Hürriyet Gazetesi'nin yeni imajı için başlatılan kampanyaya bir övgü de Yalçın Doğan'dan geldi. Yalçın Doğan, Hürriyet Gazetesi'nde yazmanın ayrıcalıklarını yazdı.
Abone olDaha önce Ertuğrul Özkök'ün okurlara duyurduğu Hürriyet'in yeni imaj kampanyasına bir övgü de Yalçın Doğan'dan geldi. Geçmiş dönemde Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde yöneticilik yapmış olan Yalçın Doğan, Hürriyet'te yazmanın çok daha farklı bir şey olduğunu belirttiği "Hürriyet kendini anlatıyor" yazısında gazetesine övgüler yağdırdı:
- ÇOĞU zaman, herkesi şaşırtıyor. Zaman zaman, bazılarını kızdırıyor.
Çoğu zaman, tamam bu böyledir, diyerek, herkesin beğenisini kazanıyor. Zaman zaman, yine bunlar ne karıştırıyor, diyerek, bazılarını farklı niyet aramaya yöneltiyor.
Çoğu zaman, ülkeye ve dünyaya tepeden bakıyor. Zaman zaman, en ince ayrıntıda saklı gerçeğin peşine düşüyor.
Ama, çoğu zaman değil, her zaman gündeme damgasını vuruyor!.. Hürriyet, sizin gazeteniz!..
Nedir Hürriyet?.. Neden hep Hürriyet konuşuluyor?.. Gündeme damgasını vurduğu için mi?.. Birilerini rahatsız ettiği, birilerini sevindirdiği için mi?.. Neden?..
İYİ YAZI, KÖTÜ YAZI
Ben yaklaşık iki yıldır Hürriyet’te yazıyorum. Otuz yıllık gazetecilik yaşamım var geride.
İtiraf etmeliyim, yazdığım yazılara, lehte ya da aleyhte, bu kadar tepki aldığımı hiç anımsamıyorum. Sanki, her gün büyük bir TV kanalına çıkıyormuşum gibi!.. Bazen bir yazıya, ne kadar iyi yazmışsın, övgüleri, ama bazen aynı yazıya, ne kadar kötü bir yazı, eleştirileri.
Yadırgamıyorum. Çünkü, Hürriyet çok geniş bir yelpazeye sesleniyor. O yelpazede, değer yargılarını hiç paylaşmadığım, siyasal açıdan hiçbir zaman bir araya gelemeyeceğim insanlar da var, aynı yöne baktığımız insanlar da...
Yıllardır Hürriyet’te çalışan meslektaşlarım belki bu tepkilere artık alışkın!.. Ama, ben hálá bu tepkilerle hayatiyet buluyorum!.. Belki, bir gazeteciyi diri tutan da, lehte ve aleyhteki bu tepkiler!..
Yine de, Hürriyet neden bu kadar çok konuşuluyor?..
Bu soruyu geçen gün Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’ya soruyorum.
Vuslat Hanım anlatıyor:
‘Hürriyet bir marka. Aynı zamanda, toplumun değer yargılarının tamamını kapsıyor. Buna karşılık, Hürriyet’i hep, kendi adına, başkaları anlatıyor. Kendisi, kendisini anlatmıyor.’
Bu düşünceyi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de paylaşıyor. Böylece, ortaya yeni bir imaj kampanyası çıkıyor. Son birkaç gündür TV’lerde izlediğiniz, billboardlarda gördüğünüz, gazetede okuduğunuz kampanya.
BAŞARILI BİR KAMPANYA
TV’lerde yayınlanmadan önce, imaj filmini izliyorum. Haluk Bilginer’in seslendirdiği filmi. Hem buluş, hem metin, hem çekimler çok güzel.
Neden?.. Çünkü, insanı anlatıyor. Seni, beni, onu anlatıyor. Hayatımızı anlatıyor. Zaten, bir gazete sonunda nedir ki, eğer insanı ve hayatı anlatmıyorsa, olaylara eleştirel bakmıyorsa, ne fayda o gazeteden?..
Filmdeki gibi, Nazım’da biziz, Kürt kızı da, semazen de biziz, Zap Suyu Köprüsü’ndeki yoksul çocuklar da...
Özlemlerimiz var, aya gitmek, uygarlığa uzanmak, hayatı özgürce, dilediğimizce yaşayabilmek gibi.
Hürriyet, bütün bu farklılıkların bir sentezi!..
Bu kampanya, sizlere şimdi bu sentezi özetliyor. Hürriyet, şimdi kendini anlatıyor.
Yazı: Yalçın Doğan
Kaynak: www.hurriyet.com.tr