BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Volkan Konak'tan ağlatan şarkılar

En acılı şarkılarını kanserden ölen babası için yazan Konak, TEMPO'dan Berrin Karakaş'a konuştu..

Abone ol
- Babanızı kaybedeli ne kadar oldu?
İki yıl önce akciğer kanserinden öldü babam. Babaların yaşı olmuyor. Cemal Süreyya'nın deyimiyle; "Babaların ölümü sabunluyken gözlerini açmaya benzer". Tabii biz yaşadıklarımızı aktardığımız için, albümün içinde ağıt da var, gurbet de var, Nâzım da var, babam da var.
- Babanızın ölümü sizi bayağı etkilemiş sanırım. Nasıldı aranız?
Baba çok dominanttır bizde. Biz üç kardeş babacıydık, diğerleri de annecidir. Sanatla uğraşan insanların iç dünyası temiz ve sancılıdır. Kanadı kırık martı yavrusuna da çok üzülürüz ama insan ölümleri daha çok etkiliyor bizi.
- Kaç kardeşsiniz?
Yedi kardeşiz. Aslında dokuzduk ama ikisi küçükken ölmüş.
- Ailenizde kaç kişiyi kanserden yitirdiniz?
Toplam iki yılda yedi kişiyi yitirdik. Kırk yaşlarında iki kişi vardı bunların arasında. Daha çok mide ve akciğer kanseri görüldü. Böyle bir dökülme yaşıyor işte Karadeniz. Onu da doktorlar söylemişti zaten. "10-15 sene sonra insanlar tavuklar gibi dökülecek" diye. Bizde ölüm kader olduğu için, nasıl ölürsen öl, sonuçta kaderdir ve doğal karşılanır. Az gelişmiş, Şark toplumlarında bütün ölümler böyle. Bir tek Çernobil değil, trafik kazaları da öyle.
- Çernobil sonrası süre doldu ve ölümler başladı yani.
Kesinlikle. Özellikle bölge hastaneleri dolu. Çapa, Cerrahpaşa gibi hastanelerde de durum aynı. Karadeniz'de özellikle Artvin, Trabzon, Rize ve Giresun bölgesi ağırlıklı.
- Siz hangi bölgedensiniz?
Ben Trabzon Maçka'danım ama üniversite zamanlarımdan, 16 yaşımdan beri buradayım.
- Siz bu konuyu gündeme getirmek için şarkılar yaptınız. Peki başka neler yapılabilir?
Bu sorun, tez olarak ortaya konabilir ve en azından tarihin o insanların yüzüne tükürmesini sağlayabilir. Bu da bir tatmindir. Türkiye'de insanları cezalandırmak çok zor. Her ne kadar öfkemizin vebali ağır olsa da, en fazla şiirle, şarkıyla söyleriz biz de.
- Dönemin bakanlarından Cahit Aral ekrana çıkıp "Bakın bana bir şey olmuyor" diye çay içmişti. Sizce bu albümü dinleyince neler hisseder?
Bunlar zavallı insanlar... Beyin hücreleri ölmüş bunların. Albümü dinlese de anlamaz, çünkü sekiz kelime ile konuşabilen zavallı biri. Tarihin çektiği fotoğrafta onun gözleri çoktan kapalı çıkmış zaten. Çoğu bana bu konuşmalarım yüzünden dava açmıştır mesela. Biraz sivri dilliyim ama önemli değil.
- Bu arada Kuzey Avrupa'da da Çernobil etkileri sıkça görülmeye başlandı.
Evet, oralar da etkilenmiş ama en azından insanlar bunu halkıyla paylaştı. Bizdeyse örtbas etmek var. İnsanların ölmesi, siyasetçilerin umurunda değil.
- Karadeniz'de seminerler verilse, en azından erken teşhis için faydalı olur belki?
Doğru bir tespit, evet. Kanserin tedavisi ilk etapta erken teşhis. Bunlar anlatılabilir. Hâlâ, "Ben hamsi yedim, bana AIDS bulaşmaz" diyen insanlarımız var mesela.
- Son dönemlerde Karadeniz bölgesinde sakat doğumlara da sık rastlanıyor mu?
İnanılmaz sayıda sakat ve erken doğum var. Hayvanların yavruları bile öyle; gözleri yok, bacakları acayip... Bu, özellikle son 15-20 yılda bayağı fazlalaştı.
- Peki babanız ölmeseydi siz yine de bu konuya dair şarkılar yazar mıydınız?
Zannetmiyorum. Niye; çünkü ben yaşadıklarımı aktarıyorum. "Mesaj vermek için müzik yapayım" demedim hiçbir zaman. Sonuçta ben 1997'den beri albüm yapıyorum ve bu konuyu çok kez konuştuk ama son dönemde çok yaygınlaştı.
- Albüme geri dönersek, 'Dido' diye Lazca bir parça yapmışsınız. Bilir misiniz Lazca?
Lazca bilmem. Çok lokal bir dil. Ben hayatım boyunca dağın arkasını merak etmişimdir. Küçülmeyi sevmem. Tamam sonunda bir kültür ama daha global bir dil öğrenmeyi tercih ederim. Laz olsaydım belki öğrenirdim ama Laz da değilim.
- Bizde bütün Karadeniz Laz gibi algılanır ama.
Ardeşan gibi birkaç köyde kalmış, asimile olmuş, toplasan 2 bin 500 Laz vardır aslında. Ama bizde Samsun'dan Artvin'e herkese Laz derler.
- Lazların keyfi yerinde zaten değil mi? Kimlik aramak gibi bir dertleri yok.
Deniz insanından sorun gelmez, dünyalıdır çünkü. Bakın Ortadoğu'da sorun bitmez çünkü kara insanıdır onlar.
- Kara insanının şartları kötü, belki ondandır.
Deniz insanı deniz gibidir; gelir, gider ama düşünün karadaki adam akşama kadar ovada oturur, daral gelir adama.
- Bir de 'Che' diye bir parça yapmışsınız. Bunun Che Guevara ile bir ilgisi var mı?
İspanyolca'yı ve flamenkoyu çok seviyorum. 'Che' de sözlerini İspanyolcaya çevirdiğim bir bestem. Che Guevara'yı severiz ama onunla alakası yok.
- Zaten Che artık çocuk çamaşırlarını falan süslüyor.
Mesela Nâzım da bir ara böyleydi. O yüzden okumamaya karar vermiştim.
- Bu albümde okumuşsunuz ama.
O benim öğretmenimdir. 36 kitabını da okumuşumdur ve yine de sıkışsam, kirlendiğimi düşünsem Nâzım'ı okuyup ruhumu terbiye ederim.
- Karadeniz'in Ricky Martin'i Davut Güloğlu'na ne diyorsunuz?
Kasetini de aldım, severim. Müzikal olarak süper değil ama bir şekilde dinleniyorsa ve gündem yarattıysa, demek ki bir boşluğu kapattı. Ben dans edip söyleyemem mesela, ağır adamımdır. Demek ki öyle bir sahne performansı da bir ihtiyaç.