BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Yargıtay'da ilginç boşanma davaları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanmanın kişiye bağlı haklardan olduğuna işaret ederek, bu hakkın, ölüm ile mirasçılarına intikal etmeyeceğini kaydetti.

Abone ol

A.A muhabiri, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin temyiz incelemesi yaptığı bazı boşanma davalarını derledi. Buna göre, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir kararında, terk edilen eşin boşanma davası açabileceğini, terk eden eşin, bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı bulunmadığını vurguladı. Kararda, ''Diğerini, ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır'' denildi. Bir başka kararda, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamış ise eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilebileceğine işaret edildi. Kararda, 3 yıllık süre içerisinde başka bir davanın daha açıldığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinin doğru olmadığı kaydedildi. MAHKEME KARARINI TANIMA Yabancı bir ülkedeki mahkeme tarafından verilen boşanma davasının tanınması istemiyle dava açıldı. Aksaray Aile Mahkemesi, istemi kabul etti, hüküm temyiz edilince dosya Yargıtay'a geldi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Kararda, ''Boşanma kişiye bağlı haklardandır. Ölüm ile mirasçılarına intikal etmez, mirasçılar yabancı mahkemece verilmiş boşanma kararının tanınmasını isteyemezler. Sonucu itibarıyla doğru olan ret hükmünün onanması gerekmiştir'' denildi. ''EŞLER BİRLİKTE YAŞAMAK ZORUNDADIR'' Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir boşanma davasının temyiz incelemesini yaparken de eşlerin birlikte yaşamak, birbirlerine yardımcı olmak, saygı ve anlayış göstermek zorunda olduklarına işaret etti. Davalının evlilik birliği kurulduktan sonra rahatsızlandığı ve tedavisinin halen devam ettiğinin dosyada mevcut raporlarla belirlendiği kaydedilen kararda, hastalığın gizlendiğinin kanıtlanmadığı gibi bu konuda süresinde evlenmenin iptali davası da açılmadığı ifade edildi. Kararda, ''Bu nedenle tedavisi devam eden hastalığın boşanma nedeni kabulü Türk Medeni Kanunu hükümlerine aykırıdır'' denildi. 2. Hukuk Dairesi'nin bir başka kararında da ağız ve vücut kokusunun başlı başına boşanma nedeni olmadığına işaret edildi. Kararda, davalıda varolduğu iddia edilen bu rahatsızlığın tedavisinin mümkün olup olmadığı, davalının tedaviden kaçınıp kaçınmadığı, bu rahatsızlığın evlilik birliğini davacı koca için çekilmez hale getirip getirmediğinin uzman hekimlerden oluşan sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini kaydetti. ''ANLAŞMALARIN HAKİM TARAFINDAN ONAYLANMASI GEREKİR'' Bir boşanma davasını reddeden Devrek Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Kararda, toplanan delillerden davalı kadının cinsel ilişkiden kaçındığı, davacının ise başka kadınla ilişkiye girdiği ve eşlerin 2001 yılının Temmuz ayından beri ayrı yaşadıklarının anlaşıldığı kaydedildi. Tarafların davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı belirtilen kararda, ''Kadın kocasına nazaran daha az kusurlu ise de bu evliliğin korunmasında hukuki yarar kalmamıştır. Davalının boşanmaya karşı çıkması da iyi niyetli bir davranış olarak yorumlanamaz. Mahkemece boşanmaya karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde isteğin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır'' denildi. 2. Hukuk Dairesi, bir başka kararında da boşanma veya ayrılığın feri sonuçlarına ilişkin iki taraf arasında yapılan anlaşmaların hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olamayacağına işaret etti. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, bir kararında da davacı kocanın dava sürerken öldüğüne işaret edilerek, ''Evlilik birliği ölümle sona erdiğinden davanın konusu kalmamıştır'' denildi.