BBC muhabiri Emily Buchanan Doğu düşüncesini harmanlayıp Batı'ya sunan Vivekananda'nın ABD'de kaldığı evdeki günlerini anlatıyor.
Abone ol150 yıl önce bu hafta doğan Swami Vivekananda'nın ismini Batı'da çok az kişi duymuştur.
Ancak, Hindistan'da saygıyla anılan bu Bengalli entelektüel birçok insanı yoga ve meditasyonla tanıştırdı.
1970'li yıllarda, anneannemin New York'taki evinde, arada bir Swami'ye yapılan atıflar ve Kraliçe Viktorya dönemi kıyafetleri içindeki kadınların yanında sarığı ve belirgin gözleriyle poz veren genç Hindistanlının fotoğrafları benim için çok şey ifade etmemişti.
Ancak son dönemlerde, Swami'nin Hindistan'ın en etkili entelektüellerinden biri olduğunu fark edebildim.
Swami, Doğu felsefesini Batı'ya açan ilk isimlerden biriydi.
Ailem, onu bu evde ağırlamış ve çalışmalarını yaymasına destek olmuşlardı.
Hindu mistik Ramakrishna'nın öğrencilerinden olan Bengalli Swami Vivekananda'nın en öne çıkan yeteneği, Antik Doğu düşüncesinin karmaşık metinlerini basit bir mesaja indirebilmekti: Tüm dinler birbirine eştir ve tanrı herkesin içindedir.
Adını geniş çapta duyurmaya başladığı ilk durum, Chicago'daki Dünya Dinler Parlamentosu'ndaki konuşması oldu. Swami, burada, hoşgörü çağrısında bulunup dini fanatizme karşı mesajlar verdi.
"Amerikalı erkek ve kız kardeşlerim" şeklinde başladığı ilk sözlerinin ardından kitleden büyük bir alkış aldı.
İçerdeki Tanrı anlayışı
İnsanlar, Yahudi-Hristiyan geleneğinin 'dışarıdaki tanrı' öğretisinin ardından tanrının insanın içinde olduğuna dair öğretiyi çekici buldular.
Yüz yıl sonra, New York'ta kaldığı Ridgely adlı ev, öğretisini takip edenlere ait.
Bir çocuk olarak içinde dolaştığım evin bugün kutsal bir mekâna dönüşmüş olmasının ötesinde, evde değişen çok az şey vardı.
New Jersey'den gelen Hint asıllı bir çift, Vivekananda'ya yardım eden ailenin bir üyesi olmamın beni özel kıldığını düşünecekler ki, evdeki gezileri sırasında benim kollarıma da dokunmak istediler.
Yine de Hindistan'da bir aziz olarak anılan Vivekananda Batı'da çok az biliniyor.