BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,36
ALTIN 2.932,55
HABER /  GÜNCEL

Vorkink hem övdü, hem uyardı

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, Türkiye'nin makroekonomik politikalarını övdü. Vonkink bir yandan da risklerin bulunduğunu ifade etti.

Abone ol

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, Türkiye'nin son yıllarda makroekonomik politikaları sürdürebilmek için büyük aşamalar kaydettiğini, ancak hala riskler bulunduğunu ifade ederken, ''bunlar tamamen ortadan kalkmamıştır, mesela cari açıkla ilgili konuya dikkat edilmesi lazım'' dedi. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Dünya Bankası Türkiye Temsilciliği ve Uluslararası Finans Kurumu (IFC) tarafından ''Türkiye'de Dünya Bankası Grubu: Türk Şirketleri İçin İş İmkanları Semineri'' düzenlendi. Seminerde konuşan Vorkink, Türkiye'nin coğrafi açıdan fiziksel bazı acil durumlarla karşılaşabildiğini ifade ederken, yeniden yapılanma konusunda önümüzdeki hafta İstanbul için 400 milyon dolarlık kredinin müzakere edileceğini, burada amacın gelecekteki depremlerin riskini azaltabilmek ve acil durumlara karşı hazırlıklı bulunmak olduğunu söyledi. Vorkink, Türkiye'nin son yıllarda makroekonomik politikaları sürdürebilmek için büyük aşamalar kaydettiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Hala riskler var. Tamamen bunlar ortadan kalkmamıştır, mesela cari açıkla ilgili konuya dikkat edilmesi lazım. Bankacılık sektöründeki riskler oldukça azaldı ama devlet bankalarının kamuda değil, özel sektörde daha iyi işletilebileceğine inanıyoruz. Ziraat ve Halk bankasının özelleştirilmesi önemli ve sanıyoruz Hükümet bu yönde adım atıyor. Ekonomik sahnede enflasyonda benzeri görülmemiş bir başarı oldu. Daha düşük faiz hadleri... Enflasyonda yüzde 8-9'a inmek ve önümüzdeki bir kaç yıl içindeki yüzde 5 hedefi son derece önemlidir.'' İnsanlar arasındaki eşitliğin son derece önemli olduğunu vurgulayan Vorkink, eğitim konusunda Türkiye'nin son 6 yılda büyük ilerleme gösterdiğini, geçmiş yıllara göre ilkokul eğitiminin arttığını, ancak kızlarla ilgili okula gitme oranında hala bir düşüklüğün söz konusu olduğunu kaydetti. Tamamen rekabetçi bir ekonomiye sahip olmanın AB süreci içinde Türkiye için en önemli alanlardan biri olacağını vurgulayan Vorkink, ''Böyle bir ekonominin AB içinde işleyebilecek ve aynı zamanda da Avrupa'dan gelecek rekabeti de göğüsleyip, ona göre ayakta durabilecek olması gerekir. Dolayısıyla bu bağlamda işgücüne sahip olmak çok önemlidir. Türkiye'deki en yüksek işsizlik ise lise ve üniversite mezunlarındadır'' diye konuştu. Andrew Vorkink, rekabet için iş ortamı bazında Türkiye'de yeterince bilgiye dayalı bir ekonominin geliştirilmesinin de çok önemli olduğuna işaret ederken, ''acaba iş topluluğu ile araştırmacılar ve devlet kurumları arasında yeterince iletişim var mı? Türkiye'yi başka ülkelerle karşılaştırdığımızda mükemmel üniversiteleri var ama üniversitelerdeki araştırma sayısı Avrupa profilinden bir hayli farklıdır'' dedi. ''TÜRKİYE, DÜNYA BANKASI İÇİN ÖNEMİ BİR ÜLKE'' Dünya Bankası'nın Türkiye'ye yönelik kredi portföyünün büyüdüğünü ifade eden Vorkink, şunları kaydetti: ''Türkiye şu anda Dünya Bankası için önemli bir ülke konumunda. En üst 5 ülkeden biri. Türkiye'ye verilen 1.5 milyar dolarlık kredi önemli bir para. Türk hükümeti her yıl (yurtiçi ve dışında) 150 milyar dolar finansman sağlıyor, biz yüzde 1'ini sağlıyoruz. Neden alıyor? Çünkü daha önceden, 2001 krizinden birikmiş olan borçlar... 150 milyar dolar hayli bir paradır. Bunun yüzde 90'dan fazlası, Türk piyasasına arz edilen kısa vadeli kağıttır. Dünya Bankası'nın verdiği krediler ise 17 yıllıktır.'' Dünya Bankası'nın geçen 5 yılda Türkiye'ye verdiği kredilerin en fazla finans alanına gittiğini, KOBİ'lerin de buna dahil olduğunu ifade eden Vorkink, gelecek hafta 300 milyon dolarlık bir kredinin müzakeresinin yapılacağını, bunun 3. ihracat kredisi olacağını, özel bankalar ve KOBİ'lere gideceğini bildirdi. ''EMEKLİLİK KONUSUNDA REFORM YAPILMASI GEREKİYOR'' Vorkink bu arada, şu anda SSK'nın yüzde 3.5 açık oluşturduğunu, Maastricht kriterlerinde bu açığın yüzde 3 olarak öngörüldüğüne işaret ederken şöyle dedi: ''Biraz esneklik de sunulmuştur, ancak bütçe açığı Türkiye'de sadece SSK'da yüzde 3.5. Emeklilikte bir reform olmazsa yüzde 3.5 olan açık 15 yıl içinde yüzde 9'a çıkacak. Dolayısıyla emeklilik konusunda reformun mali açıdan mutlaka yapılması gerekir. Önümüzdeki bir kaç ay içinde bu konuda birtakım gelişmeler göreceğiz. Şimdi ilaçlara da çok büyük ödeme yapılmakta, hükümet bunu toptan alımla karşılamaya çalışmaktadır. Yüksek maliyetler hastanelerde de görülüyor.'' YATIRIMLARIN KIRSAL ALANA KAYDIRILMASI KONUSU Türkiye'de kırsal alanda işsizliğin yüksek olması nedeniyle yatırımı buralara kaydırmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Vorkink, böylece kentsel ve kırsal alandaki farklılıkların azalacağını dile getirdi. Türk iş dünyasının elini kolunu nelerin bağladığını da ele aldıklarını dile getiren Vorkink, şunları söyledi: ''Yatırım ortamı değerlendirmesi yapıyoruz. 1,500 kuruluşla bir araştırma yapıldı, iş dünyasını neler kısıtlıyor, ne tür rüşvet vermek zorunda kalıyorlar, ne kadar rüşvet... Bu işlerini nasıl etkiliyor gibi konuları ele alıyor bu araştırma. Bu araştırmadan tavsiyeler çıkarıp bir program oluşturulabilir, gelecekte Türkiye'de iş ortamı nasıl geliştirilebilir? Türkiye'de iş fırsatları kesinlikle artmıştır.'' ''FİNANS SEKTÖRÜNÜN BÜYÜME POTANSİYELİ VAR'' Türkiye'ye gelen yabancı sermaye miktarının geçen yıl 2 milyar dolar olduğunu hatırlatan Vorkink, ''Ben Türkiye'nin Hırvatistan ve Romanya'nın ilerisinde olduğunu düşünüyorum. Özel sektörü Doğu Avrupa'daki en dinamiklerden. Türkiye'de finans sektörünün büyüme potansiyeli var'' diye konuştu. Bankacılık sektörünün sağlam temellere oturması gerektiğini belirten Vorkink, ''Bankacılık sektörü konusunda huzursuzluk var, hem ülke içinde hem de dışında'' dedi. Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Vorkink, özelleştirmede çok aceleci davranılmaması gerektiğine işaret ederken, ''Yatırımcılar çok düşük fiyatlar teklif edebilirler, çünkü burada bir risk var, özelleştirmeden sonra düzenleme rejimi bir kar üretmeyebilir'' diye konuştu. Vorkink, bir soru üzerine, Türkiye'de bir iş açmanın bedelinin çok yüksek olduğunu, sürenin azalmasına karşın bedelinin yüksek olduğunu bildirdi.