Vurun Şenol Güneş'e!..
Futbol sadece futbol değıildir. Şenol Güneş'de sadece bir Teknik Direktör değildir. O da futbolumuzda kimsesizlerin kimsesidir.
Bu ülkenin nerede olursa olsunlar değerlerine sahip çıkmak boynumuzun borcudur…
Spormuş, Siyasetmiş, İş Dünyasıymış fark etmez!..
Çünkü biz kazandığımız değerleri alaşağı etmeyi çabuk başaran bir milletiz!
Bakın bugünkü yazım bu çerçevede bir spor yazısı olsa da bir sahiplenme bir haykırış yazısıdır !..
Bakıyorum!..
Beşiktaş, Sivas’a yenilince pusuda bekleyen birileri hemen Şenol Güneş üzerinden algı operasyonuna başladı!..
Tek kelime ile ’FİTNE’ başladı..
Ne kadar nankörsünüz dememek mümkün mü?
Vurun Şenol Güneş’e öyle mi?..
Bakın kardeşim Şenol Güneş sadece Şenol Güneş olmamıştır Türk futbolunda…
Bir duruş adamı…
Bir gurur adamı…
Türk futbolunda sessizlerin sessizi olmuştur!..
2.5 yıldır Türkiye’nin hiç tartışmasız en başarılı teknik adamı Avrupa futbolunda da Türkiye’nin gururu olmuştur..
Yoksa kurt puslu havayı sever misali Şenol Güneş üzerinden takım içerisinde yönetim zafiyeti arayarak hocayı fitnelerle hedef yapmak isteyenler varsa ki var, bilinmeli ki amaçları üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir…
Onlara söyleyeceğim şu ki;
İster kabul edin ister etmeyin, Şenol Güneş hem Süper Lig’de hem de Avrupa kupalarında Beşiktaş’ın ve Türk futbolunun makus talihini yenen bir Teknik Direktör olarak adını sadece Türk futbol tarihine değil, Avrupa kupaları tarihine de altın harflerle yazdırmıştır…
O ayrıca sadece bir teknik direktör değil bir ‘DURUŞ’ adamı olmuştur her zaman!..
‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ diye bir söz vardır ya!
Şenol Güneş’in karnesi işte bu sözdür..
Yürekli ve omurgalı bir adamdır…
En kritik anında bile ‘o şunu der bu şunu der’ düşünmeden doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen, gizli saklısı olmayan adam gibi adamdır…
Bakın Trabzonluyum…
Hoca da Trabzon’un yetiştirdiği en büyük futbol markasıdır…
Zaman zaman çok yakın, zaman zaman uzak olsak da 35 yıldır Şenol Güneş hocayı iyi takip ediyor ve tanıyorum…
Neler çekti neler?
Bu yerlere kolay gelmedi!..
Adeta tırnaklarıyla kazıyarak, uykusuz geçeler geçirerek, kendi memleketinde kaçan bir şampiyonluk sonrası üzüntüsünden günlerce evinden çıkmayan bir adam olarak mesleğine büyük saygı duyarak bugünlere geldi...
İster başarılı olsun ister başarısız teknik direktörlük yaşantısında bir gün dahi rahat günü olamamıştır…
Olana değil hep olacağı bakmıştır!..
Birilerine biat kültürü onun defterinde hiç yazmamıştır…
Burası Türkiye!..
Bunun bedelini hep ödemiştir!..
Kendisini ezmeye çalışanları…
Hakkını hukukunu gasp edenleri…
Günah keçisi olarak kendisini ilan edenleri…
Başarısını sahiplenenleri, başarısızlığında ise kendisini yalnız bırakıp ihanet edenleri hep yaşadı ve gördü!
Hep bedel ödemiştir..
Hep yalnız bırakılmıştır…
Ama!
Hep içine atmıştır…
Hep asaletli davranmıştır…
Hep susmuştur..
Hep ‘Sabır’ demiştir...
Çok şey yaşamıştır!
Milli Takımı dünya üçüncüsü yaptı..
Hakkı bir türlü teslim edilmedi!
Adeta cezalandırıldı!..
Takdir, övgü yerine sanki Milli Takım her zaman dünya üçüncüsü oluyormuş gibi “Neden Brezilya’yı yenemedin” diye eleştirilmişti…
Çünkü o sırça köşklerin adamı hiç olmadı…
Çünkü o spor duayenleri(!) ile viskisini hiç yudumlamadı?
Elbisesinden konuşmasına kadar eleştirilip yıpratıldı…
Sahipsiz bırakılınca Milli Takımı dünya üçüncüsü yapan bir hoca gönderildi!...
Hala o dönemden TFF'den alacağı olan bir Teknik adam!..
Evet hala alacağı olan adam!..
Keza doğup büyüdüğü Trabzon’da…
Görev yaparken hep başkalarının hatalarının bedelini o ödemiştir. Şampiyonlukları elinden alınırken kimse onu savunmamıştır ama onu eleştirmeyi kendilerine görev saymıştır…
Kendi yuvasında bile yabancı bırakılmıştır…
Hele o son gidişini ömrüm boyunca unutmam!
O dönemin başkanının Trabzon futbolunun markası olmuş bir teknik adamın soyunma odasından çıkmadan istifasını kabul etmesi , ardından Beşiktaş’a gittikten sonra da yaptığı açıklamalar asla affedilemezdi!..
Şenol Güneş bu tabirime kusura bakmasın ama o Türk futbolunun ’YETİMİDİR’..
Nerelerden nerelere geldiği bir anlatsa gözleriniz dolar!..
Onu iyi tanımak gerekir!..
Sadece başarılarının üzerine tanımamak gerekir..
Ama bundan hiç rahatsız olmamıştır!..
Hep içine atmıştır!..
Bakın Akyazı Spor Kompleksi’ne adının verilmesi olayında inanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı verilmezdi ve kimsenin aklına dahi gelmezdi hakkın teslimi!
Yani Trabzon da Şenol Güneş’in değerini bilememiştir!
Bugün gurur duyuyor!
Şimdi 3 yıldır Beşiktaş’ta tarih yazıyor…
Kendine büyük güven duyan bir başkan ve yönetimle birlikte muhteşem bir taraftar desteği arkasında olduğu zaman neler yapacağını ortaya koydu…
Muhteşem bir kadro oluşturdu…
Düne kadar pusuda bekleyenlere, kem gözlere hiç fırsat vermedi!
O nedenle kurtlar bugün ortada!..
O korkmuyor!..
Ama Türk futboluna gönül vermiş bir adam olarak onun adına yine korkuyorum!
Çünkü fırsat bekleyen nankör odaklar devrede!
O nedenle insanların Şenol Güneş’ten önceki Beşiktaş’la, Şenol Güneşli Beşiktaş’a bakarak ellerini vicdanlarına koymaları gerektiğini haykırmak istiyorum…
İhanet Şenol Güneş’in acı kaderi olmamalı…
O nedenle..
Bu ülkenin;
Şerefli, namuslu, çalışkan, mert,vicdanlı, başkalarının mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmayı aklının ucundan bile geçirmeyen, Biat etme kültürü kitabında yazmayan, İş ahlakına, çalışkanlığına, beyefendiliğine laf demenin mümkün olmadığı…
Karadeniz’in hırçın dalgalarının arasından Boğaz’a demir atarak 3 yıldır hiç tartışmasız Türk futbolunun gururu olan bir futbol markasına sahip çıkmak, Beşiktaş adına değil Türk futbolu adına bir görevdir…
‘Kardeşim biz tabelaya bakarız’ diyenler varsa…
Buyursunlar…
Bir Şenol Güneş’ten önceki Beşiktaş’a bir de Şenol Güneş’li Beşiktaş’ın 2,5 yıllık karnesine baksınlar…
Bir büyük gurur abidesi!..
Mark Kay der ki;
“Başarının sırı, geçici başarısızlıkların bizi yenmesine izin vermemektir.”
Şenol Güneş yenilmesine izin vermeyecektir…