Yardımcı doçentlerin çalışma ve yükselme koşullarını iyileştirmek amacıyla TÜMYAD (Tüm Yardımcı Doçentler Derneği) kuruldu. Doçentler ortak bir platform oluşturuyor.
Abone olYardımcı doçentlerin çalışma ve yükselme koşullarını iyileştirmek amacıyla TÜMYAD (Tüm Yardımcı Doçentler Derneği) kuruldu. Kocaeli Üniversitesi’ nde bir grup öğretim üyesi önderliğinde kurulan dernek; yardımcı doçent kadrolarında bulunan öğretim üyelerinin akademik kimlik, bilimsel kişilik ve özlük hakları açısından yanlış ve yetersiz çalışma ve yaşama koşullarının iyileştirilmesi hususunda ortak bir mücadele platformu oluşturmayı amaçlıyor. Dernek Başkanı Yar. Doç. Dr. Hıdır Akpınar,” Yardımcı doçentlerin akademik yükseltme kriterlerinin yanlış ve yozlaştırılmış yapısı nedeniyle dernekleşmemiz kaçınılmaz hal aldı” diyor. Akademik yükseltme kriterlerinin yanlış ve yozlaştırılmış bir yapısı olduğuna dikkat çeken Akpınar “Bu kriterlerden birincisi yabancı dil kriteridir. Bir yabancı dilde iletişim kurabilme becerisi bir meziyettir. Bir yabancı dildeki yeterliliğin herhangi bir mesleğe atanmada tercih sebeplerinden biri olması da normal karşılanabilir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nde akademik veya bilimsel bir unvan veya kademe yükseltmesinde yabancı dil bilgisini mutlak kriter olarak koymak veya kabul etmek sadece utanç vesilesi olmalıdır. Çünkü yabancı dil bilmek ,iyi bilim adamı olmak, iyi araştırma yapmak, ampirik veya rasyonel bilgi toplamak için mutlak koşul değildir ve olamaz " şeklinde konuştu. Binlerce genç bilim adamının yetersiz ve yanlış yabancı dil kursları ve çalışmaları nedeniyle bilimsellikten uzaklaştırıldığını iddia eden Akpınar, dünyada hiçbir ülkede, yabancı dil seviyesinin bilimsel yükseltme veya atamalarda mutlak kriter olmadığını savundu. Yar. Doç. Dr. Hıdır Akpınar şöyle devam etti: "Yardımcı doçentlikten doçentliğe yükseltme kriterlerinden olmazsa olmaz bir diğeri de yurtdışında uluslararası “SCI” veya “SSCI” gibi indekslerce listelenen dergilerde yayın yapmaktır. Akademik veya bilimsel formasyonun mükemmel olduğu varsayılsa bile uluslararası indekslenen dergilerde veya yabancı herhangi bir dergide yayın yapabilmek için sadece o ülkenin dilini veya bilim dili olarak kabul edilen İngilizce’ yi bilmek yeterli değildir. Ayrıca o derginin yazım formatını, kapsamını, geleneğini bilmek ve okuyucularının ilgi duyacakları bir konuda çalışma yapmış olmak gerekmektedir. Tüm bunları karşıladıktan sonra, editör veya hakemlerin ülkeniz, ırkınız veya dininizle ilgili önyargılarını da aşabilirseniz, çalışmanız en az bir-bir buçuk yıl bazen üç dört yıllık bir değerlendirme süreci sonunda yayınlanabilmektedir. BİLGİ GÖÇÜ Ülkemizin üretim, istihdam ve teknoloji geliştirme sorunları gibi kendi gerçeklerimizi unutup; yardımcı doçentlerimizi bilimsel formasyonlarının ortaya çıktığı en verimli çağlarında gelişmiş ülkelerin veya gelişmemiş diğer ülkelerin dili ve kültürünü öğrenmek, yabancı dergi editörlerinin öznel tercihlerini karşılamak veya farklı ülke halklarını bilgilendirme yoluyla da olsa mutlu etmeye yönelik çalışmalar yapmak zorunda bırakmak herhangi bir mantık çerçevesinde savunulamaz. Bu nedenle yüksek öğretim sistemimiz, bilimsel araştırmaların ülke ekonomisine katkı sağlamadığı, ülke kaynaklarının boşa harcandığı ve amacından uzaklaşan bir sistem haline gelmiştir. 1980 yılından günümüze kadar binlerce yabancı yayın yapılmasına rağmen bu çalışmaların ülke ekonomisine katkısı yok denecek kadar azdır. Geçmişin “beyin göçü” benzetmesi günümüzde “bilgi göçü” olarak gerçekleşmektedir.” sagliginsesi.com