BIST 9.461
DOLAR 34,42
EURO 36,42
ALTIN 2.837,18
HABER /  GÜNCEL

Yardım kolisinin içinden çıkana bakın!

7.2'lik depremin ardından Van'a yardım yağıyor yağmasına da bazı kolilerin içinden çıkanlar, 'Bu kadar vicdansız olunmaz' dedirtiyor...

Abone ol

Van'da meydana gelen depremden sonra deprem bölgesine tüm Türkiye'den ve dünyadan yardımlar gönderildi, gönderiliyor. Gönderilen yardımlarla ilgili son zamanlarda bir spekülasyon dönüyor.

Radikal gazetesi yazarı Pınar Öğünç, bugünkü köşesinde vicdanları adeta yaralayacak bir olayı kaleme aldı.

Van'a giden yardımların içinden, taş, bayrak, mayo, abiye ve gece elbisesi çıktığı iddialarını... İşte Pınar Öğünç'ün o yazısı;

YARDIM YERİNE TAŞ SOPA

(...) Van'a yollanan paketler içinden taş, sopa ve bayrak çıktığını duyduğumda önce inanamadım, inanmak istemedim. Bir yandan ortalıktaki bilgi ve duyum enflasyonu içinde bunun sadece manipülasyon amacıyla türetilmiş olabileceği ihtimalini hatırlattım kendime. Ta ki Van merkezli Mavi Göl Kadın Derneği'nden Suna Şahin'le konuşana kadar.

Suna Abla, bir ayakkabı fabrikasından işçi emeklisi. 2007'de yedi arkadaş bir araya gelip bu derneği kurdular. Yoğun göç alan şehirde, bunun acısını en fazla çeken kadınlara hukuk, sağlık, dil, toplumsal cinsiyet üzerine eğitimler vermeye başladılar. Kursları gerçekten çok kadının hayatını değiştirdi. İşte şimdi dışarıda, çadırsız, altıncı katında yaşadığı bina oturulamaz durumda. Dernek binası da hasarlı. PTT'yle gelen paketlerde arkadaşları bizzat görmüş sözü edilen çakıl taşlarını, tahta parçalarını. "Bayrak yollasınlar, sonuçta bizim de bayrağımızdır. Onu mesele etmeyiz. Ama taş nedir?" diye soruyor. Cevap vermek zor. "Sanıyorlar ki Yozgat'ta deprem olsa biz gitmeyeceğiz koşarak. Kürt çocukları taş atıyorsa tepkilerini başka hiçbir biçimde gösteremediklerindendir. Bir afette, böyle bir zamanda aklına böyle bir şey yapmak gelenler öfkelerinde boğulsun istiyorum" diyor. Herkes söylüyor, temel mesele çadır. Suna Abla, kendi yaptıkları, yanları açık, çadırımsı bir tentenin altında sabahlıyor. Bir gram uyku yok. Kaybettiği yakınları için merkezden Erciş'e gitmiş de insanların taziyeleri kabul etmek için bile sığınabilecekleri bir çadır olmadığını anlatıyor.

TUVALET YOLLUYORLAR AMA GİDECEK TUVALETİMİZ BİLE YOK

Bir de kaş derken göz çıkaran, Van'a giden yardım kolilerine parmakarası terlik, mini etek, mayo, hatta taşlı, pullu payetli tuvalet yollayan var. Buna da baştan inanamamıştım. Ama İstanbul'da paketleyen ekiplerden şahitler belgelemiş bile.

KİRLİ VE KOKAN BATTANİYELER

Bir de kirli battaniyelerini, kokan kazaklarını paketleyenler mevcut utanmadan. Kışlıkları çıkarırken eskileri ayırıyor yani, ev temizlensin istiyor... Bu da başka bir orta sınıf arazı işte. Yardım onlar için dikey bir faaliyettir. Yüce gönüllerinden 'aşağı' doğru iner. Artık sahip olmak istemedikleriyle 'yardım' ederler ancak. Deprem bölgesine abiye tuvalet yahut mayo yollamak, en terbiyeli biçimde 'şuursuzluk' olarak tarif edilebilir. Suna Abla benim kadar sert değil. "Yine de yardım etmek istemiş işte. Demek Doğu'yu hayatında görmemiş. Zaten bu bölünmeler de bu yüzden oluyor. Çoğumuz çorapla, pijamayla kaldık. Tuvalet yolluyorlar ama bizim şu an girecek tuvaletimiz yok. Onu bilseler iyi olurdu." Orta sınıf şuursuzluğu da bir doğal afet değil.