BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,32
ALTIN 2.939,01
HABER /  GÜNCEL

Yalçınkaya'dan kritik kapatma yorumu

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya Anayasa değişikliği paketini değerlendirdi.

Abone ol

Hükümetin hazırladığı Anayasa değişikliği paketini eleştiren Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, HSYK'dan Adalet Bakanı ve müsteşarının çıkarılmasını istedi.

Erdoğan'ın yargının siyaset yaptığı yönündeki açıklamalarına da cevap veren Yalçınkaya, "Hakim ve savcılar kendileriyle ilgili konuları tartışıyor. Bu siyaset değil" dedi.

Yalçınkaya, parti kapatmanın Meclis iznine bağlı olmasını da eleştirerek ''Bir parti hakkında kapatma davası açılıp açılmayacağına mahkeme karar verir'' dedi.

Yargının bağımsızlığına vurgu yapan Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi üye seçiminde siyasi çıkar tehlikesine dikkat çekti.

Anayasa değişikliklerine ilişkin şimdiye kadar suskun kalan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bir Yargıtay üyesinin emekliye ayrılması nedeniyle düzenlenecek törende kameraların karşısına geçti..  İşte o konuşmadarn satırbaşları:

Yalçınkaya bu soruya cevap vermedi
Konuşmasının sonunda, Vakit gazetesi Ankara Temsilcisi Serdar Arseven'in sorusuna cevap vermekten kaçındı. Arseven, CHP'nin Alman Friedrich Ebert Vakfı'ndan 2005'te 85 bin Avro para yardımı aldığı iddiası üzerine Yalçınkaya'nın talimatıyla Savcı Mehmet Mahir Kara tarafından başlatılan soruşturmadan şu ana kadar bir sonuç çıkmadığını hatırlattı. Yalçınkaya, CHP ile ilgili neden bir işlem yapılmadığı ile ilgili soru karşısında susmayı tercih etti.

HSYK VE ANAYASA MAHKEMESİ'NDE SİYASET EGEMEN OLUR

''Bu, çoğunluk iradesinin ortaya çıkması engellenerek, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ya siyasetin egemen olduğu kişilerin getirilmesini kolaylaştıran, bu kurumların siyasallaşmasını sağlayan bir düzenleme olacaktır. Adayların demokratik olmayan bir tarzda seçilmesi niteliklerini değil, siyasi görüşlerini ortaya çıkaracaktır. Bu düzenlemeyle birlikte siyasi iradenin temsilcisi olan adalet bakanı ve müsteşarının Kurulda bırakılması, yargının hükümetlerin bir aracı durumuna getirilmesi imkanını doğuran, demokrasiyi, demokratik yaşamı, sonuçta demokratik toplum düzenini bozacak niteliktedir.

SİYASİ MÜDAHALE OLMASIN

Üstün değerler taşıyan, sağduyulu, objektif düşünen milletimizin öncelikleri ve dikkate almaları gereken hususlar şunlar olmalıdır, tarafsız bir HSYK ve Anayasa Mahkemesi oluşturulması için ilk gözetilmesi gereken konu, yargıyı iktidarların müdahalesinden uzaklaştıracak, siyasi müdahalenin olmamasını sağlayacak kurallar getirilmesidir. Bu sistemi, standardı getirecek iktidarlar ve bağlı bulunduğu siyasi partiler halkımız nezdinde en yüksek düzeyde takdir edileceklerdir.''

''BAĞIMSIZ OLMADAN TARAFSIZ OLMAK MÜMKÜN DEĞİL''

Abdurrahman Yalçınkaya, bağımsız olmadan tarafsız olmanın mümkün olmadığını ifade ederek, bağımsız yargının demokrasi ve milletin en önemli güvencelerinden birisi olduğunu kaydetti.

SİYASİ ÇIKAR ENDİŞESİ

HSYK bağımsız olmadığında, iktidarların etkisinin önce Türkiye'deki tüm mahkemelerin hakim ve savcılarına, sonra da millete yansıyacağını savunan Yalçınkaya, bundan milletin zarar göreceğini söyledi.

''Siyasi etkiyi önlemenin tek çaresi, HSYK ile Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçilmesi usulünde getirilecek kuralların siyasi çıkar amaçlanmadan düzenlenmesidir'' diyen Yalçınkaya, şöyle devam etti:

''Bu da yapılacak seçim usullerinin her türlü şüpheden uzak tutulmasını sağlayacak şekilde kurallara bağlanması, en çok oy alanların doğrudan atanmış sayılması, siyasete karışmış olanların atamalarda etkinliklerinin olmaması ve seçimle gelmeyen kişilerin kurullarda bulunmamasına bağlıdır.

VENEDİK KOMİSYONU'NDAN GÖRÜŞ ALINMAMASI SORU İŞARETİ YARATIYOR

Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu diye adlandırılan, Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu, Avrupa Konseyinin anayasa hukukunu belirlemedeki danışma organıdır. Türkiye, Avrupa Konseyinin kurucu üyeleri arasındadır ve Avrupa Birliği müktesebatını kabul etmiştir. Buna rağmen Venedik Komisyonundan hiçbir görüş alınmadan anayasa değişikliğine gidilmesi soru işaretleri yaratmıştır. Milletimiz için AB ile bütünleşmemiz, Avrupa demokrasisine, toplum düzenine yaklaşmamız büyük önem arz etmektedir. Bunun için AİHM'in belirlediği Avrupa standartlarını esas almamız gerekmektedir.''

''LAİKLİK ANAYASAL BİR İLKEDİR, ANAYASA MAHKEMESİNCE KORUNMALIDIR''

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, Avrupa standartları olan din, vicdan ve inanç hürriyetinin demokratik toplumun ayrılmaz parçalarından olduğunu ve devletin bütün dini inançlara anlayış ve saygı göstermesi gerektiğini belirterek, ''Laiklik anayasal bir ilkedir, Anayasa Mahkemesince bu ilke korunmalıdır'' diye konuştu.

Demokratik bir toplumun çoğulculuk ve katılımcılığın desteklenmesiyle oluşacağını anlatan Yalçınkaya, devletin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde belirtilen adil yargılanma, örgütlenme, yaşama, özgürlük ve güvenlik, cezaların yasallığı, özel ve aile hayatının korunması, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, dernek kurma ve toplantı özgürlüğünü gibi hak ve özgürlüklere saygı göstermesi gerektiğini kaydetti.

Yalçınkaya, Avrupa Konseyinin temel değerleri, Türkiye'nin Avrupa ülkelerinden önce çağdaş yasaları kabul ettiği düşünüldüğünde, ileri demokrasinin kurallarına uygun olarak mahkemelerin ve HSYK'nın bağımsızlığının daha da ileri götürülmesinin öngörülmesi, düşünülmesi gerektiğini vurguladı.

HSYK'DAN BAKAN VE MÜSTEŞARI ÇIKARILSIN

Bağımsızlık ve tarafsızlığın sağlanması için adalet bakanı ve müsteşarının HSYK'dan çıkarılması gerektiğini ifade eden Yalçınkaya, şu değerlendirmelerde bulundu:

''Kurulun ayrı bir binasının, sekretaryasının, araç-gereç, yardımcı personelinin bulunması, adalet müfettişlerinin Kurula bağlanması, hakim ve savcılar hakkında yapılacak soruşturmalar için Kuruldan izin alma usulünün getirilmesi, göreve alınacak hakim ve savcı adaylarının Kurulca belirlenerek atanması, Adalet Akademisinin özerk bir yapıya kavuşturulması, demokratik sisteme uygun ve yerinde olacaktır. Yürütme organına bağlı olan adalet bakanı ve müsteşarı adli sistemin yargısal kararlar dışında en iyi şekilde yerine getirilmesi, mahkemelerin iş sayısına göre Yüksek Kurulca atanacak hakim sayısına göre bina, araç ve gereçlerinin temini ile adil yargılanma hakkının sağlanması için gerekli olan tüm tedbirleri almasıyla görevlendirilmelidir.

Avrupa ülkelerinin bırakmak istediği, demokratik kurallara uymadığı tespit edilen, yıpranmış, tartışılan hukuki sistemlerin Türkiye'de uygulamak için kurallar düzenlenmesi milletimizi hak etmediği bir sistemde yaşamaya zorlamak niteliğindedir. Siyasi etkiden uzak yargıç ve savcıların bulunduğu mahkemeler olmadıkça milletimizin haklara, özgürlüklere ulaşması mümkün değildir. Yüce milletimiz haklardan önce bu haklarını koruyacak, geliştirecek, siyasi güçlerin etkisinden uzak, tarafsız hakim ve savcıların oluşturduğu bir yargı sistemini daha üstün tutacaktır.''

''HAKİM VE SAVCILAR SİYASİ TARTIŞMALARA GİRMEMEKTEDİR''

Yalçınkaya, hakim ve savcıların her yasanın çıkarılmasına müdahale etme durumunda olmadığını, ancak hakim ve savcıların kendi hakları ve yetkileriyle ilgili düzenlemelerde görüşlerini belirttiklerini ve siyasi tartışmalara girmediklerini söyledi.

SAVCILAR KAMU DAVASINI AÇMAKLA YÜKÜMLÜ

Evrensel sistemde, Avrupa hukukunda ve iç hukukta bulunan bir ilke gereği savcıların kamu davası açmakla yükümlü bulunduklarını anlatan Yalçınkaya, ''Türkiye'deki tüm savcılar davalarını kendileri açar, bu nedenle bir dava açılmasının bir kişinin iki dudağı arasında olması sözü yerinde değildir'' diye konuştu.

Türk hukukunda dava açmanın esas olduğunu ve açılan davaların Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince incelendiğini ifade eden Yalçınkaya, şöyle konuştu:

''Mahkeme, delilleri tartışır ve nihai hüküm tesis edecektir. Hukukumuzda dava açılmamasının denetlenmesi getirilmiştir. Bu siyasi partiler yasasında da açıkça belirtilmiştir. Bir siyasi partinin müracaatı halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı dava açmazsa o siyasi partinin Yargıtay'daki daire başkanlarımızdan oluşacak bir kurula itiraz hakkı var. Bu itiraz hakkı ancak o zaman geçerlidir. Avrupa ülkelerinin uyguladığı sistemde dava açmak için siyasi partiler hakkında izin sistemi yerleşik bir durumda değildir. Anayasal kurallar getirilirken, uzun bir süre değiştirilemeyeceği düşünülerek detaylı kurallar koyularak düzenlenmelidir.''