İstanbul’da, yılın ilk yarısında, yabancı yatırımcı sayısı, geçen yılın son 6 ayına göre yüzde 6,53, yatırımcının taahhüt ettiği sermaye değeri ise yüzde 27,16 artış gösterdi.
Abone olİstanbul Ticaret Odası (İTO), bu yılın ilk 6 ayında, İstanbul’da yeni kurulan yabancı sermayeli firmaların profilini çıkardı.
İTO’nun yeni kayıt ve iptal edilen firma kuruluşlarını esas alarak hazırladığı, “2010 Yılı Ocak-Haziran Döneminde Yeni Kayıt ve Kapanış Yaptıran Firmalarda Yabancı Yatırımcı ve Sermaye Durumu” raporu açıklandı.
Buna göre, bu yılın ilk yarısında, İstanbul’da, yabancı yatırımcının taahhüt ettiği sermaye değeri yüzde 27,16, yabancı yatırımcı sayısı ise yüzde 6,53 arttı.
Ocak-Haziran döneminde, bin 403 yabancı yatırımcı tarafından toplam 254 milyon 838 bin 627 liralık sermaye tutarında şirket kuruldu. Geçen yılın son 6 ayında yabancı yatırımcı sayısı bin 317, yabancı sermaye değeri de 200 milyon 403 bin 433 lira olmuştu.
Yabancı yatırımcının, yılın ilk yarısında taahhüt ettiği sermaye değeri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44,68, yabancı yatırımcı sayısı ise yüzde 15,47 arttı.
İTO’ya kayıt yaptıran firmalar arasında, yabancı yatırımcı sayısına bakıldığında ilk 3 sırayı İran, Almanya, Azerbaycan’ın aldığı görüldü. Toplam yabancı sermaye değeri itibariyle ise Birleşik Krallık (İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda), Azerbaycan ve Çek Cumhuriyeti ilk sıralarda yer aldı.
Yabancı yatırımcı sayısı ve yabancı sermaye değerinde, elektrik, elektronik ve bilişim en cazip sektör oldu.
Yabancı sermaye değerinde elektrik, elektronik ve bilişim sektörünü, banka ve sigorta sektörü izlerken, otomotiv ve yan sanayi sektörü üçüncü, inşaat sektörü ise dördüncü sırada yer aldı.
“YATIRIMLAR BİR ÜLKENİN EKONOMİK DİNAMOSUDUR”
İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, konuya ilişkin değerlendirmesinde,
Türkiye’nin global krizden Euro Bölgesi’ne göre daha hızlı çıkmasının yatırımlarda etkili olduğunu ifade etti.
Özellikle kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair kaygıların giderilmesi ve kamu harcamalarının kısılmasına yönelik alınan önlem paketlerinin, Euro Bölgesi’ndeki yatırımcıları Türkiye’ye yönelttiğini belirten Yalçıntaş, avroda son dönemdeki değer kaybı eğilimi ile rekabet gücü olumlu etkilenen AB’li girişimcilerin, bu avantaja rağmen yatırım için Türkiye’yi tercih etmelerinin ise dikkat çekici olduğunu kaydetti.
Global krizle birlikte dünya ekonomisinin hızlı bir değişim içinde olduğunu ve ekonomideki rollerin belirgin bir biçimde değiştiğini ifade eden Yalçıntaş, yeni dünya düzeninde lokomotif ülkeler arasında olması beklenen Türkiye’de uygulanan yapısal reformlar sayesinde krizin etkilerinin sınırlı ölçüler içinde kaldığının altını çizdi.
Yalçıntaş, Türkiye’nin tasarruf açığı olan bir ülke olduğu gerçeğinden hareketle, dış sermaye ve dış finansman akışını sürekli kılacak politikaların uygulanmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.
Ocak-Haziran döneminde, en fazla yabancı sermaye ile yatırımda bulunmayı taahhüt eden ülkelerin çoğunluğunu Avrupa Birliği ülkelerinden oluştuğuna dikkati çeken Yalçıntaş, şunları kaydetti:
“Yatırımlar bir ülkenin ekonomik dinamosudur. İstanbul’da yabancı sermayeli şirket kuruluşları ve sermaye tutarı dikkate alındığında, 2009’un ilk yarısından sonra bir yükseliş başladı. Bu yükselişin 2010’un ilk yarısında da devam ettiğini izliyoruz. Bu çıkış trendi, başarıyı pekiştirmek için reform çalışmalarına devam edilmesi gerektiğini de gösteriyor.”