Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın yaptığı çıkış en çok AK Parti'nin işine yarayacak...
Abone olÜniversitelerde türban serbestisi için 'laikliğe aykırı' uyarısı yapan Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın çıkışının yansımaları nasıl olacak?
Hürriyet'ten Ahmet Hakan'a göre savcı Yalçınkaya'nın bu çıkışı iktidara adeta bir 'hayat öpücüğü' gibi gelecek:
- TAM da HSYK’nın oluşumuna yönelik eleştiriler yükselirken...
Tam da “Demokrat Yargıçlar” bile seslerini çıkarmaya başlarken...
Tam da “evet” diyenler bile iktidarın kendi yargısını oluşturduğunu söylerken...
Tam da “eski yargı düzeni”ni bile mumla aratacak yeni düzen kurulurken...
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, dün yaptığı “Türbana geçit yok” çıkışıyla, iktidar partisine bir kez daha muazzam bir hayat öpücüğü vermiş oldu...
Yargıtay Başsavcılığı’ndan yapılan yazılı açıklamada yine iktidara nizam verildi.
Maddelerden dem vuruldu, yasalar yorumlandı, laiklik ilkesi tefsir edildi...
Ve hüküm verildi: “Türban serbest olamaz.”
* * *
Abdurrahman Bey’in bu çıkışı, bundan önceki çıkışlarında olduğu gibi yine iktidara yarayacaktır.
Çünkü Abdurrahman Bey, iktidar sözcülerine “yandaş yargı oluşturma girişimleri”nin haklılığını kanıtlamak için bulunmaz bir fırsat sunmuştur.
O zaman gelin hep birlikte bir kez daha haykıralım:
“Şu Tayyip Bey ne ballı bir adam...”
EN ÇOK AK PARTİ'NİN İŞİNE YARAR
Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır da Ahmet Hakan gibi düşünenlerden. Çakır'a göre seçime az bir zaman kalmışken bu çıkış en fazla AK Parti'nin işine yarayacak:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya hakkında çok fazla söz söylemeye gerek olmadığı kanısındayım. CHP’nin bile kampüslerdeki yasağı kaldırmak için makul bir formül aradığı bir dönemde “Türbanla üniversiteye girmek Anayasa’ya aykırıdır” çıkışının nasıl havada kaldığının, onun laiklik anlayışının toplumda iyice marjinalleştiğinin farkında olmadığı açık. Yine de belli olmaz, pekala iktidar partisi için yeni bir inceleme başlatabilir. Tabii ki eğer atarsa, böyle bir adım en çok AKP’nin işine yarar, hele seçimlere bu kadar az bir zaman kalmışken.
Bu kıvırtma ve Başsavcı ile paslaşma CHP’nin canını yine yakacak..
Ergun Babahan'ın yazısını okumak için ikinci sayfaya geçiniz
Ergun Babahan (Star)
Bu kıvırtma ve Başsavcı ile paslaşma CHP’nin canını yine yakacaktır
Üniversitede başörtülü kızlara özgürlük diye yola çıkan CHP iş ciddiye binince “Türkiye karanlığa gidiyor” türküsünü tutturdu.
“Benim oğlum bina okur, döner yine okur” misali, en başa döndük.
AK Parti heyetiyle görüşen CHP’nin temsilcilerine bakınca farklı bir sonuç beklemek imkansız hale geliyor.
Görüşmeye katılan Kemal Anadol, Akif Hamzaçebi ve Muharrem İnce, konuyu CHP lideri Kılıçdaroğlu gündeme taşımamış gibi davrandı.
Bu tabloda tek eksik Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya idi, o da görüşmenin bitiminde yaptığı yazılı açıklamayla eksiği tamamladı.
Görünen tablo, CHP yönetimi ile Yargıtay Başsavcısı arasında “ dar alanda kısa paslaşma” olduğunu gösteriyor.
Veya CHP’li Kemalistler pası veriyor, Başsavcı “küt” iniyor.
Orhan Veli “Beni bu havalar mahvetti” demişti, CHP’yi de gücü giderek zayıflayan vesayetçi yargıyla ittifak hastalığı yakacak.
Ahmet Altan (Taraf)
E, Artık yeter...
İnsan bu ülkede kendisini bir tramvay bitçisi gibi hissediyor.Hep hareket halindesin ama gittiğin bir yer yok.Yol aynı, durak aynı,git dön, git dön. Yargıtay Başsavcısı dün başörtüsüyle ilgili açıklama yapınca sanırım birçok insan gibi ben de "e, artık yeter" dedim içimden.Hukuku bilmeyen hukukçuların "temcit pilavı" gibi tekrarladıkları tuhaf laflar, aslında sahip olmadıkları bir güce sahip olduklarını sanmaları bıktırıyor insanı...
Taha Akyol (Milliyet)
Savcı yetkisini aşıyor
CUMHURİYET Başsavcısı yetkisini aşıyor. Siyasiler türban konusunu konuşurken, bir başsavcı görüş açıklayamaz, uyarıda bulunamaz, yön gösteremez.
Bu açıkça siyasete müdahaledir.
Savcılık da Yargıtay Başsavcılığı da iddia makamıdır; bir hareket yapıldıktan sonra “iddia”da bulunabilir. Önceden yön gösteremez.
Hele de konu siyasi ise ve siyasiler tartışıyorsa, başsavcı “bildiri” yayınlayamaz, görüş belirtemez. Hukuka uygunluk konusunu partiler kendi hukukçularıyla görüşürler, Meclis’e gelirse Meclis komisyonlarında görüşürler.
Başsavcılık makamı tarihimizde maalesef çok büyük bir yer tutan siyasi tavırlarından vazgeçmelidir artık.
Taha Akyol'un yazısının tamamını okumak için tıklayınız
Derya Sazak (Milliyet)
Türban çıkmaza girdi...
Başsavcılığın açıklamasıyla türban/başörtüsü sorunu düğümlendi. Çıkmaza girdi.
Çözüm yeni anayasa ile özgürlüklerin genişletilmesinde. 2011 seçimleri beklenecek!
Derya Sazak'ın yazısının tamamını okumak için bu tıklayınız...
Emre Aköz (Sabah)
Statükonun kibirli temsilcileri harekete geçti
Nerede kalmıştık? Evet... Defalarca dikkatinizi çekmeye çalıştığım gibi statükonun kibirli temsilcileri işte tekrar harekete geçti.
Sabih Kanadoğlu malum çevrelere akıl vermeye başladı... Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya uyarı adı altında yine tehditlere girişti.
CHP ise değişmeyeceğini gösterdi ve türban serbestliğini; "dokunulmazlıklar", "seçim barajı" ve "YÖK meselesine" bağlayarak pazarlık konusu haline getirdi.
Önce AKP ile itişecek, çekişecek, sonra da "İktidar partisinin uzlaşmaz tutumu yüzünden anlaşamadık" deyip işin içinden sıyrılacaklar.
Ahmet Kekeç (Star)
Ben de diyordum ki başsavcı nerede kaldı?
Ben de tam, “Bu kadar şey oluyor, Başsavcı nerede kaldı?” diyordum.
Nihayet dün ses verdi... “Başörtüsüne çözüm aramak laiklik ihlalidir” gibilerden bir açıklama yaptı.
Madem kendi ayağıyla geldi, ben de kendisinden şu sorunun cevabını rica ediyorum:
Laiklik konusunda bu kadar hassassınız da, “demokrasiye yöneltilmiş tehditler” karşısında neden kılınızı kıpırdatmıyorsunuz?
Demokrasi dışı arayışları tescillenmiş ve darbe iddianamesine girmiş malum partiye, bırakın “kapatma davası” açmayı, kuru bir “uyarı” bile göndermediniz...
Niye?
Ahmet Kekeç'in yazısının tamamını okumak için tıklayınız