BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Yangına benzin dökenler ayırt ediliyor!

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, MHP Lideri Bahçeli'nin İmralı hakkında açıklamalarını değerlendirdi.

Abone ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, İmralı görüşmelerine ilişkin açıklamalarını değerlendirerek, "Bu, yangını söndürme sürecidir. Yangını söndürmeye çalışanları da yangına benzin dökmeye çalışanları da milletimiz gayet iyi ayırt ediyor. Bizim ümidimiz ve beklentimiz bu yangının söndürülmesi gerektiğine inanan herkesin bu sürece yardımcı olmasıdır" dedi.

Bağış, yazılı açıklamasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 'nin TBMM'deki grup toplantısında, İmralı'daki görüşmelere ilişkin açıklamalarını değerlendirdi. İmralı'daki görüşmelere ilişkin kritik bir süreçten geçildiğini ifade eden Bağış, Bahçeli'den bu sürecin gerektirdiği hassasiyet ve sağduyuyla hareket etmesini beklediklerini ifade etti. ''Maalesef Sayın Bahçeli, bu süreç üzerinden popülizm ve istismar siyasetini canlandırma çabası içine girmiştir'' ifadelerini kullanan Bağış, şunları kaydetti:

''Oysa Sayın Bahçeli'nin Silivri yerine Ülkücü hareketin Başbuğ'u rahmetli Alparslan Türkeş'in izinden gitmesini beklerdik. Rahmetli Türkeş'in Kürt meselesine bakışını kendisine rehber edinmesini beklerdik. Alparslan Türkeş, 1992 yılında HEP heyeti ile görüşmesinde, 900 yıldır kardeş olduğumuzu, yeğenlerinin de Kürt olduğunu, kız kardeşinin bir Kürt ile evli olduğunu vurgulayarak, bizim birbirimizden ayrılmamızın mümkün olmadığını söylemişti. Maalesef bugün onun emaneti üzerinde oturanların bu düşünceyi hatırlama ve hatırlatma konusunda hassas davranmadığını görüyoruz.''

Yaşanan sürecin, silahların susması ve akan kanın durmasını önlemeye yönelik bir süreç olduğunu vurgulayan Bağış, şöyle devam etti:

''Bu, yangını söndürme sürecidir. Yangını söndürmeye çalışanları da yangına benzin dökmeye çalışanları da milletimiz gayet iyi ayırt ediyor. Bizim ümidimiz ve beklentimiz bu yangının söndürülmesi gerektiğine inanan herkesin bu sürece yardımcı olmasıdır. Madem Başbuğ Türkeş'in emanetçileri, onun emanetini bu kadar hoyratça istismar ediyor, ben buradan Sayın Alparslan Türkeş'in Dokuz Işık kitabında yaptığı çağrıyı, Sayın Bahçeli'ye bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Sayın Bahçeli'yi Türklük şuur ve gururuna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, hak ve hakikat yoluna, Allah yoluna çağırıyorum. Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum. Ay-yıldızın hakkı için, Türkiye'nin istikbali ve kardeşliği için, Rahmetli Türkeş'in bu çağrısını Sayın Bahçeli, umuyoruz ki göz ardı etmeyecektir, etmemelidir.''

TÜRKİYE BU SÜREÇTEN GÜÇLENEREK ÇIKACAK

Bağış, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

''Türkiye'nin bölünmesi, parçalanması bırakın buna izin vermeyi, bizim Sayın Bahçeli gibi rahatlıkla ağzımıza bile alabileceğimiz kavramlar değildir. Bu kavramların bu kadar rahat kullanılmaması gerekir. Birileri artık ışığın önünde durarak sadece gölgesini büyüttüğünü anlamalı. Şundan kimsenin şüphesi olmasın; milletimizin hassasiyeti ve beklentileri bizim de kırmızı çizgimizdir. Türkiye bu süreçten güçlenerek çıkacaktır. Sular nasıl yokuşa akıtılamazsa, bu ülkenin demokrasi ve özgürlükler istikametinde büyümesini, ilerlemesini kimse engelleyemeyecektir. Bu millet horon teperken de halay çekerken de kol kola, omuz omuza birbirine sımsıkı sarılmıştır. Bu kardeşliği bozmaya, et ile tırnağı birbirinden ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.''

Bağış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Kürt meselesi benim meselemdir'' şeklindeki sözünü hatırlatarak, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin, bundan daha cesur bir çıkış ve devamı olan devrim niteliğindeki adımları tarihin hiçbir döneminde görmediğini'' kaydetti.

ÜLKEDE ARTIK KARDEŞ KANI DÖKÜLMESİN!

Türkiye'nin 30 yıldır yaşanan sorunların bir 30 yıl daha yaşanmasına izin vermeyeceğini belirten Bağış, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''Gençlerin ölümüne, güvensizliğe, istikrarsızlığa tahammülümüz olamaz. Statükonun devam etmesi, Türkiye'nin önünde bir seçenek olamaz. Akan kana seyirci kalmak, bu yangını izlemek, Türkiye'yi sevenlerin yapacağı iş değildir. Gerçek milliyetçilik bu kanın durması için çaba göstermektir. Milliyetçi olmak ülkesinin huzuru ve barışı için, istikbali için her türlü çabanın karşısında değil yanında olmaktır. Sorunları çözmek, geleceğe bakmak, daha aydınlık, daha mutlu ve müreffeh bir geleceği hep birlikte inşa etmek zorundayız ve işte biz bunun gayreti içindeyiz. Bu ülkede artık kardeş kanı dökülmesin. Bu ülkede artık anneler gözyaşı dökmesin. Bizim siyasetimiz aklın, mantığın ve vicdanın emrindedir.''