Başbakan Erdoğan'ın 1915 olayları ile ilgili ilk kez tavize mesajı yayınlaması sonrasında gözler ABD yönetiminin 24 Nisan açıklamasına çevrildi. Gazeteci İlhan Tanır Washington'daki havayı sizler için kalema aldı.
Abone olBu yılki 24 Nisan öncesi, Amerika'daki hem Ermeni hem de Türk tarafları sözlerine 2014 yerine 2015'den bahsederek başlıyorlar.
2015, Ermenilerin soykırım olarak niteledikleri 1915 olaylarının 100. yıldönümü.
Bu yıl, genelde Ermeniler ve Türkler arasında gelişen bu tartışmalara bu kez doğrudan Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner'in müdahil olması Washington'da konuyu izleyenler için şaşırtıcı oldu.
Geçtiğimiz hafta ortasında Ankara'da TBMM Başkanı Cemil Çiçek'le görüşmesinin ardından gazetesilerin sorularını yanıtlayan Boehner, ''Ermenilerle ilgili konu zaman zaman (ABD Temsilciler Meclisi) gündemine gelmektedir. Ama merak etmeyin. Bizim Meclisimiz bu soruna dahil olmayacaktır. Biz tarih yazmıyoruz, biz tarihçiler değiliz'' demişti.
Sorularımızı yanıtlayan Temsilciler Meclisi'nin Dış İlişkiler Komitesi'nden bir uzman Boehner'in bu yaklaşımının Ermeni toplumuna karşı bir tutumun sonucu olmadığını, Boehner'in, ''sembolik'' olarak adlandırılan bu tür yasa tasarılarına toptan karşı çıktığını, bu tür girişimleri Meclis'in enerjisinin boşa harcanması olarak gördüğünü aktardı.
Boehner'in 2014 yılı boyunca Temsilciler Meclisi Başkanlığını sürderecek olması, Türkiye açısından tasarı savaşında önemli bir avantaj.
Buna ek olarak 2014'ün Kasım ayında yapılacak ara seçimlerde, Cumhuriyetçilerin biraz daha zemin kazanması bekleniyor.
ABD yönetimi tavır almadı
Nisan ayı başlarında Senato'nun Dış İlişkiler Komitesine, Komite başkanı Senatör Bob Menendez ve Mark Kirk tarafından getirilen ve 24 Nisan'ın 'Ermeni Soykırım günü' olarak tanınması istenen tasarı 5 hayır oyuna karşılık 12 evetle kabul edilmişti.
Senato'yu yakından izleyen Türk lobileri ile yakından çalışan bir kaynağa göre, bu tasarının sonunun nereye varacağı hakkında, Komite'deki senatör yardımcıları da dahil olmak üzere pek kimsenin bilgisi yok.
Diğer taraftan ise Komite'ye gelen tasarı hakkında Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, önceki yılların aksine bu yıl herhangi bir tavır almadılar.
Kongre'nin Temsilciler Meclisi alt komitesinde benzer bir tasarısının geçtiği 2010 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı tasarıya 'güçlü bir şekilde karşı olduğunu' belirtirken, bu yıl sessiz kaldılar.
ABD merkezli German Marshall Fund'ın Ankara ofisi direktörü Özgür Ünlühisarcıklı'ya göre, bunun nedeni olarak ''Kongre'de Türkiye aleyhine havanın Beyaz Saray'ı baskı altına aldığını, Beyaz Saray'ın bundan sonra Türkiye'yi savunurken ve ilişkileri korumaya çalışırken daha zor şartlarla karşılaşacağını düşünebiliriz.''
Ünlühisarcıklı da, Türkiye'nin imajının Washington'da son zamanların en kötü seviyesinde olduğunu düşünüyor ve bunun da özellikle Kongre'deki Türkiye aleyhtarı havadan anlaşılacağını ifade ediyor.
Ünlühisarcıklı şöyle devam ediyor:
''ABD ve Büyükelçisi hakkındaki ithamlar Washington'da çok büyük rahatsızlıklara neden oldu. Washington'da yaptığım görüşmelerde, beni şaşırtıcak derecede bu komplo teorilerinin, muhataplarımı kızdırdığını gördüm. Twitter'in yasaklanmasıyla birlikte de, daha önce Türkiye diye bir ülkeden haberi dahi olmayan kimselerin dahi bu yasakla öğrendiğini gördük.''
Cemaat 'farklı metod' takip ediyor
Washington'da Gülen Hareketine yakınlığıyla bilinen Rethink Enstitüsü Direktörü Fevzi Bilgin, cemaate yakın kurumların Ermeni-Amerikan toplumları ile 'aktif bir ilişki' yürüttüğünü ifade etti ve insani olarak nitelediği bu tartışmalara duyarsız kalmanın mümkün olmadığını söyledi.
Bilgin, ''Hizmet kurumları Ermeni toplumunu hedefleyen, düşman gösteren söylemlerden kaçınıyor, aynen diğer etnik grupları kötülemekten uzak kaldığımız gibi… Bu tür tasarılarla uğraşacağımıza, enerji harcayacağımıza, çoğu Anadoludan göçmüş bu insanlarla bağlantı kurmalıydık'' dedi.
Bilgin ayrıca, bu yıl ilk kez Başbakanlık tarafından 1915 olayları üstüne yapılan açıklamanın da, kendilerinin ''resmi ve samimi olarak Türk hükümeti tarafından acılarının tanınması ciddi bu iyi niyet gösterisi olarak algılanabilir'' önerisiyle paralel olduğundan çok memnun olduklarını belirtti.
Yine Gülen cemaatine yakın gruplardan Türk Amerikan Asamblesi'nin (TAA) Başkanı Faruk Taban da, kendi kurumlarının stratejisinin ''problem ortaya çıkmadan önce, başlarken durdurmak'' şeklinde tanımlayarak, Kongre üyelerinin önüne tasarı, kararlar gelmeden önce ilişkilerini diyalog yolu ile sıkı tuttuklarını, böylece, 'sıkıntılar oluşmadan, Türkiye aleyhine şekil almadan müdahele etmeye çalıştıklarını'' ifade etti.
Taban, Türk basınında Cemaat'e yakın kurumların dışarıda Türkiye aleyhine çalıştığı şeklindeki yayınlara tepki gösterirken, Başbakanlık açıklamasını olumlu bulduğunu, bunun, kendilerinin savunduğu gibi 'nefret söyleminin' doğru olmadığını ispat ettiğini söyledi.
24 Nisan'dan Beklenti
Bu yıl da her yıl olduğu gibi Beyaz Saray'ın 24 Nisan günü için bir Başkanlık açıklaması yapması bekleniyor, ama bunun önceki yıllardan büyük bir farkı olması beklenmiyor.
Yani sözcük seçiminde bu yıl da 'soykırım' değil, önceki yıllara benzer şekilde bir açıklama gelecek muhtemelen.
2015 yılındaki dengeleri ise, özellikle ara seçimin yapılacağı bir yılda şimdiden tahmin etmek güç.
Ünlühisarcıklı'ya göre ise, her halükarda daha çok kan kaybetmesi neredeyse kesin olan Demokratlar düşünüldüğünde, Başkan Obama'nın seçim sonrası ''siyasi sermayesini harcaması gereken başka yerler de olacak. Türkiye'nin durumu ise kırılgan olacak. Bu koşullarda açıkçası 2015'de bir kaza olabilir ABD'de.''