK Parti'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Kadir Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanlığı döneminde ortaya koyduğu çalışmalar ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a olan siyasi birlikteliği ile aday adayları arasında belediye başkan adaylığına en yakın isimlerin başında geliyor. Uzlaşmacı yapısı, farklı görüş ve anlayıştaki kişilerle kurduğu diyaloğu ile tanınan Topbaş, belediye başkanlığı adaylığındaki misyonunu "Sayın Başbakan'ın yarım kalan sevdasını tamamlamak" olarak ortaya koyuyor. Topbaş, belediye başkanı olması durumunda da en büyük hayalinin dört-beş yıl sonra dünyanın en büyük şehirlerinin belediye başkanlarının kendisine "Bunu nasıl başardınız" diye bilgi istemeleri olduğunu söylüyor. Topbaş ile Beyoğlu'nun tarihi mekanı Galata'da görüştük.

Çok iddialı adaylarla yarışıyorsunuz. Teşkilat düzeyinde son durumunuz nasıl görülüyor?

30 yıla aşkın bir siyasi geçmişim var. Başbakan Tayyip Erdoğan ile AK Parti'nin kuruluş aşamasının içindeyim. Parti örgütü içinde ilişkilerim gayet düzgün. Bugüne kadar -buradan teşkilata teşekür ediyorum- herhangi bir menfaat talebi gelmedi. İş takibi için aracılık istenmedi. Bu bizi çok rahatlatan, işimizi kolaşlaştıran bir durumu. Dolayısıyla siyasi hiyerarşik yapı içinde teşkilatla çok iyi ilişkilerim var.

Başbakan Erdoğan'la yaşadığınız siyasi geçmiş adaylık konusunda bir avantaj sağlıyor mu?

Kasımpaşalıyız. Siyasi birlikteliğimiz ilçe başkanlığına dayanıyor. Siyasi hayatta duruş çok önemlidir. Başbakan'ın siyasi duruşuyla bu noktaya geldiğini herkes biliyor. Onda edindiğiniz siyasi tecrübe hiçbir literatürde karşılaşmayacağımız hayatın gerçekleridir. İlişkilere bu düzeyde baktığın zaman haliyle güzel şeylerin halka yansıtılması halkın kendisi olmak ve sahici olmak benimseniyor. Halk sizinle beraber oluyor. Size güveniyor. Bunun için siyasi güveni Başbakan'dan aldık.

Diğer adaylara göre ön plana çıkan ayıredici özelliğiniz nedir?

Bu kentte çocukluğunu ve gençliğini geçirmiş birisiyim. 30 yıllık siyasi geçmişim var. Bir- çok kademelerde görev yaptım. Mimarım ve sanat tarihi doktoruyum. Belediye tecrübem var. Beyoğlu gibi bir ilçede belediyecılık tecrübem var. Burada sağladığımız konsensüs ciddi bir deneyim ve tecrübedir diye düşünüyorum.

Bu avantajı mı kullanıyorsunuz.?

Sayın Başbakan İstanbul Türkiye'nin bir özetidir diyor. Tabiî ki Beyoğlu da İstanbul'un bir özetidir. Siz bir özetten yukarıya doğru çıktıkça bu özeti görüyorsunuz. Beyoğlu ile İstanbul sosyal yapı itibariyle benziyor.

Sizi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına götüren süreç nasıl gelişti? Ne zaman aday olmaya karar verdiniz?

Ben şimdi açık söyleyeyim. Çocukluğumda aşı kağıdı almak için 1959'larda ilk kez geldiğim Beyoğlu Belediyesi'ne bir gün belediye başkanı olacağımı hiç düşünmemiştim. Ancak belediye başkanı oldum. Bu görevi yürütürken de işte bir gün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olabilir miyim diye bir hazırlık yapmadım. Ön çalışma da yapmadım. Ama bu partinin kuruluşunda Sayın Başbakan'la birlikte olduk. Son bir yıl içinde basında çıkan "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kim olacak?" tartışmalarının içinde ismim de geçiyordu. O zaman kadar doğrusu düşünmedim. Ancak Sayın Başbakanımız'ın büyükşehir belediye başkanlığı döneminde yaşanan güzelliklerin neden sürmediğini hep düşündüm. İstanbul'a yazık edilmemesi gerektiği zaten hep içimde taşıdığım bir duyguydu. İstanbul'da her geçen gün büyüyen sorunları gören biri olarak bazen filmi izlerken yaptığımız gibi "kahramanının yerinde ben olsaydım?" sorusunu kendime soruyordum. Dolaysıyla bu düşünceler kendiliğinde yeşeriyor.

Sizin konuşmanızdan Başbakan Erdoğan'ın yarım kalmış işlerini tamamlamak gibi bir misyon yüklenmişsiniz gibi bir sonuç çıkıyor. Yanılıyor muyuz?

Başbakan Erdoğan'ın İstanbul aşkını ve sevdasını biliyorum. Onun hassasiyetlerini biliyorum. Ben de diğer bütün aday arkadaşlar gibi bu hassasiyetlere kendi birikimlerimi katarak İstanbul'u hak ettiği noktaya taşımaya çalışacağım. Başbakan'ın İstanbul'da yarım kalan sevdasını tamamlamak üzere geliyorum. Başbakan'ın İstanbul'u dünya markası yapma sevdasını, yanlışlardan arındırmak sevdasını ben de paylaşıyorum. Bu vesile ile hayalimi ve duygumu ilk kez burada söylemek istiyorum. Eğer belediye başkanı olursam 4-5 yıl sonra dünyanın büyük kentlerindeki belediye başkanları gelip bize "Bu işi nasıl başardınız. İstanbul'u bu duruma nasıl getirdiniz" diye bizden bilgi almalarını hayal ediyorum

O zaman ne söyleyeceksiniz?

O hayalim gerçekleştiğinde söyleyeceğim (Gülüyor). Aslında Beyoğlu ile ilgili bize bu soruyu soruyorlar. Beyoğlu için de biz sevdanın yansıması diyoruz. İstanbul'a öyle bakıyorum. Çünkü baktığımız gibi bize yansıyor kent. İstanbul'a sevda ile bakarsan kent de sana öyle yansır.

İstanbul'a evrensel dizayn yapılmalı

İstanbul için öncelikleriniz nedir. Aday adayı olduğunuzda İstanbul'a dair zihninizde ilk beliren şey neydi.?

Ben insan yaşantısını ilgilendiren dizayn üzerine eğitim aldım. Bu konut ve barınmadan tutun da sağlık eğitim, sokak, mahalle, ilçe, kent, düzeyinde dizayna kadar uzanıyor. Biz insanların bu yönünü ele alıyoruz. Belki birçok projeler var. Geçmişte yapılmış ve bizim de sırası geldiğinde (aday olduğumda) açıklayacağımız birçok proje var. Şunu söyleyeyim. Sokakta birkaç kişiye sorduğunuz zaman zaten İstanbul'un sorunlarını söyleyecektir. Trafik sorunu varsa bugüne kadar çözülmemişse 'Ben trafik sorununu çözeceğim' demek. Ben görevimi yapacağım anlamına gelir. Otopark sorunu varsa, bu sorunu çözeceğim demek belediye olarak görevimi yapacağım demektir. Bunları çoğaltabiliriz. Bu işler zaten görevlerimiz. Bunun dışında bir başka bir ufuk ve vizyon koymak gerek. Bu kenti İstanbul ölçeğinde, bölge, ülke ölçeğinde değil bu kenti evrensel ölçekte dizayn etmek ve düşünmek gerek. AB'ye girme sürecinde bir Başbakan'ın çaba sarf ettiği bir Türkiye'de aynı partiden bu gücü birleştirerek bu tarihi fırsatı değerlendirmek gerek. Bu İstanbullular için de bir firsattır. AB'ye girmek için takvim bekleyen bir Başbakan'ın İstanbul Belediye Başkanı'nın da AB'ye girme sürecinde hangi projeler hazırlaması gerektiğini, girdikten sonra ne yapması gerektiğini bilen birisi olması lazım. İspanya'nın 'Barcelona'sını, Yunanistan'ın 'Atina'sını çok iyi bilen ve gözlemleyen birisi olması lazım.

Bir sanat tarihi doktoru olarak yani akademik bir pencereden baktığınızda İstanbul'da sizi en çok rahatsız eden figürler ve mekanlar hangileri?

Maalesef biz buradan kent üzerine kent inşa ettik. İstanbul'un yerleşim tarihi çok eski. Ortaya çıkan anıt eserleri başta olmak üzere kültürel miras ve kent mimarisi açısında dünyada belki eşi olmayan bir bölge. Özellikle Galata ve Pera bölgesi. Biz maalesef buranın kıymetini bilmeden burayı kötü hale getirdik. Şimdi bu kötülükleri nasıl ayıklarız diye bir taraftan da düşünüyoruz. Bizim çok önemsediğimiz, İstanbul'a yılda 10 milyon turisti çekecek projenin gerçeğe dönüşmesi için çalışmalar yapmaktır. İstanbul'un kültür turizmi açısından önemli bir özelliği var. Bu tarih, yapı stoğu buna müsait çünkü. Yoksa Topkapı Müzesi'ni bir kez gören birisi ikinci kez gelmeyecek. Burada çok farklı ve gizemli sokaklar var. Bu sokaklara koruma-kullanma dengesi korunarak yeni fonksiyonlar yüklemek mümkün. Başkan olursam İstanbul'a zaman ve mekan kavramlarını çok iyi kullanan bir yönetim bakacak diyebilirim.

Hep uzlaşmacı olmaya çalıştım

Başbakan Erdoğan belediyedeki başarısının ekip çalışmasından geçtiğini söylüyordu. Sizin ekibin içinde kimler olacak?

Beyoğlu'ndaki çalışmalarımızda ekibimizin içinde, sanatçılar, işadamları ve akademisyenler de vardı. Farklı düşünceden, kültürlü, deneyimli insanlarla birlikte çalıştık. Şimdi de aynı insanlarla 'İstanbul'a neler yapabiliriz' diye tartışıyoruz. Bunlar üst grup olarak çalışırken bir de bunların alt grubunu oluşturduk. Bu isimleri kamuoyu zamanla görecek zaten.

Beyoğlu'nda belediye başkanı olduğunuz ilk dönemlerde mensup olduğunuz partiden dolayı çeşitli kesimlerden tepkiler gelmişti. Sonra bu önyargılar kırıldı. Bunu nasıl başardınız?

Uzlaşmacı oluşum ve Beyoğlu'nu çok iyi bilmem bu önyargıların kırılmasına neden oldu.

Yönetim sanatına nasıl bakıyorsunuz.?

Geçmişte bazı yanlışlar yapıldı. İdeolojilerin etkisiyle halk ayrıştırıldı. Ayrı mekanlar oluşturuldu. Beyoğlu'nda ısrarla üzerinde durduğumuz ortak mekan alanlarını çoğaltmak oldu. Yani mekanları birlikte paylaşabilmeyi başardık.