Yapay Zeka Müzik Sektörünü Nasıl Etkileyecek?
Artık şarkı diye bir şey kalmadı. Yazılımlar ruh halinize göre müzikler çalıyor size. Sevdiğiniz şarkıyı sevdiğiniz kişinin sesinden dinletiyor. Peki ama bu çok mu güzel bir durum?
Yapay zekanın hayatımızın her alanına girmeye başladığını görüyor olmalısınız. Görmüyorsanız bu durum yapay zekanın hayli başarılı ve becerikli olduğu anlamına gelir..
**
Bu sabah Barış Manço’nun eski şarkılarından birini dinlerken geldi aklıma.. “Ölüm Allah'ın Emri”.. Bin Ali Selman’ın muazzam mey girişiyle başlıyor şarkı.. Pürüzsüz ve berrak bir Barış Manço vokaline Ohannes Kemeryan’ın yaylı tamburu eşlik ediyor.. Arkadan belli belirsiz duyduğumuz yaylılarda devrin devleri; Şenol Akın, İrfan Küçükçağlar, Yaşar Işın ve Metin Çetinöz var.. Bas gitarda Özkan Uğur, davulda ise Engin Yörükoğlu.. Şarkıyı kanun nağmeleriyle Bahattin Duyarlar bitiriyor.. Şarkının her sesini sindire sindire, hazmede hazmede dinlemeye çalıştım… Ve o anda sebepsiz yere şu geldi aklıma.. Artık böyle müzik yok.. Her şey elektronik. Ve bu artık geri dönüşü olmayan bir yol.. Bugün bir Ersen ve Dadaşlar için ne Ersen’e ihtiyaç var ne de Dadaşlar’a?. İstediğin sese istediğin şarkıyı okutabildiğin bir yapay zeka düzeninin tam da içindeyiz.. Şimdilerde şaka olsun diye bir siyasetçinin sesinden bir şarkı kurgulanıp paylaşılıyor. Bir bakıyorsunuz Donald Trump’ın ses tonu ve rengi.. Paramparça’yı okuyor.. Bugün gülüp geçiyoruz. Fakat bu, gerçek şarkılarla ve şarkıcılarla vedalaşma vaktimizin geldiğinin habercisi..
**
Aleyna Tilki’nin, Mor ve Ötesi düeti sonrası kendisini eleştirenlere verdiği cevabı hatırlıyor musunuz?.. Diyordu ki genç şarkıcı; “…Bizi üzerseniz, bu çağda üretecek olan, sesi bin tane işlemden geçmeden şarkı çıkartamayan, sahnede canlı bile söyleyemeyen ve asıl yeteneği müzik yapmak olmayanlardır. Şimdiden kulaklarınız armoni hatalarıyla dolu yeni şarkılara alışmaya başladı bile…” Hâlâ her türlü imkana rağmen stüdyoda akustik sazlarla çıplak sesle şarkı söyleyen bir şarkıcı Aleyna Tilki.. Ve yaklaşmakta olanı da görüyor..
**
Kimileri diyebilir ki; "...tamam işte ne var bunda. Bir dönüşüm vaktiydi geldi-çattı.. Demek ki artık koca koca viyolonseller taşınmayacak bir yerden bir yere. Bateristler dev gibi davullarla dolaşmayacak sahne sahne.. Bir cep telefonu yazılımıyla olup bitecek hepsi...."
Evet eminim bu dönüşüm için hiç de kaygılanmayan, umursamayan bir kuşak var.. Fakat ne yalan söyleyeyim, benim ciddi kaygılarım var..
**
Sanat bizim mekanik olarak ihtiyaç duyduğumuz bir şey değil ki.. İhtiyacımıza göre bilgisayar bize bir resim çizsin.. Ruh halimize uygun bir beste yapsın.. Edip Akbayram’ın ‘Sen Benden Gittin Gideli’sini bize eski kız arkadaşımızın sesinden dinletsin.. Hayır birader. Ben Edip Akbayram’dan dinlemek istiyorum hâlâ.. Ve öyle anlaşılıyor ki, geç kalmak üzereyiz.. Hatta belki de kaldık…
**
Issız Adam’da Alper, Ada’ya Nil Burak dinletirken pikaba doğru eğilip, ‘bak duyuyor musun çıtırtıları’ diyordu ya… İşte o çıtırtıları galiba son duyuşumuz oldu…