BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  ÇALIŞMA HAYATI

Yargıtay'dan flaş kıdem tazminatı kararı: 15 yılı dolduran...

15 yıl sigortalılık, 3600 prim günü koşulunu yerine getirdiğini belirterek, bir ay önceden bildirimde bulunmak suretiyle iş akdini fesheden bankacı 4 gün sonra başka bir bankada işe başlayınca eski iş yeri kıdem tazminatını ödemedi. Konu mahkemeye taşınınca devreye Yargıtay girdi. Alınan kararda; davacının yasal hakkını kullandığı kaydedilirken, fesihten önce başka bir iş yeri ile görüşmesinin kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği, kıdem tazminatının ödenmesi gerektiği belirtildi.

Abone ol

1475 Sayılı Eski İş Kanunu’nun 14. Maddesinin 1. Fıkrasının 5. Bendine göre, yaş dışındaki emeklilik koşullarını yerine getirenler kendi istekleriyle işten ayrıldıklarında kıdem tazminatını alabilirler.

Buna göre, 8 Eylül 1999 tarihinden önce çalışmaya başlayanlar 15 yıl sigortalılık 3600 prim gününü doldurduklarında bu hakkı kullanabiliyorlar.

Çalışanların bir kısmı gerçekten aktif çalışmaya bir süre ara verirken, bir kısmı da daha iyi ücret alabileceği başka bir iş yerinde çalışmaya başlıyor. İşçilerin başka bir işte çalışmak amacıyla 15 yıl sigortalılık 3600 prim gününü doldurduğunu belirterek kıdem tazminatı talebinde bulunması, uygulamada çoğu zaman anlaşmazlık konusu oluyor. İşveren, işçinin gerçek amacının başka bir işte çalışmak olduğu gerekçesiyle kıdem tazminatı ödemekten kaçınabiliyor.

4 gün sonra başka bir yerde işe başlayınca tazminat ödenmedi 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (Esas No: 2016/1419, Karar No: 2019/1183) bu konuda verdiği yakın tarihli karar, çalışanları sevindirdi. Söz konusu dava dosyasına göre, bir bankacı 15 yıl sigortalılık, 3600 prim günü koşulunu yerine getirdiğini belirterek, bir ay önceden bildirimde bulunmak suretiyle iş akdini feshetti ve kıdem tazminatının ödenmesini istedi. Bankacı, iş akdinin fesih bildirimi ile fesih tarihi arasında başka bir bankada müdür yardımcısı olmak üzere anlaştı. İş akdinin feshinden 4 gün sonra da yeni bankada işe başladı. Bankanın kıdem tazminatını ödememesi üzerine icra takibi başlattı. İcra takibi, bankanın itirazı üzerine durduruldu. Bunun üzerine bankacı, iş mahkemesinde dava açarak icra takibi üzerindeki itirazın kaldırılmasını talep etti.

'Fesih hakkını kötüye kullandı' 

İşveren banka mahkemede yaptığı savunmada, davacı bankacının iş sözleşmesini, yaş dışındaki emeklilik koşullarını yerine getirenlere kıdem tazminatı ödenmesini düzenleyen kanun hükmüne göre feshettiğini belirtmesine karşın, iş yerinden ayrılır ayrılmaz yeni bir bankada çalışmaya başladığını ifade etti. Banka, istifanın başka bir iş yerinde çalışmak amacıyla yapıldığının açık olduğunu belirterek, fesih hakkının kötüye kullanılması nedeniyle kıdem tazminatı talep edemeyeceğini ileri sürdü.

İş mahkemesi, davacı bankacının bankada çalıştığı dönemde başka bir banka ile iş görüşmesi yaptığını, iş sözleşmesi resmi olarak sona ermeden yeni iş yeri ile sözleşme imzaladığı ve davalı bankadaki çalışması sona erdikten 4 gün sonra yeni bankada işe başladığına dikkat çekti. İş mahkemesi, davalı bankadaki görevi devam ederken dava dışı banka ile iş sözleşmesi imzalayan davacının aktif iş hayatını sonlandırma gayesinin bulunmadığı, amacının kıdem tazminatı alarak başka bir iş yerinde çalışmak olduğu, bu nedenle kıdem tazminatı talep edemeyeceği hükmüne vardı.

Yargıtay işçiyi haklı buldu 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararında, davacının iş akdini feshettiği tarihte yaş hariç emeklilik koşullarını taşıdığı ve 1475 Sayılı Kanun’un 14/1- 5. maddesindeki koşulların oluştuğunun tartışmasız olduğu belirtildi. Davacının yasal hakkını kullandığı kaydedilen kararda, fesihten önce başka bir iş yeri ile görüşmesinin kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği, kıdem tazminatının ödenmesi gerektiği belirtildi.

Banka lehine karar verdi 

İş mahkemesinin önceki kararında ısrar etmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da davacı bankacı lehine karar verdi.

Kararda, yaş dışındaki koşulları yerine getiren davacı işçinin iş akdini feshetmeden önce başka bir iş yeri ile sözleşme imzalamış olmasının fesih hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususu ele alındı. 1475 Sayılı İş Kanunu’nun ilgili bendinin, yaş dışındaki koşulları yerine getirenlerin kendi istekleri ile işten ayrılmaları halinde kıdem tazminatının ödenmesini öngördüğü vurgulandı. İşçinin kanundaki bu haktan yararlanmak koşuluyla iş akdini feshetmesi ve kıdem tazminatı almasının, onun aynı veya başka bir işverene ait iş yerinde çalışmasına engel oluşturmayacağı kaydedildi. Kararda, davacı bankacının öteki banka ile işten ayrılacağını bildirdikten sonra görüştüğüne dikkat çekildi.

İşten ayrılmadan başka bir iş yeri ile görüşebilir 

İşçinin iş sözleşmesini feshetmeden hemen sonra yeni bir işte çalışmaya başlaması ve öncesinde iş görüşmeleri yapmış olmasının, hakkın kötüye kullanılması olarak düşünülemeyeceği belirtildi. İşten ayrıldıktan kısa bir süre sonra yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi işçinin bu hakkını daha iyi koşullara sahip iş yerinde çalışmak amacıyla da kullanmasının mümkün olduğu ifade edildi. İşçinin daha iyi koşullara sahip başka bir iş yerinde çalışmak amacıyla kıdem tazminatı alma olanağı sağlayan yasal hakkını kullanmasının dürüstlük kuralına aykırılık olarak kabul edilemeyeceği belirtildi.

Davacının 15 yıl sigortalılık süresi ile 3600 prim gününü doldurduğu kaydedilen kararda, işverene verdiği 13 Şubat 2013 tarihli dilekçesinde yaş hariç emeklilik koşullarını sağladığı, bu nedenle 28 Şubat 2013 tarihi itibarıyla iş yerinden ayrılmak istediğini bildirdiği vurgulandı.

İşverenin, davacı bankada çalışırken 26 Şubat 2013 tarihinde başka bir banka ile sözleşme imzaladığı, bankacının gerçek amacının iş hayatını aktif olarak sonlandırmak değil başka bir bankada çalışmak olduğuna yönelik itirazları da değerlendirildi.

Yargıtay kararında, kanunda tanınan bu hakkın amacının, iş yerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin, emeklilik için yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini sonlandırabilmesine imkan tanıdığı vurgulandı. Davacı işçinin, kanunun kendisine verdiği yasal hakkını kullanması nedeniyle başka bir iş için görüşmesi veya işten ayrıldıktan sonra yeni bir işte çalışmaya başlamasının hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği belirtildi.