BIST 10.031
DOLAR 35,23
EURO 36,77
ALTIN 2.975,70
HABER /  GÜNCEL

Verheugen bu kez moral verdi

Verheugen, Alman Başbakanı Gerhard Schröder'in Türkiye'ye verdiği desteğe sahip çıktı.

Abone ol

Radikal Gazetesi'nin haberine göre, Almanya Başbakanı Schröder'den sonra Türkiye'nin ilerleme raporunu hazırlayacak olan Verheugen de olumlu sinyal verdi

Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerine başlaması konusunda yıl sonunda kilit önem taşıyan İlerleme Raporu'na imza atacak olan Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu yetkilisi Günther Verheugen, Alman Başbakanı Gerhard Schröder'in Türkiye'ye verdiği desteğe sahip çıktı. Schröder'in Sosyal Demokrat Partisi'nin üyesi olan Verheugen, 'Deutschlandfunk' radyosuna demecinde, Türkiye'nin büyük stratejik önemi olduğunu vurguladı.

Schröder gibi Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'ni yerine getireceğini düşünüyor musunuz?

Ben sadece Türkiye'nin son iki yılda modern Türkiye'nin 80 yıllık tarihinden fazla değiştiğini söyleyebilirim.

Neden Schröder artık Türkiye'nin AB üyeliğini daha çok vurguluyor?

Bunun gerisinde büyük bir stratejik değerlendirme yatıyor ki, bu tüm AB liderlerince paylaşılıyor. Türkiye gibi nüfusu Müslüman olup da insan haklarına uyan demokratik hukuk devleti olduğunu göstererek, Batı demokrasileriyle İslam âlemi arasında olası bir çatışmada belirleyici ve uzlaşmacı rol oynayabilecek bir ülkenin sağlam ve istikrarlı bir ortağımız olması, Avrupa'nın siyasi ve ekonomik güvenliği açısından merkezi rol oynayabilir.

Ama Türkiye'nin reformları uygulamaya geçirmediği eleştirisi var...

Bu yüzden uygulamanın inandırıcılığını ayrıntısıyla inceleyeceğim. Ama AB ülkelerinden de işkence haberleri geliyor. Bana Türkiye'nin ne yapması gerektiğini söylemeyin, zaten bu listeyi ben hazırladım. Türkiye'nin Avrupa'da eşi benzeri olmayan bir reform sürecine soyunduğunu anlamadan bu ülkeye sürekli ne yapması gerektiğinin söylenmesi beni gerçekten üzüyor. Türkiye'nin AB üyeliğinin aceleye getirildiği savına dair, 40 yıldır vaatte bulunulduğunu ve bu toplumun vaatlerin tutulacağı umudunu yitirebileceğini belirtmek isterim.'

Hıristiyan Demokratlar Türkiye'ye mali gerekçelerle karşı...

Hem bu konu Almanya en az iki genel seçim sonra gündeme gelecek, hem de kimse Türkiye'yle Slovenya'yla aynı koşullarda müzakere yapılacağını vaat etmedi. Türkiye'yle müzakerelerin hangi hedefle yürütüleceği ve sonunda nasıl bir anlaşma çıkacağı açık bir sorudur.

AB'de pek çokları Türkiye'nin AB'de ne aradığını anlamıyor...

Dürüstlük, Türkiye'ye, muhtemelen yıl sonu başlatacağımız süreç sonunda üyeliğin olacağına dair garanti verilemeyeceğini söylemeyi gerektirir. Çünkü katılım anlaşmasının 27-28 ülkede onayı gerek. Yani tüm AB kamuoyunun ikna edilmesi gerek.

'Siyasi birlik için darbe'

Stoiber'e göre, Türkiye'nin AB üyeliği Avrupa'nın siyasi birliğini imkânsız kılacak. Muhafazakâr lider, Romanya ile Bulgaristan'ın üyeliğine de karşı.

Alman Hıristiyan Demokratlar'ın 2002 seçimindeki başbakan adayı olan ve 2006'da aynı role soyunma ihtimali bulunan Edmund Stoiber, Süddeutsche Zeitung'a, Türkiye'nin AB üyeliğine itirazlarını değerlendirdi:

Türkiye'nin üyeliğine neden karşısınız?

Bu hem Alman halkı hem Türk halkına yanlış sinyal. AB ortalamasının altında GSMH'ye sahip 10 yeni üyeyi entegre etmeliyiz.

AB'nin ilkesel 'hayır' cevabı reformculara ağır darbe olur...

Schröder, Türkiye'nin demokratikleşmesinin AB ile sağlamlaştırılacağı ve İslam âlemine örnek olacağını söylüyor. Bu, AB'nin entegrasyon yeteneğiyle çelişkili. Siyasi birlik sıkı entegrasyon gerektirir. Türkiye AB'ye alınırsa, siyasi birlik vizyonu biter. Çok farklı bir toplumsal arka plana sahip Türkiye gibi bir ülkeyle AB tahrip edilir. Almanya şimdiden AB'ye yapacağı katkının GSMH'nin yüzde 1.12'sine çıkarılmasına karşı çıkıyor. AB ise, sadece 2007-2013'te yapısal fonlar için 330 milyar ek kaynak istiyor. Hem de Türkiye olmaksızın. Hepsini omuzlamak mümkün değil. Türkiye'yi Avrupa Parlamentosu seçimleri kampanyasına konu ediyorsunuz...

Bunun Türk karşıtı kampanya olarak algılanacağı endişesi var. Bu saçma. Türkiye 10 yıllardan beri Almanya'nın yakın dostu. AB üyeliğini reddetmek, Türkiye'ye karşı eylem değil, AB'nin derinleştirilmesi için hazırlık.

Size popülistlik suçlaması yöneltilecek.

Hem genişleme hayalleri kurmak, hem de 'bütün bunları finanse edemeyiz' demek olmaz. Bulgaristan ile Romanya'nın 2007'de üyeliğinin mümkün olabileceğine şüpheyle bakıyorum. Önce bunun nasıl finanse edileceği açıklığa kavuşturulmalı. Bu netleşmedikçe, bu iki ülkeyi 2007'de üye yapmanın olanaklılığı ya da tarihin ertelenmesi sorgulanmalı.

Ankara'yla 'imtiyazlı ortaklık' nasıl olabilir?

Yalnızca gümrük serbestliği olmayacak. Türkiye, mal, hizmet, sermayenin serbest dolaşımına katılacak. İnsanların dolaşımı daha fazla serbestlik kazanacak. Ortak güvenlik ve dış politikaya dahil olacak. AB'nin sivil toplumu güçlendirme programlarında yer alacak. Türk lirası euro'ya bağlanmalı. AB-Türkiye Dışişleri Bakanları Komisyonu gibi ortak organlar oluşturulmalı.

'Merkel porselen dükkânında bir fil'

Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, sol eğilimli Die Tageszeitung gazetesine 21 Şubat'ta verdiği demecinde Türkiye'nin AB üyeliğinin Avrupa'ya kazandıracaklarını ortaya koydu:

Hıristiyan Demokrat liderlerden Angela Merker'in Türkiye'ye yönelik tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir Alman heyetinin bu hafta Türkiye'de nasıl hareket ettiğini görünce... Porselen dükkânına girmiş bir fil gibiydi.


Merkel'in, Türkiye'nin AB üyeliğini reddetmesinin, dürüst ve cesurca olduğunu da söyleyebiliriz...

Tersine. Merkel'in Türkiye politikasında cesaretsizlik görülüyor. Tabii ki ciddiye alınması gereken kültürel korkular var. Fakat, Türk göçünün Almanya'da sahip olduğumuz en yaratıcı göç olduğunu da görmeliyiz. Bunu sadece Berlin Film Festivali'nde görmedik. Yani Almanya'nın tecrübelerinin muhasebesini yaptığımda, Türkiye'nin AB'ye yaklaşmasıyla korkuları dengelemek mümkün olur diyorum.

Fakat çelişkiler daha çok ülkenin kendisiyle ilgili...

AB'nin Suriye ve Irak'la komşu olup olamayacağı endişesini ben de paylaştım. Fakat 11 Eylül'den beri her şey ortada. Şimdiden bu ülkelerle komşuyuz. Ülkemizdeki barış ve istikrar için Türkiye'nin stratejik önemi çok büyük.

Müzakerelere bir kez başlanırsa Türkiye'yi üye kabul etmekten başka seçenek kalmıyor...

Avrupa Komisyonu bunu dikkatle takip ediyor, biz de öyle. Üyelik sürecinin duraksadığını tespit edersek, süreci durdururuz. Süreç başarılı ilerlerse, o zaman söz ve sorumluluğumuzu yerine getiririz. Doğru olan budur.

AB'ye katılım sonu açık bir karar mı?

Tabii ki öyle. Türkiye de bunu böyle gördüğü için, üyelik kriterlerini yerine getirmek için her şeyi yapacaktır. Türkiye çok iyi biliyor ki,
reformların amacı Avrupa'nın sevilen çocuğu olmak değil. Bu adımlara ihtiyacı var.

'Türkiye bir fırsat, kaçırmamak gerek'

Almanya'da iktidarda bulunan Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) vekili ve Avrupa Parlamentosu üyesi Martin Schulz, Rheinischer Merkur gazetesine demecinde, partisinin Türkiye'nin AB üyeliğine desteğinin gerekçelerini anlattı:

Türkiye'nin AB üyeliği perspektifine bakış açınız nasıl?

Bu kesinlikle yanlış kullanmamamız gereken çok büyük bir fırsat olabilir. Daha şimdiden 'hayır' cevabı vermek doğru değil. Müslüman bir toplumu AB değerler topluluğuna katmayı başarırsak, İslamcı köktendincilerin İslam ile Batı değerlerinin birbirinden çok farklı olduğu tezini çürütmüş oluruz. Bu, uluslararası konumda belirleyici bir nokta olur.

Türkiye'deki durumu nasıl buluyorsunuz?

Verheugen, sadece üyelik perspektifinin bile Türkiye'de çok büyük reform sürecine neden olduğunu söylemekte haklı. Kemalist eğilimli eski hükümetler uzun bir süre İslami direniş nedeniyle reform gerçekleştirmenin çok zor olduğunu savunmuştu. Şimdiyse, önceki hükümetlerin toplamından daha fazla reformu bir yılda gerçekleştiren bir İslami parti var. Belki Erdoğan, Kıbrıs'ta da orduya sözünü geçirmeyi başarabilir ve adanın birleşmesini sağlayabilir.