Yalanlar ve doğrular...
Madem birileri inat ve ısrarla yalan söylemeye, getirilecek olan sistemde olmayan şeyleri varmış gibi anlatmaya çalışıyor. O zaman bize de bu yalanları her günün her saatinde başı çürütmek düşüyor.
Madem birileri inat ve ısrarla yalan söylemeye, getirilecek olan
sistemde olmayan şeyleri varmış gibi anlatmaya çalışıyor. O zaman
bize de bu yalanları her gün deşifre etmek düşüyor.
Ne diyorlar?
-Yeni sistemde HSYK üyelerinin tamamı, Cumhurbaşkanı ve onun
Meclis'te çoğunluğu bulunan partisi tarafından atanacak. Böyle bir
durumda tarafsız ve bağımsız yargıdan bahsedilemez.
Doğrusunu anlatalım.
Yeni sisteme göre HSYK'ya toplam 13 üye atanacak. Cumhurbaşkanı 4
üye atayabilecek. Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı bu
kurulun doğal üyesi olacaklar.
Bunları da Cumhurbaşkanı'nın hanesine yazarsak etti mi 6 üye...
Geriye kaldı 7 üye...
Bu 7 üyeyi ise Türkiye Büyük Millet Meclis'i seçecek. İşte
hayırcıların es geçip, millete açık açık anlatmadıkları, yada yalan
yanlış anlattıkları nokta burası...
Onların anlatamadığını ben anlatayım.
Meclis, söz konusu 7 üyeyi ancak ve ancak "Nitelikli
çoğunluk" sistemiyle, yani 550 milletvekilinden 367'sinin
oyuyla seçebilecek.
Şimdi rakamlara vuralım!
AK Parti'nin şu an Meclis'teki milletvekili sayısı kaç?
317...
Bu rakam AK Parti'nin tek başına HSYK üyelerini seçmeleri için
yeterli mi?
Değil!
Hadi AK Parti ile MHP'nin bu konuda da birlikte hareket ettiğini
varsayalım. Bahçeli böyle bir şeye asla ve kat'a yanaşmaz ama yine
de varsayalım.
MHP'nin milletvekili sayısı şu an atibariyle muhalif
milletvekilleri de dahil 39... İki partinin toplamı 356
ediyor ki bu da yetmiyor.
Yani anlayacağınız, AK Parti'nin HSYK üyelerini seçebilmesi için
CHP ve MHP ile uzlaşmaktan, anlaşmaktan başka şansı yok.
Ha...
Denilebilir ki AK Parti bir sonraki seçimde 400'ün üzerinde
milletvekili kazanabilir.
Yeni sistemle birlikte siyasi partiler ve seçim kanunu değişeceği,
seçim barajı yüzde 3'lere, hatta sıfırlara kadar düşeceği için, AK
Parti'nin 401 milletvekili çıkarma ihtimali milyonda bir bile
değil...
Gelelim diğer yalanlara...
Diyorlar ki Cumhurbaşkanı yeni sistemde Anayasa Mahkemesi'nin bütün
üyelerini atayabilecek. Bu durumda Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı
ne isterse Anayasa Mahkemesi onu uygulamak zorunda kalacak.
Öncelikle şu konuya açıklık getirelim.
Cumhurbaşkanı şu anda da Anayasa Mahkemesi'nin bütün üyelerini
atayabiliyor.
Peki ama bu atamalar nasıl yapılıyor?
Amiyane tabir olacak ama Cumhurbaşkanları öyle aklına esen kişiyi
"Gel seni Anayasa Mahkemesi üyesi yapayım" diye
seçmiyor.
Yeni sistem gereği Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesi olacak. Yargıtay
ve Danıştay kurumları önce kendi bünyelerinde oluşturdukları
kurullar aracılığıyla 5 kişiyi aday olarak gösteriyor. Bu isimler
Cumhurbaşkanı'nın onayına sunuluyor.
Aynı şekilde Yüksek Öğretim Kurulu da 3 aday belirliyor ve
Cumhurbaşkanı'na sunuyor. Geri kalanlar ise hukukçu olan üst düzey
yöneticilerden, birinci sınıf hakim ile savcı ve avukatlar
arasından seçiliyor.
Burada hayırcıların halka anlatmadığı şu ayrıntı var.
2010 Anayasa değişikliği ile birlikte, Anayasa Mahkemesi
üyelerinin görev süresi on iki yıl ile sınırlandırılmış
bulunuyor.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Eski Cumhurbaşkanları'ndan Ahmet Necdet Sezer'in atadığı üyelerden
çoğu halen Anayasa Mahkemesi'ndeki görevlerine devam ediyor.
Erdoğan bugüne kadar Anayasa Mahkemesi'ne 1 üye atayabilmiş, 2019
seçimlerine kadar sadece 3 üye atayabilecek. Ahmet Necdet Sezer ile
Abdullah Gül'ün atadığı mahkeme üyelerinin çoğunluğunun görev
süresi ne zaman sona erecek biliyor musunuz?
2024 yılında!..
Görev süreleri 2030 yılında dolacak olan üyeler var!
Şimdi diyeceksiniz ki ha Abdullah Gül atamış, ha Erdoğan, ne farkı
var ki?
O zaman size bir önceki yazıda verdiğim bazı bilgileri tekrar
aktarmama müsaade edin lütfen.
Twitter yasağının kaldırılması, CHP'nin başvurusu üzerine HSYK
seçim sisteminin değiştirilmesi, Fetö dershanelerinin kapatılması
kararının iptali gibi skandal kararlar Abdullah Gül'ün atadığı
Anayasa Mahkemesi üyeleri tarafından verilmedi mi?
Demek ki kim seçerse seçsin Anayasa Mahkemesi üyesi kimsenin emri
altına girmiyor. Bu üyeleri ve bundan sonra seçilecek olanları
peşin peşin emir kulu ilan edenler kendi karakterlerini anlatıyor
olmalı diye düşünüyorum.
Ve son yalan...
Diyorlar ki "Yeni sistemde Cumhurbaşkanı isterse devlet kurumlarını bölgelere ayırarak ve özerklik ilan ederek ülkenin bölünmesine neden olabilecek!"
Uzaktan yakından alakası olmadığı Anayasa'nın 123, 126 ve 127 maddesinde açık seçik anlatılıyor.
Anayasamızın 123. Maddesine göre idare ve yönetim kanunlarla düzenleniyor. Anayasamızın 126. ve 127. maddesine göre il, ilçe, mahalli idare ve belediyeler Meclis'in çıkardığı kanunlarla kurulabiliyor.
Cumhurbaşkanı'nın bu konularda kanun çıkarma yetkisi yok.
Bırakın kanun çıkarma yetkisini, söz söyleme hakkı dahi yok!
İşin özeti bu...
Peki ışık hızıyla yayılan ve pek çok kişinin kafasında soru
işaretleri oluşturan bu yalanlarla nasıl başa çıkacağız diye
soracaksanız...
Gerekirse 16 Nisan'a kadar her gün aynı yazıyı kaleme alacağım ama
ortaya atılan iddiaların birer yalandan ibaret olduğunu dilim
döndüğünce anlatmaya çalışacağım.
Yazması benden, paylaşması sizden...