VIP katile devlet özeni
Mehmet Ali Ağca dünya çapında ünlü bir isim haline gelmiş bulunuyor. Adeta bir marka değerine sahip: En ünlü Türkiyeli katil!
İpekçi"nin katili ve Papa"nın suikastçısı
Ülkücü camia içinden çıkmış dünya çapında bir tanınma oranına erişmiş
O da bunun fazlasıyla farkında olduğu için, şöhretini katık edip para içinde yüzmek istiyor.
Zaten bu cenahtan çıkıp, yükselmiş, şöhrete kavuşmuş olup da paraya sırtını dönmüş pek kimse yok ya, o da başka bir mesele
Mehmet Ali Ağca, İpekçi"nin katili olarak yakalandığı andan itibaren devamlı olarak aynı nakaratı tekrarladı:
-Cinayeti tek başıma işledim!
O yıllardaki adı bireysel terörist olarak geçiyordu. Ama bu yalana kimse inanmamıştı.
Organizasyonun çalışma düzeni bu şekildeydi
Büyük bir buzdağı şeklinde örgütlenilecek, en uçta kalan ise tek şey söyleyecekti:
-Örgüt yok, ben varım!
(Hatırlayın, Hrant Dink cinayetinden sonra da Celalettin Cerrah aynı şeyi yapıp örgüt yok, milliyetçi hisler var demedi mi?)
ASKER AĞCA"YI SALDI
Oysa böylesi büyük operasyonları ancak çok ama çok büyük teşkilatlar yapabilir.
Abdi İpekçi de büyük bir organizasyonun düzenli işleyişi sonunda öldürüldü.
Ağca cinayeti işlediğinde işbaşında CHP Hükümeti vardı. İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş idi. Ağca sorgusunda büyük bir öz güvenle, kurtulacağına inandığı gösteriyordu. Ancak sorgu uzadı, ona söylenen zaman dilimi içinde bitirilmedi. Telaşlandı, çözülmeye doğru adım attı.
İstanbul"da Sıkıyönetim vardı. Gözaltı süresi 15 gün idi. Polis, Sıkıyönetim"e başvurarak Ağca"nın sorgusuna devam edebilmek için ek gözaltı süresi istedi.
Sıkıyönetim bu izni vermedi!
Ağca"yı polisin elinden aldı. Maltepe Zırhlı Tugay içindeki askeri hapishaneye koydu. Sonra bir kez başarısız kaçma teşebbüsünde bulundu. Önlemler daha da arttırılacağına hafifletildi. Sonunda Ağca kaçtı!
Buna kaçma denilebilir mi?
Dönemin içişleri bakanı Hasan Fehmi Güneş, operasyonu değerlendirirken aynen şöyle diyor:
-Ağca iç güvenlik güçlerinin elinden alınmıştır ve salınmıştır!
Bu kadar net!!!
URUĞ VE İNSAN HAKLARI
İstanbul 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı Necdet Uruğ, sıklıkla şöyle konuşur:
-Sırlarımla öleceğim!
Konuşmayan komutan olarak tarihe geçecektir.
Ama Mehmet Ali Ağca söz konusu olunca, güvendiği gazetecileri çağırıp tam sayfa açıklamalar yapmayı, sırlarını ile ölmek ilkesinin üstüne iğneler. Uruğ, Ağca için ek süre vermemesini yıllar sonra da savunur:
-İşte sorguda işkence yapılıyor diye söylentiler çıkmıştı. Bu de bu yüzden ek süre vermedik!
Oysa aynı komutan bir müddet sonra gözaltı süresinin 3 aya çıkartılmasını savunan bir askeri yönetici haline gelecekti. 12 Eylül"de gözaltı süresi tam 3 aya çıkmıştı. Paşa da sorgudaki işkence kaygısını Ağca ile sınırlı tutabilmişti!
Ağca devlet tarafından son derece özenle korunmuş, desteklenmiştir. Kendisi ülkeyi 12 Eylül"e götüren kanlı sürecin en değerli haklılarından birine imza atmıştır. Bu yüzden de 12 Eylülcüler tarafından ödüllendirilmiştir.
Pazartesi akşamı Kanal 24"ün Gece Moderatörü Fuat Kozluklu açıkladı:
-12 Eylül"den sonra Kenan Evren Malatya"ya geldiğinde Mehmet Ali Ağca"nın kardeşi Adnan Ağca, makam arabasının önüne atlayarak "iş istiyorum, işsizim" diye haykırdı. Evren"in talimatıyla kendisine devlet dairesinde bir iş verildi.
Kozluklu o yıllarda Malatya"da yerel gazeteci olarak çalışıyordu. Bu olayın göz tanığı sıfatıyla anlattı, ekranda
Devletin özeninden ve şefkatinden sadece katil Ağca değil, diğer aile bireyleri de nasiplerini aldılar.
18 Ocak Pazartesi Ankara"da tahliye edildikten sonra Sheraton Otel"e sevk edilen VIP katile gösterilen özen, özeldir!.. Herkese nasip olmaz. Bunun için devlet katında itibarlı bir yeriniz olması gerekir.
Ağca bu yerin hakkını vermiştir.
Karşılığını da almıştır!