BIST 9.672
DOLAR 34,64
EURO 36,47
ALTIN 2.925,01
HABER /  GÜNCEL

Ya istimlak, ya ölüm

7 bin kişinin oturduğu mahalle'de raporun ardından istimlakı bekleye vatandaşlar ölüm korkusu yaşıyor...

Abone ol

Bu alan içindeki yaklaşık 500 konutun istimlak edilmesine karar verildi. Ancak ödenek gönderilmeyince karar kâğıt üstünde kaldı. 7 bin kişinin oturduğu mahallenin sakinleri korku içinde yaşarken istimlak işleminin bir an önce uygulanmasını istiyor. Valilik ise 150 trilyon liralık ödenek verilmeden istimlak işlemi yapılamayacağını belirtiyor. İstimlak kararı sonrasında mahalleye yeni hizmet gitmedi. Yollar asfaltlanmazken, evlerin tadilat ve tamiratına belediye tarafından izin verilmedi. Barbaros Mahallesi sakinlerinden Abdurrahman Demir, tehlikeyle iç içe yaşamaya devam ettiklerini belirterek, yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmediğini söylüyor. Onun, “Yoldan geçen kamyonun tekerleği patlasa evden kaçıyoruz. Geceleyin bir gürültü çıksa ‘Yangın mı? Patlama mı oldu?’ diye tedirgin oluyoruz.” şeklindeki sözleri 7 bin kişinin her gün yaşadığı psikolojiyi özetliyor. TÜPRAŞ’a ait dev tankların yanında bulunan camiye giden cemaat de tedirgin. Cami imamı Mustafa Bektaş, “Her an bir patlama tehlikesi olabilir diye korkuyoruz. Doğrusu TÜPRAŞ yangınından sonra deliksiz uykuya hasret kaldık.” diyor. Cami cemaatinden Mehmet Bakır ise namazı bile rahat kılamadıklarını belirtiyor. Yetkililerin konuya duyarsız kaldığını söyleyen Demir, “Namaz için camiye geliyorum. Tedirgin bir şekilde namaz kılıp kaçıyoruz. Ani bir patlama olsa tankların hemen yanı başında bulunan bu caminin durumu nasıl olur, düşünmek bile istemiyoruz.” diye konuşuyor. Mahalle sakinlerinden Muhsine Sertel ise ilçede yaşananlardan en fazla kadınların etkilendiğini belirtti. Sertel, 43 yıl önce mahallede sanayi tesisi olarak sadece TÜPRAŞ’ın olduğuna işaret ederek, “Onun da evlerle arasındaki mesafe 2 km. idi. Sonra sanayi tesislerine gelişigüzel ruhsatlar verildi. Artık sanayi tesisleriyle iç içe olduk. Şimdi ise korku içinde yaşıyoruz.” diyor. Sorunun bir an önce çözülmesini isteyen Sertel, aksi halde tepki olarak yerel seçimlerde oy kullanmamayı düşündüklerini ifade ediyor. Sertel’e göre bölge halkında görülen astım hastalığının kaynağında da LPG ve amonyak kokusu var. Barbaros Mahallesi Muhtarı Nahit Yılmaz, Marmara Depremi’nin ardından yaşanan TÜPRAŞ ve Akçagaz yangınlarının mahalleyi oturulamaz hale getirdiğini söylüyor. Yılmaz, istimlak beklentisinden dolayı yatırım yapılmayan mahallenin harabeye döndüğünü kaydediyor. Belediye hizmeti alamadıklarını da bildiren Yılmaz, “İstimlak kararına rağmen herhangi bir çalışma yapılmadı. Konuyu götürmediğimiz bakan ve yetkili kalmamasına rağmen 7 bin kişi olarak korku içinde yaşıyoruz. Burada bulunan 500 konut, 25 milyar liradan 150 trilyon lira civarında bir rakam tutuyor. Devletimiz bu kadar aciz mi?” diye soruyor. Akçagaz patlamasından sonra Kocaeli Valiliği tarafından kurulan komisyonun başkanlığını yapan Vali Yardımcısı Metin Yahşi ise, valilik olarak her türlü çalışmayı yaptıklarını ve konuyu ilçe belediyesine aktardıklarını dile getiriyor. Valilik gerekli ödeneğin Ankara’dan gönderilmesini bekliyor. Soruşturma Komisyonu’nda bulunan İl Çevre ve Orman Müdürü Mahmut Akyol da, bölgede 500 metre sağlık bandı istemelerine rağmen 200 metrede karar kılındığını savundu. Akyol, yanıcı ve patlayıcı maddelerin yanında Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu olan TÜPRAŞ’ın bacalarda kükürt gidermeyi sağlayan ‘desülfrizasyon’ ünitesinin olmamasından dolayı 30–40 bin konutun çıkarttığı dumana eşdeğer bir kirliliğe sebep olduğunu öne sürdü. İlçe Belediye Başkanı Erhan Yenilmez, belediye olarak istimlak işlemlerini tamamlamalarına rağmen Maliye Bakanlığı tarafından gerekli ödeneğin sağlanmadığını söyledi. Yenilmez, gerekli ödeneğin TÜPRAŞ’tan sağlanabileceğini kaydetti. 17 Ağustos 1999 depreminde TÜPRAŞ’ta büyük bir yangın çıktı ve günlerce devam etti. Yangından sonra 28 Temmuz 2002’de yerleşim alanın, bitişiğinde kurulu bulunan Akçagaz LPG tesislerinde dolum sırasında patlama oldu. Kazada bir kişi hayatını kaybetti. Yangınlar sırasında bölge sakinleri çareyi yüksek yerlere kaçmakta buldu. Bu olaydan sonra kurulan komisyonun yaptığı çalışmalar sonucu tesislerin büyük çoğunluğunun ruhsatsız ve eksiklikleri olduğu belirlendi ve eksiklerin tamamlanması için süre verildi. Zaman, 22 Temmuz 2002’de yayınladığı haberde bölgede bulunan fabrika ve tesislerde 2 milyar ton civarında patlayıcı ve yanıcı madde bulunduğunu vurgulamış, önlem alınması konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu haberden 5 gün sonra meydana gelen Akçagaz patlamasında bölge bir felaketin eşiğinden dönmüştü. Kaynak : Zaman