BIST 9.472
DOLAR 34,42
EURO 36,40
ALTIN 2.837,87
HABER /  DÜNYA

Yargı bizim sözlerimize bağlı değil

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği “İlker Başbuğ...

Abone ol

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği “İlker Başbuğ’a terör örgütü diyeni tarih affetmez" şeklindeki sözlerini değerlendirdi. Arınç, "Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu’nun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan’ın, Ergenekon’dan müebbet hapis cezası alan Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği "İlker Başbuğ’a terör örgütü diyeni tarih affetmez" şeklindeki sözleri hatırlatılması üzerine Arınç, şunları söyledi:
"Bu çok açık, Bayın Başbakanımızın ’tarih affetmez’ sözünü hatırlamıyorum ama birlikte çalıştığı Genelkurmay Başkanı için ona bu suçlamaların yapılmasından üzüntü duyduğunu ifade eden konuşmasını biliyorum. Bu çok doğaldır, şu bakımdan, ben de bilebildiğim kadarıyla Haberal, seçilmiş milletvekilleri ve bazıları hakkında tutuksuz yargılanmaları gerektiğini, Meclis’in onları beklediğini ifade etmiştim. Yine bazı şahıslar hakkında ’bunlar bilim adamıdır’ filan demiştim.
Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor. Beğenelim veya beğenmeyelim, bizim bir kişi hakkında veya bir grup hakkında söylediğimiz söz, yargıya gerekçe teşkil edecek sözler değildir. Yargı kendi elindeki deliller ve bu konuda kendi vicdani kanaatiyle bir mahkeme hükmü tesis etmeye çalışıyor. Beğenelim veya beğenmeyelim. Şüphesiz başkaları hakkında da başka kişiler övücü sözler söylemiş olabilir, kendi kanaatlerini ifade etmiş olabilirler veya kendi gönlünden geçenleri söylemiş olabilirler ama yargının buna ayak uydurması ve yargının bunu aynen kabul etmesi de herhalde beklenmemeli."

"PAKETİ BAYRAMDAN SONRA BAŞBAKANIMIZA SUNACAĞIZ"
Bülent Arınç, bir gazetecinin "Demokratikleşme paketi gündeme geldi mi? Paket ne durumda?" şeklindeki sorusu üzerine, paketin gündeme gelmediğini söyledi. "O konudaki çalışmalarımız hazır" diyen Arınç, "Sayın Başbakanımıza bayramdan sonra zannediyorum ilk fırsatta sunacağız" dedi. Bu konuyu son olarak Başbakan Erdoğan ile görüşme fırsatlarının olmadığını belirten Arınç, "Sona geldiğimizi biliyoruz ama buna siyasi bir çerçeve çizmek herhalde Sayın Başbakanımızın talimatıyla ve görüşüyle olacak" şeklinde konuştu.

"BAĞIRA BAĞIRA GELEN ŞEY ZATEN İSTİHBARAT VE ÖZEL BİLGİ SAYILMAZ"
Arınç, bir gazetecinin ’Eylül ayının sıcak geçeceğine’ dair haberler yer aldığı hatırlatılması üzerine, bu konunun Bakanlar Kurulu’nun gündemine gelmediğini ifade etti. "Bağıra bağıra gelen şey zaten istihbarat ve özel bilgi sayılmaz" diyen Arınç, "Düşünün ki ’Silivri’yi işgal et’ mesajları, arkasından gelecek olan açıktır veya ’taarruz zamanı’, ’taarruz vakti’ diye gazetelere başlıklar atılması, Silivri’de taarruzun emredilmesi, bunlar bağıra bağıra gelen şeylerdir. Bunlar için özel bir ihtimama bile gerek yok. Ama güvenlik güçlerimiz olsun, istihbarat örgütlerimiz olsun, bunun dışında fevkalade gelişmelere karşı her an teyakkuz durumundadırlar" dedi.
"Son günlerde DHKP-C örgütünün liderlerinin yakalanmış olması, patlayıcılarla birlikte ele geçirilmiş olması bence bizim güvenlik güçlerimizin muhteşem bir başarısıdır" diyen Arınç, "Bununla Allah saklasın büyük suikastlerin önlenmesi ve Türkiye’de ses getirecek bazı eylemlerin yapılması önlenmiştir. Buna benzer pek çok şeyler başarılıyor bunların bir kısmı belki medyada yer almayabilir ama her zaman teyakkuz halinde olmak, ülkeyi yönetenlerin birinci görevidir. Bu konularda asıl düşünmek istediğimiz şey bütün bu olaylar karşısında ne yapılacağıdır" diye konuştu.
Arınç, şöyle devam etti:
"Biz, bu örgütlerle nasıl olsa baş ederiz, gücümüz bunlara fazlasıyla yetiyor. Yeter ki masum insanlar veya farklı duyarlılıklarla ortaya çıkan insanlar ve gruplar bu örgütlerin ekmeğine yağ sürmesin, bunların oyununa gelmesin. Yeter ki siyasetçiler bu örgütlerin önünde ve arkasında bulunmasın, onlar demokrasiyi öncelesinler. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu sonuna kadar bütün topluluklara toplantı, gösteri, protesto yapmak haklarını veriyor. Bunları yerince kullanmak varken tahribata yönelmek, ölümlere, yaralanmalara yol açmak, kamu malına zarar vermek ve ülkeyi adeta bir huzursuzluk ülkesi haline getirmeye çabalamak, elbette karşı olduğumuz budur.
Bunların ne yapacakları konusu şimdi konuşulanlar değil daha farklı biçimlerde elbette takip edilecektir. Yapılacak şey bunlara izin vermemektir, bu yasa dışılıklara hiçbir zaman müsamaha ile yaklaşmamaktır. Bunu herkes böyle bilsin. ’Silivri’yi işgal et’ dedikten sonra Silivri’de yapılacaklar belliydi, nitekim bunlar fazlasıyla yapıldı her türlü ihtimale karşı. Ve bugün pek çoğu kıpırdayamadan sadece bağırmakla kaldılar. Bütün güvenlik güçleri kendilerine düşen görevi layıkıyla yerine getirecek bilgi ve donanımda. Biz ’şu yapılacak, bu yapılacak’ diye endişe içinde değiliz yeter ki yeter ki masum insanlar ve ülkemiz zarar görmesin."