Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, ÖSS sistemini eleştirdi. Vorkink, "ÖSS sınava hazırlık sektörü yaratmıştır ki bu da kaliteyi düşürmüştür" dedi.
Abone olDünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, Türkiye’de herkesin eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdiğini vurgulayarak, "Ancak nereden başlanacağı ve sistemin hangi parçalarının değiştirilmesi gerektiği konusunda genellikle şiddetli tartışma yaşanıyor" dedi. Türkiye Özel Okullar Birliği’nce Antalya’da düzenlenen "AB Vizyonu, Türkiye’de Eğitim ve Özel Okullar Sempozyumu"nun açılışında konuşan Vorkink, Türkiye’de eğitim sisteminin AB’ye entegrasyona henüz hazır olmadığını söyledi. AB’nin, üye ülkeler için özel eğitim hedefleri belirlediğini anlatan Vorkink, 2010 yılına kadar bu ülkelerde gençlerin yüzde 85’inin orta öğretimden geçmiş olacağını ifade etti. Türkiye’deki işsizlik rakamlarının Türk eğitim sisteminin mezunlarını iş piyasası için rekabete hazırlamadığının göstergesi olduğunu dile getiren Vorkink, mezunların sahip olduğu beceriler ile işgücü piyasasının talepleri arasında uyumsuzluk olduğunu kaydetti. Türkiye’nin son yıllarda eğitimde gerçekleştirdiği reformlarla büyük aşama kaydettiğine dikkati çeken Vorkink, buna karşın daha "cesur bir reform dizisine" ihtiyaç olduğunu belirtti. Türkiye’nin okul öncesi eğitimde gelir düzeyleri çok düşük ülkelerden bile geride kaldığına işaret eden Vorkink, ortaöğretimdeki okullaşmanın da istenilen düzeyden çok uzak olduğunu söyledi. Vorkink, Türk eğitim sisteminin bir avuç öğrenciyi iyi eğittiğini, ancak öğrencilerin çoğunu başarısız kıldığını savundu. ÖSS KALİTEYİ DÜŞÜRÜYOR ÖSS sınavının eğitim sisteminde kaliteyi düşürdüğünü savunan Vorkink, şöyle devam etti: "ÖSS bir sınava hazırlık sektörü yaratmıştır ki bu sektör insan kapitalini ve geleceğin işgücünün eğitim ehliyetlerini yükseltme bakımından çok az değer katmaktadır. Aileler çocuklarını dershaneye göndermek için ortalama 5 bin dolar harcamaktadır ki, bu kaynaklar, çoktan seçmeli soruları çabucak cevaplama yeteneğini artırmak yerine çocukların bilgi ve düşünme yeteneğini güçlendirmeye yöneltilse çok daha iyi olur." Türkiye’deki eğitim sisteminin öğretmenleri yeterince desteklemediğini de anlatan Vorkink, Türkiye’deki kamu okullarının yeterli özerkliğe sahip olmadıklarını vurguladı. DUYGUSAL TARTIŞMALAR Türkiye’nin AB üyeliği için 10 yıllık geleceği planladığını dile getiren Vorkink, ne eğitim sektörünün ne de işgücü piyasalarının AB entegrasyonu için hazır olmadığını söyledi. Türkiye’nin buna rağmen Türk okullarında eğitimin kalitesini ve mezunların becerilerini artıracak temel eğitim reformlarını yapabilecek durumda olduğunu vurgulayan Vorkink, reformların vakit kaybetmeden yapılması gerektiğini dile getirdi. Vorkink, "Türkiye’de konuştuğum herkes Türkiye’nin eğitimi iyileştirmesi gerektiğini söylüyor, ancak nereden başlanacağı ve sistemin hangi parçalarının değiştirilmesi gerektiği konusunda genellikle şiddetli tartışma yaşanıyor. Türkiye’de eğitim konusunda tartışmanın çoğu asıl meseleye -yani öğrenci ve eğitim kurumlarının kalitesine- ilişkin değil, YÖK’ün rolü ve imam hatip okulları gibi oldukça duygusal konularda oluyor" dedi. Türkiye’nin 2015 yılında okul öncesi eğitime katılımı yüzde 50’ye getirmesi, orta öğretimde okullaşma oranını yüzde 80’e ulaştırması gerektiğini dile getiren Vorkink, bu hedeflere ulaşmak için ulusal uzlaşmanın şart olduğunu kaydetti. Üniversitelere daha fazla mali özerklik tanınmasını isteyen Vorkink, YÖK’ün de yönetim ve idare rolünün azaltılarak stratejik organa dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.