BIST 9.611
DOLAR 35,25
EURO 36,79
ALTIN 2.964,53
HABER /  GÜNCEL

Veli Küçük'le ilgili milyon dolarlık iddia

Ergenekon davası sanıklarından Veli Küçük'le ilgili bu iddia çok konuşulacak

Abone ol

'Ergenekon'' davasında dinlenilen tanık M.A, ''Kuveyt'in işgali sırasında Kuveytli komutanlarca Merkez Bankası'ndan kaldırılan paraların Kıbrıs'taki bir askeri depoya nakledildiğini ve bu nakil işlemine emekli Orgeneral Aytaç Yalman ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün nezaret ettiğini duyduğunu'' iddia etti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden duruşmada ifade veren tanık M.A, herhangi bir ceza davasının olmadığı ve sabıkasının bulunmadığını belirterek, emekli Orgeneral Aytaç Yalman'ın hakkında açtığı bir dava bulunduğunu söyledi.

Özel sektörde yönetici olarak çalıştığını ve 1996-1997 yılları arasında çalıştığı şirkete Mehmet Çelik adlı bir kişinin gelerek, şirkete talip olduğunu söylediğini belirten M.A, daha sonra şirketin art niyetli olduğunu anladığını, uyarması sonucu Çelik'in şirketi almaktan vazgeçtiğini, Çelik ile 7 ay beraber geçirdiklerini, güçlü bağlantıları olduğunu ve bu süreçte Yarbay Mustafa Dönmez ile tanıştığını söyledi.

Tanıdığı bu kişiler arasındaki karanlık ilişkileri fark ettiğini ve onlardan ayrıldığını aktaran M.A, deşifre olacağından korktuğu için bütün isimleri o dönem jandarma istihbaratına ihbar ettiğini, henüz Ergenekon sürecinin başlamadığını, o kişilerin kendisine paraları nasıl götürdüklerini anlattıklarını, Ergenekon sürecinin devraya girmesiyle ihbarda bulunduğu jandarmanın işi savsakladığını ve zarar görmemek için bu kez Adana'da terörle mücadele birimiyle görüşerek isimleri verdiğini ifade etti.

Bu sırada söz alan tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ın avukatı ve kızı Zeynep Küçük, tanığın, salonda bulunmayan Mustafa Dönmez ile ilgili beyanda bulunamayacağını belirterek, usül ile ilgili konuşmak istediğini söyledi. Mahkeme heyeti başkanı Hüseyin Özese, Küçük'ün beyanda bulunmasına izin vermedi.

KIBRIS'A SEVKEDİLEN MİLYON DOLARLAR

Yeniden konuşan tanık M.A, bu davanın sanıklarından Ertaç Giray'ın da para transferiyle ilgili, bankacılarla birlikte bir toplantıya katıldığını ve Mehmet Çelik'in toplantıya telefonla katıldığını belirterek, ''Ertaç Giray bana, İsrail kökenli, İsviçre vatandaşı bir Türk olan Rıfat isimli bir şahsın İsviçre'de off shore hesabının olduğunu, yüklü miktarda mevduata sahip olduğunu söyledi. Toplantıda, Rıfat'ın bu hesaptan para transfer edebileceği, Türkiye'de Mehmet Çelik'e verileceği konuşuldu. Çelik, bu duruma karşı çıktı. Kredi görünümüyle getirilmesi gerektiğini ifade etti'' diye konuştu.

Mahkeme heyeti başkanı Özese'nin, ''Transfer edilecek bu paranın kaynağı nedir?'' şeklinde sorusuna da M.A, şu karşılığı verdi:

''Paranın kaynağının ne olduğunu 3 kişiden duydum. Bana fotokopi belgeleri gösterdiler. Kaynağı, Kuveyt'in işgali sırasında Kuveyt Merkez Bankası'ndan Iraklı komutanlar tarafından kaldırılan altın ve paralarmış. 3 konteynır altın Suriye'ye götürülürken, paralar da Kıbrıs'a götürülerek askeri bir depoda saklanmış. Sigorta şirketi sahibi Albert Keller adlı bir kişi depoya nakledilmiş bu paraları sigorta sistemine sokup, komisyonunu alıp geri kalan 420 milyon doları Zürih'teki off shore hesabına Mehmet Çelik adına yatırıyor. Kara paranın izi bulunmasın diye yapılıyor bu. Depodaki paraların meta olarak değeri kalmayınca paraların bir kısmı yakılıyor. Sigortadan paranın karşılığını alıyorlar. Bu paranın Kıbrıs'a sevki sırasında Aytaç Yalman ve Veli Küçük de nezaret etmişler diye duydum.''

Tanık M.A'nın anlatımının ardından, emniyete verdiği ifadeler okundu.

Daha sonra söz alan sanık Veli Küçük'ün kızı Zeynep Küçük'ün, ''Metin Çelik ile Veli Küçük arasındaki irtibatı size Reşit Güzel anlatmış. Bu bilgi haricinde sizin Metin Çelik, Veli Küçük ve Zeynep Küçük irtibatıyla ilgili başka bilginiz var mı?'' şeklindeki sorusuna karşılık da M.A, ''Hayır. Bana eski AK Parti Milletvekili Ali Güven, Reşit Güzel ve Mehmet Çelik de aynı hikayeyi anlattılar. Veli Küçük'ü zaten irtibatlandırmamıştım ben ifadelerimde de. Duyduklarımı söyledim'' dedi.

Tanık M.A, Mersin'deki bir depoda bulunan 480 milyon Kuveyt Dinarı ile ilgili, paranın bir banka tarafından sigortalandığını gösteren döküm belgesini gördüğünü de iddia ederek, buna ilişkin yırtılarak çöpe atılan dökümü çöpten çıkarıp yapıştırdığını, bu belgeyi jandarma istihbaratına verdiğini ve bu paraların Albert Keller tarafından sigorta sistemine sokulduğunu duyduğunu öne sürdü.

MEHMET ÇELİK DİYE BİRİNİ TANIMIYORUM

Bu anlatımlardan sonra mahkeme başkanı Özese, sanık Veli Küçük'e, ''Mehmet Çelik diye birini tanıyor musun?'' diye sordu.

Veli Küçük de, ''Hayır, onu da, diğer isimlerin hiç birini de tanımıyorum. Telefonla görüşmüş müyşüm diye araştırdım ama yine bir kayda rastlamadım. Bu isimleri ilk kez burada duyuyorum'' dedi.

Başkan Özese, bu kez tanık M.A'ya, ''İfade verdikten sonra size tehdit veya baskı oldu mu?'' şeklinde sordu.

M.A da, Mehmet Çelik'ten yüzyüze bile tehdit aldığını, 1 hafta önce de Mehmet Çelik'in bir adamı tarafından İstanbul'a gelmesi ve mahkemede tanıklık yapacak olması nedeniyle Mersin'de darp edilip gözünün morartıldığını söyledi. M.A, ''Bana, 'kendine dikkat et. Seni doğduğun yere gömmek benim işim' şeklinde tehditlerde bulundular'' dedi.
Duruşma, diğer tanık S.K'nın anlatımlarıyla devam ediyor.

MUSTAFA BALBAY'IN MEKTUBU

Bu arada davanın tutuklu sanıklarından CHP Milletvekili Mustafa Balbay'ın avukatı tarafından Balbay'ın el yazısıyla yazılan 3 sayfalık mektubu da duruşma salonundaki basın mensuplarına dağıtıldı.

Mektupta, şu ifadeler kullanıldı:

''Şüphe, artık hukukun temeli haline gelmiştir. Mahkemeler, son kullanma tarihi belli, portatif kurumlar haline gelmiştir. İddia, hükmün yerine geçmiştir. Meclisin çıkardığı yasalar, uyulup uyulmaması serbest, çoktan seçmeli yan kurallara dönüşmüştür..Artık uzun tutukluluk diye bir şey yoktur, süresi belirsiz hükümlülük vardır. Adil yargılama kavramı anlamını yitirmiştir, keyfi yargılama vardır. Mahkemelerin kimi nasıl yargılayacağı yasa değil, pazarlık konusudur. Hukuk, toplumsal adaleti sağlama değil, intikam alma aracı haline gelmiştir..Pek çok aldatma yönteminin yanına bir de hukukla aldatma eklenmiştir. Toplumu bu gerçekleri görmeye ve herkes için adalet istemeye çağırıyorum.''