Ya Ebabiller bizi taşlarsa!..
Filistin, Kudüs denince akla Ebabil kuşları ve Siyonizm’in alnına zeval mührünü basan Erbakan hoca gelir.
Filistin davası deyince aklıma hep Erbakan Hoca gelir…
Çünkü Adem Peygamber (A.S) ile başlayan Peygamber Efendimiz (S.A.V) ile kemale eren ve 1071’de Alpaslan ile Anadolu’da bir tohum olarak atılan Milli Görüş davasının, Siyonizm’le mücadelenin ve Filistin’e sahip çıkmanın 21. yüzyıldaki lideri hiç kuşkusuz merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocaydı!
Hoca’nın olmazsa olmazlarından birisi Filistin davası oldu..
Hep uyardı…
Hep dikkat çekti…
O, ümitlerin kesildiği bir anda tüm ümmetin umudu olarak; bir çiçekle bahar mı gelir diyenlere inat, açan bir çiçeği bin bir çeşit çiçeklerle bezeli bir bahçeye çeviren, uykudakileri uyandıran tek kişi oldu!
“Doğu da bizim, Batı da bizim, Kudüs de bizim, zafer de bizim” diyerek çıktığı yolda son nefesine kadar ümmeti ve Filistin davası cihadının merkez noktasına o koydu.
Çünkü beş bin yıllık mikrobu en iyi tanıyanlardan biriydi. Bir hekim titizliğiyle ömrü boyunca hiç bıkmadan insanlığa bu mikrobu o tanıttı…
O, Filistin davasına bağlılığının bedelinin kolay olmadığı biliyordu.
Ve bu bedeli kendi yaşamı boyunca hep ödedi…
Kurduğu partiler kapatıldı, hapislere atıldı, yasaklandı, iftiralar atıldı, karalanmaya çalışıldı. Ama hak yolundaki yürüyüşünden hiç ödün vermedi…
İnanmışlık ve azim onu davasından alıkoyamadı.
Son nefesine kadar Siyonizm’i anlattı…
Siyonizm'in alnına zeval mührünü basan adam o oldu!..
Çok iyi biliyordu ki Filistin’in kurtuluşu ümmetin kurtuluşu olacaktı. Çünkü çıbanbaşı orada büyüyordu.
Şu bir gerçek ki, o anlatmadan önce uzak kaldığımız bir konuydu Filistin.
Ve Filistin davasını, Filistin’in yerini haritada bile gösteremeyecek insanların kalbine o soktu.
Filistin davasının edebiyatını yapmadı. O, işin gereği neyse onu yaptı. Meclis kürsüsünden “Ben bunları bana oy versinler diye yapmıyorum, Allah rızası için yapıyorum Allah rızası için” diye haykırdı...
O, her eyleminde, sözünde, mimiğinde, attığı her adımda küffarla cihat ettiğini gösteren adam oldu…
Bir düşünün attığı imzada dahi İslam’ın en büyük düşmanı Siyonist’e, ben (Milli Görüş) var oldukça sen asla Büyük İsrail devletini kuramazsın mesajını açık bir şekilde vermişti..
Filistin aşkı için son nefesine kadar azmini ve kararlılığını yitirmedi. Filistin’e destek için 2009 yılında Çağlayan Meydanı’nda yapılan efsane miting unutulur mu?
Ne diyordu:
… Filistin’deki katliamların karşısında üzerimize düşeni yaptıysak şimdi de Filistin’de aylardan beri devam eden soykırım, katliam ve vahşet karşısında bu muazzam mitingi yaparak Selçuklu, Osmanlı ecdadımızın torunları olduğumuzu ortaya koyuyoruz.
….Kimliğimizin gereğini yerine getiriyoruz. Görevi layıkıyla yapmak başka bir şeydir. Bir şey yapıyormuş gibi lafla geçiştirmek başka bir şeydir. Laf yetmez, hareket, aksiyon ve çözüm gerekir.
…Kabe-i Muazzama da kafirler gelmişti. Ebabil kuşların ağzındaki küçücük taşlar bu zalimleri yok etmeye yetmişti. İşte bugün de Mecdi-i Aksa’dan namaz kılıp çıkan bu küçük imanlı Müslüman yavrular kardeşlerimizin ellerindeki o küçücük küçük taşlar aynen ebabil kuşlarının ağızlarından attığı taşlar gibi bu kafirleri kısa zamanda yok etmeye yetecektir inşallah…
Konuşmasının sonunda, mitinge katılanlara bakın nasıl yemin ettiriyordu;
“Mukaddes şehrimiz Kudüs’ü, mukaddes mabedimiz Mescid-i Aksa’yı, İslam diyarı Gazze’yi, her türlü işgal ve tecavüzden kurtarmak için, bütün İslam ve insanlık adına, bütün gücümüzle çalışacağımıza söz veriyoruz.”
Onun hükümeti döneminde (Refah-Yol) Türkiye Mehmetçiği 80 yıl aradan sonra Filistin’e gönderiyordu. Bu Osmanlı Devleti’nin inkırazından tam 80 yıl sonra ilk defa gerçekleşen bir olaydı.(1)
Filistin ona minnettardı…
Bakın Erbakan hocanın ölümünün ardından Filistin’de ona sadakat ve vefa ile yükselen seslere;
“Necmettin Erbakan çağımızın Abdülhamit’iydi. İslam ümmeti Siyonizm’in ne tür bir bela olduğunu ondan öğrendi.
Biz Filistinliler Erbakan’a ‘Filistin’in Hamisi’ sıfatını verdik. Eğer Türkiye çok değerli bir insanı kaybettiyse, Türkiye’den sonra bu değerli insanı kaybeden ikinci ülke Filistin’dir.
Erbakan Hocamız, Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa sevgisini halkın vicdanına yerleştirdi. Eğer halk bugün Kudüs için bir şeyler yapıyorsa bu Erbakan Hocamız sayesinde oldu.”
Ve…
Erbakan Hocaya sağlığında hak ettiği değeri vermeyen, yaptığı açıklamalara, Siyonizm’den Batıya, ABD’ye, İsrail’e ve içimizde büyüttüğümüz onun hiçbir gün yan yana gelmediği FETÖ yapısına kadar yaptığı uyarıları ciddiye almayanlar şimdi “Hakkını helal et hocam. Ne kadar haklıymışsın” diyor..
Onlardan biri de şahsım…
Hakkını helal et hocam!
O nedenle Kudüs davası kenara atılacak bir dava asla değil;
Ne demişti Selahaddin Eyyubi;
“Kudüs Yahudilerin elinde iken gülmek bana haram olsun.”
Bakın…
Kudüs zaferi sırasında Sultan Selahaddin'in askerleri çekingenlik gösterdiklerinde Selahaddin, şu müthiş sözlerle azim ve cesaretlerini bilemeye kadir olmuştu: "Mademki ölümden korkuyoruz; niçin evlerimizde oturup çoluk çocuğumuzla zevk ve sefa içinde yaşamıyoruz? Bizim vazifemiz düşmanın azlığını ve çokluğunu mukayese etmek değil onun karşısına çıkmaktır!"
Öyle bir adamdı ki Eyyubi;
“Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki: ‘Bana Allah yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O’dur." (Tevbe: 129) ayeti yanı başında okunurken gülümseyerek ruhunu teslim etti
Bizim söyleyeceğimizde şu ki;
“Kudüs’ e sahip çıkmak bütün Müslümanlar için farzı kifayedir.”
Bakın Erbakan Hocanın iki elimizi başımızın arasına alıp düşüneceğimiz şu sözü Filisbtine sahip çıkmak için sözün bittiği yerdir.
“8 milyonluk İsrail için, 1.5 milyar Müslüman ebabil bekliyorsa, ebabiller gelse İsrail’i değil bizi taşlar.”
Vicdanımıza “Peki ya Ebabiller bizi taşlarsa!” sorusunu sormamak mümkün mü?
O nedenle Batı’nın, ABD’nin sözde Büyük İsrail projelerini hayata geçirme planları altında Ortadoğu’da oynadıkları oyuna karşı hocanın öğrencisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Yeter artık’ diyerek sahaya girmesi, Arap dünyasını uyarması işte Ebabiller’ in 1,5 milyar Müslümanı taşlamaması içindir...
Kim ne derse desin Reis'i Hoca'dan ayrı kimse düşünemez!..
29 Ocak 2009 tarihinde Davos’ta tarihe altın harflerle yazılan ‘ONE MİNUTE’ duruşu işte buydu…
Ama bugün Kudüs noktasında sesimizi daha gür çıkarma zamanı...
Ebabiller bekliyor!..
kyn; (1)Milli Gazete