Yargılanmak istiyorum! Ayhan Boran Kaplan'a yapılan ayrıcalığı istemiyorum
Belgede sahtecilik... Yağma... Mala zarar... İzinsiz silah kullanma... Örgüt kurma... Huzur ve sükunu bozma... İzinsiz definecelik... Yaralama... Parada sahtecilik... Çalıntı eşyanın salın alınması... Hırsızlık... bu suçların hepsi sabit... Ama 4 Mayıs 2020'de kovuşturmaya gerek olmadığına karar verilmiş...
İsmail Saymaz, "Ayhan Boran Kaplan soruşturması" ile ilgili "derin bilgi"ler paylaştı Sözcü'deki son yazısında...
-Belgede sahtecilik... Yağma... Mala zarar... İzinsiz silah kullanma... Örgüt kurma... Huzur ve sükunu bozma... İzinsiz definecelik... Yaralama... Parada sahtecilik... Çalıntı eşyanın satın alınması... Hırsızlık...
Bu suçların hepsi sabit olmasına rağmen... İsmail Saymaz'dan öğreniyoruz ki soruşturmayı yürüten savcı 4 Mayıs 2020 günü Ayhan Boran Kaplan hakkında kovuşturmaya gerek olmadığına kararı vermiş!
Şanslı adam!
Ne Süleyman Özışık...
Ne ben... Şanslı olamadık Ayhan Bora Kaplan kadar...
Süleyman Soylu, "Sedat Peker suç örgütüne yardım ve yataklık" yaptığımıza ilişkin suç duyurusunda bulunmuştu 19 Mayıs 2021'de...
Bilgisayarlarımıza, telefonlarımıza el konuldu...
İş yerimiz, evlerimiz didik didik edildi...
15 günde bir mahalle karakoluna gidip imza verdik...
"Yurtdışı yasağı" da konuldu kaçmayalım diye...
Suçumuz varsa cezamızı çekmeyi bekledik yıllarca... Süleyman Özışık kanser illetine yakalanınca... Bizim soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aykut Cihangir her ne olduysa Süleyman'ın suçsuz olduğuna kanaat getirdi:
- (...) kovuşturmaya yer olmadığına!
Kardeşim Süleyman Özışık'ın yoğun bakımda ölümle pençeleştiği günler... Savcı Mehmet Aykut Cihangir, Süleyman Soylu'nun avukatı tarafından ziyaret edilir... Tesadüf bu ya... 28 Mart 2023 günü kovuşturmaya yer olmadığına karar veriyor... Süleyman Özışık'ın kanser olup ölmesi gerekiyormuş demek ki...
Türkiye Gazetesi'nin yazarıydı Süleyman Özışık... İşlemediği bir suçla suçlanınca... yazmayı bıraktı... Okurlarına "Aklanıp geleceğim" sözü verdi...
3 koca yıl geçti...
Savcı Mehmet Aykut Cihangir kılını kıpırdatmadı...
Ta ki Süleyman ölümle burun buruna geldiği ana kadar...
Bana gelince...
Hakkımdaki dosya öylece duruyor... İşlem görmesi için... Galiba benim de kansere yakalanmam gerekiyor...
Ayhan Bora Kaplan'ın "dayısı" kim bilmiyorum, onu suçsuz bulan el veya eller her kimse... bana isnat edilen suçla ilgili 3 yıldır harekete geçmiyor...
Bu satırları kimseyi suçlamak için yazmıyorum... Bir mafya liderini, bir hırsızı... koruyan veya kollayan her kimse elbette ortaya çıkacak...
O el veya ellerin benim hakkımda "kovuşturmaya yer olmadığına" karar vermesini beklemiyorum... Bu ülkenin namuslu hakim ve savcılarını göreve davet ediyorum sadece...
Yargılayın beni...
Süleyman Soylu'nun dediği gibi...
"Suç örgütüne yardım ve yataklık" yapmışsam...
Kesin cezamı...
Ayhan Boran Kaplan'a yapılan ayrıcalığı istemiyorum...
Yargılanmak istiyorum...
CHP'DEN PARA ALAN GAZETECİLER
Kim olduklarını bilmiyoruz... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu "Biliyorum" diyor ama açıklamıyor... Kılıçdaroğlu OdaTV'nin sahibi Soner Yalçın'ın da kimlerden para aldığını biliyormuş...
Soner Yalçın bas bas bağırıyor "Açıkla" diye... Kemal Bey, "Biliyorum" demekle yetiniyor.... Soner Yalçın "CHP'den para alan gazeteciler"in peşine düşüyor, "çömezler"inin gazabına uğruyor...
Sedat Peker'den "10 milyon dolar alan siyasetçi"nin kim olduğu aylarca soruldu, soruşturuldu... Kemal Kılıçdaroğlu fırsat buldukça, bu siyasetçinin kim olduğunu sordu iktidara... Ama "CHP'den para alan gazeteciler" kendisine sorulunca sesi soluğu kesiliyor...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin "İhtiyar heyeti" de Kemal Kılıçdaroğlu gibi, "CHP'den para alan gazeteciler" konusunda sus pus... Sorgusuz sualsiz "ihraç" mekanizmasını harekete geçiren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin "İhtiyar hayeti" Kemal Kılıçdaroğlu'na "Kim bu gazeteciler?" demiyor, diyemiyor... Soner Yalçın gibi çığlık atacaklarına susmayı tercih ediyorlar...
Neden acaba?
TASARRUF
Ekonomi kötü... Enflasyon canavarı dur durak bilmiyor... Hayat pahalılığı almış başını gidiyor... Vatandaş inim inim inliyor... Emeklinin hali içler acısı...
Tayyip Erdoğan... Mehmet Şimşek... Cevdet Yılmaz... hepsi çare arıyor kötü gidişata... Yapıcı eleştiriler yapılıyor zaman zaman... MHP lideri Devlet Bahçeli mesela... Sorumlu olmamasına rağmen elini değil, vücudunu taşın altına koyuyor... Fatih Erbakan yine öyle...
Bir çok isim ağız birliği etmişçesine "Devlette tasarruf" istiyor... El hak... Tasarruf şart... Danışmanlar ordusu... Koruma ordusu... devletin imkanlarıyla caka satanlar elbette bertaraf edilmeli... Ancak tasarruf isteyenlerin de söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutması gerekiyor...
Başında olduğun kurumun elemanının maaşını devletten ödettiriyorsan tasarruftan söz etmeye hakkın yok kardeşim... Hem devleti söğüşle hem de tasarruf naraları at... Oh ne güzel dünya...