Namık Kemal Zeybek, 28 Şubat döneminde darbe olmaması için Kenan Evren'in devreye girmesini önermiş
Abone olDemokrat Parti (DP) Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, ''28 Şubat'' sürecini hatırlatarak, ''O zaman karşı güçler dediler ki: Bu iktidar ya gidecek ya gidecek. Önce Susurluk piyesi sahneye konuldu. O iş ama tutmadı. İkinci tiyatro irtica tiyatrosuydu'' dedi.
Zeybek, partinin genel merkezinde düzenlenen DP İl Başkanları Toplantısı'nın açılışında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Rusya'dan, Malatya Kürecik'te kurulan radar üssü ile ilgili Türkiye'yi hedef alan açıklamalar geldiğini ifade eden Zeybek, ''Rusya bu kalkanları kendisine tehdit olarak algıladığını ilan etti. Gözümüz aydın bir düşmanımız daha oldu'' diye konuştu.
Radar üssüne karşı İran'ın da rahatsızlığını dillendirdiğini anlatan Zeybek, şunları söyledi:
''Bu radar üssüyle amaç, söz gelimi İsrail veya ABD tarafından eğer İran'a karşı bir saldırı olursa İran'ın cevap vermesini kaldırmak. İran ile İsrail arasındaki bir işe biz niye karışıyoruz? Niye komşumuza durup dururken husumet ilan ediyoruz? İran çok rahatsız. Bu iktidarı çocuksu buluyorlar. Bir çocuğu incitmemeye çalışır gibi yumuşak sözlerle geçiştiriyorlar, ama bir taraftan da dişlerini gıcırdatıyorlar. Böyle bir sıcak savaş başlarsa tabii şekilde onlar da Malatya'yı vuracaklar. Buyurun size savaş...''
Zeybek, cari açığın 100 milyar doları geçtiğini belirterek, ithalata dayalı teşvik modelinin ekonomide başarı getirmeyeceğini öne sürdü.
''28 Şubat'' sürec
Zeybek, bir soru üzerine de ''28 Şubat'' sürecine ilişkin görüşlerini ve yaşadıklarını anlattı.
''28 Şubat'' tartışmalarında çok önemli bir konunun nedense görmezlikten gelindiğini savunan Zeybek, şunları kaydetti:
''28 Şubat gerçekte son haliyle Sayın Tansu Çiller'e ve DYP'ye karşı yapılmıştır. Neden? Çünkü biz 28 Şubat'ın oluşturduğu beladan Türkiye'yi kurtarmak için yaptığımız istişareler sonucunda Sayın Necmettin Erbakan'ın görevi bırakması halinde ve Tansu Çiller'in birkaç ay önce alması halinde 28 şubat belasından ve estirilen zehirli rüzgarlardan Türkiye'nin kurtarılabileceğini düşündük, rahmetli Erbakan Hoca'mız bunu kabul etti'' dedi.
Tansu Çiller'in başbakan olması için de yeterli imzayı toplamalarına rağmen hükümeti kurma görevinin Mesut Yılmaz'a verildiğini belirten Zeybek, şöyle devam etti:
''Orada çok değerli Cumhurbaşkanı ile aramızda bir içtihat farkı doğdu. Biz, Sayın Çiller'in başbakan olması halinde bu dönemden sıyrılıp çıkabileceğimizi düşündük. Ama Cumhurbaşkanımız belki bizim bilmediğimiz birtakım baskılar sonucunda bunu doğru bulmadı, yeterli bulmadı. Ve sonunda Mesut Yılmaz'a teslim etti. İlk icraat olarak havuz sistemini kaldırmak oldu. Havuz sistemi kalkınca bir anda Türkiye'de ne irtica kaldı ne bir şey...
O zaman karşı güçler dediler ki: Bu iktidar ya gidecek ya gidecek. Önce Susurluk piyesi sahneye konuldu. O iş ama tutmadı. İkinci tiyatro irtica tiyatrosuydu. Üretilmiş ve irticai faaliyet denilen ne kadar gerçek ve sahte iş varsa televizyon ve gazetelere belli güçler tarafından servis edildi. Ve şöyle bir ortam doğdu: Türkiye'de bir şeriat devleti kuruluyor. Samimi olarak bundan korkanlar oldu. DYP içinden de bu propagandanın etkisinde kalıp ayrılanlar oldu. Satılıklar ve korkutulmuşlar da olabilir.
3Darbe için gün sayıyorlardı"
Bu propagandanın tesiriyle bizim şanlı şerefli ordumuz içinde konuşlanmış bir cunta hareketlendi. Bu cuntanın başında Doğu Aktulga vardı. Doğu Aktulga'nın yandaşı generaller, subaylar, astsubaylar vardı. Yani ordu içinde bir oluşumdu. Bunlar darbe için gün sayıyorlardı''
''Kenan Evren'e gittim''
Zeybek, o dönemde ''28 Şubat''ın yaşanmaması için bazı temaslarda bulunduğunu bildirerek, şunları anlattı:
''Darbe için gün sayılmaya başlandı. Gerçekten çok ciddi anlamda Türkiye'de darbe tehlikesi vardı. Öyle bir durumdaydı ki ben Kenan Evren'e bile gittim. Yani bir darbeciye bile gittim. 'Aman bu bela çok büyük bela, bunlar size benzemiyorlar. Bunlar gelecekler ve kalacaklar. Karar bu yani' dedim. O da dedi ki: Beni kimse dinlemiyor, sen Genelkurmay Başkanı ile görüş. Marmaris'e kadar gittim.''
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in o dönemde eleştirildiğini de ifade eden Zeybek, Demirel'in ortamı düzeltmek ve tansiyonu düşürmek için çabaladığını kaydetti.