BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Yargıtay tam bağımsızlık istiyor

Yargı bağımsızlığının sağlanabilmesi için Anayasa’nın şu maddelerinde değişiklik yapılmasını isteyen ok şöyle konuştu.

Abone ol

Başsavcı Ok, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Onur Günü” dolayısıyla Yargıtay Konferans Salonu’nda düzenlenen ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, eski Yargıtay Cumhuriyet başsavcıları, Danıştay Başsavcısı Harun Çetintemel, Yargıtay üyeleri ve Yargıtay Cumhuriyet savcılarının katıldığı törende konuşma yaptı. Yüklendiği görevlerin Yargıtay’la sınırlı olmayıp, tüm ülke ve insanları ilgilendirmesi karşısında, ifa etmekte olduğu görevlerle isminin uyumunu sağlamak için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın adındaki “Yargıtay” sözcüğünün yerine “Türkiye Cumhuriyeti” sözcüklerine yer verilmesinin zorunlu hale geldiğini kaydeden Ok, gerçekte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, ülke başsavcılığı işlevini yerine getirdiğini belirtti. Hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde ve çoğu devletlerde ülke başsavcılıkları mevcut olduğu gibi, AB Başsavcılığı kurulması çalışmalarının hızla ilerlediğini ifade eden Ok, “Bu başsavcılıklara muhatap olacak ülke başsavcılığı boşluğu, ancak başsavcılığımızın, Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı olarak Anayasa’da bağımsız bir kuruluş olarak yer verilmesiyle doldurulabilir” dedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anayasal bağımsız bir kuruluş olarak “ülke başsavcılığı” kimliğine dönüştürülmesini zorunlu kılan çok önemli adli görevler ve gelişmelerin de mevcut olduğunu anlatan Ok, DGM’lerin kaldırılmasıyla, devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlar ve örgütlü suçlar ile ülkenin bütünü veya birkaç bölgesini ilgilendiren terör suçlarında eşgüdüm sağlama ihtiyacının daha da arttığını ve acil hale geldiğini bildirdi. Ok, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu, bunun, hukukun üstünlüğünün kabul gördüğü çağdaş ve uygar bir yapı ve anlayış olduğunu kaydetti. “SİYASAL GÜCÜN YETKİ VE HAKİMİYETİ” “Cumhuriyetimizin temel nitelikleri arasında gösterilen bu yapının değiştirilmesi şöyle dursun, teklifi dahi yapılamaz” diyen Başsavcı Ok, “Siyasal gücün, ülke yönetiminde sonsuz yetki ve hakimiyeti olmayıp, birey gibi, ulusal ve evrensel hukuk kurallarına uyma zorunlulukları vardır. Siyasal gücün iktidarının, hukuk kurallarıyla sınırlandırılması anlayışının kabulü, hukuk devleti ilkesinin temel koşuludur. Bu ilkenin en önemli ve belirgin özelliğini, hukukun üstünlüğünün göstergesi olan yargı bağımsızlığı ve denetimi oluşturmaktadır” dedi. Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve hakim güvencesi, bunlarla bağlantılı hakimlerin özlük haklarının hiç gündemden düşmediğini ifadeeden Ok, şunları kaydetti: “Artık bu konuların gündemden düşürülmesinde zorunluluk vardır. Her adli yıl konuşmasında, yargı ve adaletin konuşulduğu her toplantıda, bunlara yankı uyandıracak önem ve ağırlıkta değinilmesine,öneriler sunulmasına, bunların haklılığı siyasal iktidarlar dahil herkes tarafından kabul edilmesine rağmen, bugüne kadar gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Yargı bağımsızlığı; Cumhuriyet, demokratik rejim, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler yanında, siyasal güç ve iktidarların da en önemli güvencesidir. Hatta, devleti oluşturan diğer iki temel erkin, bir yönüyle meşruluk kaynağı olduğu da söylenebilir.” Yargı bağımsızlığının tam olarak sağlanabilmesi için Anayasa’nın 140, 144 ve 159. maddelerinde değişiklik yapılmasını isteyen Ok, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), hakim güvencesinin, biryere kadar da yargı bağımsızlığının teminatı olduğunu kaydetti. NEŞTER SORUŞTURMASI- “Adı bile bizi derinden üzen “2. Neşter Soruşturması”nda sayıları çok az da olsa, yargı mensuplarına yönelik suçlamaların, saygın bir kurum olan yargıyı lekelemediği düşünülemez” diyen Ok, şunları kaydetti: “RADİKAL KESİME CESARET VERİLMESİN”’ “Ülkemizde rejim sorunu yoktur. Güçlenme ortamı bulan kökten dinci küçük bir radikal kesimin hevesleri görmezlikten gelinemez” diyen Başsavcı Ok, şunları kaydetti: “Bu kesime cesaret verilmemeli, etkilerinin en aza indirilmesinintedbirleri alınmalı, Arap ve İran toplum ve rejimi yapıları hayranlığına karşı demokrasinin cazibesi, insanlık idealleri ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kimliği öne çıkarılmalıdır. Demokrasinin yegane politik model olduğu işlenmelidir. Yakın gelecekte devlete ve topluma tek bir düşünce ve zihniyetin hakim olmasını sağlayacak kadroların yetiştirilmesi amacına yönelik olduğu herkes tarafından bilinen girişimde ısrar edilmemelidir. Aydınlık Türkiye ve çağdaş uygarlık hedefinden vazgeçilemez. İnsanımızın asıl sorunu; işsizlik, yoksulluk, radikal kesimi de besleyen bağnazlık ve cehalet ve her alanda sorumsuzluktur. Demokrasi standardında çağdaş çizgiyi yakalayan ülkemizde tüm enerji, bu sorunları çözmeye yöneltilmelidir. Demokratik, laik, sosyalhukuk devleti, toplumun her kesimi için güvencedir. Rejime sahip çıkmak, bugün ve ileride karşılaşabileceği tehlikeleri şimdiden görmek, tedbirlerini almak hepimizin görevidir.” YARGININ SİYASALLAŞMASI Ok, yargının siyasallaşmasına yönelik gerek içeriden, gerek dışarıdan ve gerekse ortak her türlü girişimlere bugün de yarın da karşı çıkılması gerektiğini vurgulayarak, “Siyaset ve adalet ayrı alanlar ve değerlerdir. Bir arada bulunamazlar. Bulunursa adaleti desteğine, hatta yönetimine alan siyasi gücün totaliter eğilimi kaçınılmaz sonuç olur. Dahası adalet yok olur” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin yapısında değişiklik öngören ve mahkeme tarafından hazırlanan Anayasa değişikliği taslağına ilişkin endişelerini yineleyen Ok, “Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin Anayasa değişikliği önerisinin yüce mahkemeyi siyasallaştıracağı ortak kanısının, Anayasa Mahkemesi tarafından da kabul görmesi bizce beklenen isabetli bir yaklaşım olmuştur” dedi.