İNGİLTERE'de yayınlanan Financial Times gazetesi Türkiye ile Rusya'nın barışmasının Suriye'deki tüm denklemi değiştirdiğini yazdı. Gazete ayrıca ABD'nin Kürtlerin elini güçlendiren hamleleriyle Ankara'yı kızdırdığını yazdı.
Abone olFinancial Times yazarlarından David Gardner, Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşmanın Suriye'de cephedeki dinamikleri değiştirdiğini yazıyor.
Gardner, Doğu Halep'teki muhaliflerin Rus bombardımanı ve İran'ın destek verdiği milislerin karadan saldırılarıyla yenilecek gibi göründüğünü söylüyor. Böylece Rus lider Vladimir Putin'in istediğini alıp, Rusya'nın ABD'nin karşısında bölgesel ve küresel bir rakip olarak rüştünü göstereceğini belirtiyor. Ancak Gardner, bu sonucu getirecek olanın sadece Putin'in acımasızlığı değil, Türkiye'nin Rusya ve bir ölçüde İran'la yakınlaşması olduğunu vurguluyor.
Gardner, beş yıldır devam eden savaş boyunca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esad yönetimini devirmeye çalıştığını, Esad karşıtı isyancı güçlere destek verdiğini ve cihatçı gönüllülerin Türkiye'yi Suriye'ye saldıralarda bir rampa gibi kullanmalarına izin verdiğini söylüyor.
Yazar şöyle devam ediyor;
"Bu keskin odaklanmışlık, özellikle Temmuz'da Erdoğan'a karşı düzenlenen şiddet dolu darbe girişiminden sonra Ankara daha acil sorunlarla karşılaşınca zayıflamaya başladı. Türkiye'nin şimdi Suriye'deki başlıca amacı, Kürt savaşçıların sınırın güneyinde otonom bir bölgeyi pekiştirmesi. Ankara Suriyeli Kürtlerin, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki üslerinden güneydoğu Türkiye'de bir isyan yürüten müttefikleriyle bağlantı kurmasından korkuyor. Ankara sonunda ülkedeki IŞİD hücrelerini ve sempatizanlarına karşı harekete geçmeye ve cihatçıları sınırlarından sürmeye başladı. Erdoğan bu karmaşık askeri hamleyle girişmeden önce Putin'le barıştı."
WASHINGTON ANKARA'YI KIZDIRDI
Türk yetkililerin, Rusya'yla bu sıcak ilişkilerin Halep'in veya Suriye'deki isyanın sonu anlamına gelmediğini söylediğini aktaran David Gardner, ancak bunun kendi Kürt azınlığının üzerine giden, Suriye'nin bir diğer uluslararası hamisi İran'la doğrudan olmayan bir ilişkiye uzandığını vurguluyor.
Gardner üst düzey bir yetkilinin de "Komşuyuz ve birlikçe birçok şey yapabiliriz" dediğini aktarıyor. David Gardner şöyle devam ediyor;
"Bu yeni denklemdeki bir element, Türkiye'nin Nato üyesi ve AB'ye aday ülke olmasına karşın, Moskova ve Tahran'ın Temmuz'daki darbe girişimini Washington ve birçok Avrupa başkentinden daha hızlı kınamasıydı. Ancak Suriye konusunda Türkiye uzun süre önce Batı'nın ana akım Sünni isyancıları terk ettiği sonucuna vardı. ABD, görev süresinin sonuna gelen bir Başkana sahip ve seçim yarışıyla dikkati dağılmış halde. Sadece IŞİD'e odaklanıp, Suriyeli Kürt milisleri vurucu kuvvet olarak kullanarak Ankara'yı kızdırdılar. AB, Rusya'yı Suriye'de yaptıkları için cezalandırmayı düşünebilir ama Kırım'ın ilhakı ve Ukrayna'ya müdahale için koyduğu ambargoları yılsonunda uzatmakta zorlanabilir."